Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra, yerlerini değiştirir ve şöyle derler: "Eğer size şu hüküm verilirse onu tutun. O verilmezse sakının." Allah kimin (suçluların) azaba uğramasını istemişse, artık sen onun için asla, Allah’a karşı
Onlardurmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. «Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!» derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah´a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın.
Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz. 4 - Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, elbette yaratacağından, dileyeceğini seçecekti. Ama o bundan münezzehtir. O, tek ve kahredici olan Allah'tır. 5 - O, gökleri ve yeri hak ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne sarıyor, gündüzü de gecenin üstüne
MâideSuresi 41. Ayet - Ey Resûl! Suresi 41 Fussilet Suresi 42 Şûrâ Suresi 43 Zuhruf Suresi 44 Duhan Suresi 45 Câsiye Suresi 46 Ahkâf TEVHİD MEALİ
Yunus Suresi 62. ayeti ne anlatıyor? Yunus Suresi 62. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri Yunus Suresi 62. Ayetinin Arapçası: اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ . Yunus Suresi 62. Ayetinin Meali (Anlamı):
üstündürve hikmet sahibidir. İmam Hasan Askerî (a.s)’a, bu ayet hakkında bir soru sorulduğu ve onun da şöyle dediği nakledilmiştir: “Yani, emretmeden önce de emir O’nundur, emrettikten sonra da emir O’nundur; dilediği şekilde hükmeder.” (bk. es-Safî, el-Haraic’den naklen.) 6. Bu, Allah’ın bir vaadidir. Allah
8dHQi. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Yâ eyyuhâ-rrasûlu lâ yahzunke-lleżîne yusâri’ûne fî-lkufri mine-lleżîne kâlû âmennâ bi-efvâhihim velem tu/min kulûbuhum* vemine-lleżîne hâdû* semmâ’ûne lilkeżibi semmâ’ûne likavmin âḣarîne lem ye/tûkes yuharrifûne-lkelime min ba’di mevâdi’ihis yekûlûne in ûtîtum hâżâ feḣużûhu ve-in lem tu/tevhu fahżerûc vemen yuridiAllâhu fitnetehu felen temlike lehu minaAllâhi şey-âenc ulâ-ike-lleżîne lem yuridiAllâhu en yutahhira kulûbehumc lehum fî-ddunyâ ḣizyun velehum fî-l-âḣirati ażâbun azîmunEy Peygamber, ağızlarıyla inandık diyen, fakat yürekleriyle inanmayanlardan ve Yahudilerden, boyuna kafirliğe koşuşanlar, seni mahzun etmesin. Onlar, sözleri, yalan söylemek için boyuna dinleyip dururlar, senin yanına gelmemiş olan bir başka kavim için dinlerler boyuna. Onlar, sözlerin bazısının yerlerini değiştirirler de size şu tarzda fetva verilirse derler, kabul edin, verilmezse çekinin kabul etmekten ve Allah, kime azab etmek isterse sen, Allah'ın isteğine karşı o adama hiçbir şey yapamazsın. Onlar, öyle kişilerdir ki Allah, yüreklerini temizlemeyi murad etmemiştir. Onlar içindir dünya da horluk ve onlar içindir ahirette pek büyük bir azap. Ey Peygamber ve her asırda Allah yoluna rehber şahsiyetler! Haklı ve hayırlı bir davaya kalpleri inanmadığı halde, ağızlarıyla “inandık” deyip istismar eden münafık kimselerle, Yahudilerden küfür içinde çaba gösteren Siyonistler Seni üzmesin… Onlar hem kendileri şeytani kesimlerin yalanına kulak asanlar, hem de açıkça Sana gelmeyen içinize girip sorumluluk yüklenmeyen malum ve mel’un bir kavim adına kulak tutan sizden haber toplayıp onlara ulaştıran kimselerdir. Onlar, Kur’ani kelime ve kavramları, temel esas ve kuralları asli yerlerine konulmasının ve sağlam bir düzene bağlanmasının ardından, onları saptırmaya ve çarpıtmaya uğraşırlar ve çevrelerine “Eğer size şu makam ve menfaatler ve lehinize hükümler verilirse onu alın, yok eğer o ruhsat ve fırsatlar verilmezse ayrılıp uzaklaşın” diyen hainlerdir. Allah kimlerin fitneye düşmesini isterse, artık Sen onun niyeti ve tıyneti bozuk olan için Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın düzeltemezsin. İşte onlar, Allah’ın kalplerini temizleyip arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette ise onlar için büyük bir azap gereklidir.Ey peygamber! Kalpleriyle inanmadıkları halde, dilleriyle inandık diyen münafıklarla, Yahudilerden Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmede alabildiğine yarışanlar seni üzmesin. Onlar yalancılık etmek için dinlerler, seni kabullenmeyip bildirdiğin mesajlara karşı gelen diğer bir topluluktan yana da casusluk yaparlar. Vahyedilen sözleri asıl anlamlarından kopararak, kaydırıp değiştirirler. Ve “Eğer size şöyle şöyle bir hüküm verilirse alın; ama verilmezse uzak durun” derler. Allah bir kimseyi sapıklığa düşürmek isterse, sen onun kurtarılması için Allah'a karşı hiçbirşey yapamazsın. İşte onların kalplerini, Allah temizlemek istememiştir. Onları bu dünyada zillet, öteki dünyada da korkunç bir azap Allah'ın Rasulü, akılları yatarak, kalpleriyle iman etmedikleri halde, ağızlarıyla “İnandık" diyenlerin ve yahudiliğin takipçilerinden küfür içinde yarışanların hali seni üzmesin. Onlar devamlı yalana kulak verirler. Senin yanına yaklaşmayan diğer bir kavmin sözlerine kulak kabartıp benimserler. Kelimeleri, ifadeleri, aslî manalarını bozacak şekilde tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, bâtıl tefsirler ve te'viller yapıyorlar. Bir de “Eğer hakkınızda şu hükmü uygulamaya kalkarlarsa hemen kabul edin. O hükmü uygulamayıp başka hüküm uygulamak isterlerse, dikkatli olun, kendinizi savunun." derler. Allah kimi dalâlete, sıkıntıya düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini, kafalarını arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik vardır. Âhirette, ebedî yurtta da onlara büyük bir ceza Kur’an-ı Kerim, 2/75; 4/ Peygamber! Ağızlarıyla "iman ettik" dedikleri halde kalpleri iman etmemiş olanlardan ve yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesinler. Onlar sürekli yalana kulak veren, sana gelmemiş bir topluluğun hesabına casusluk yapan kimselerdir. Bunlar sözlerin yerlerine konulmasından sonra onları değiştirirler. "Size bu verilirse alın, bu verilmezse o zaman sakının" derler. [5] Allah birini şaşırtmak isterse sen onun için Allah'a karşı bir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini arındırmayı dilemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır. Onlara ahirette de büyük bir azap Resulullah zina eden evli iki kişiyle ilgili hükmü sormuş, o da Tevrat`a göre onların taşlanmalarının gerektiğini bildirmişti. An... Devamı..Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla 'İnandık' diyenlerle Yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar haber toplayanlardır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, 'Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının' derler. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab şanlı Rasûl! Kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerle münafıklarla Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyenler ve senin huzuruna gelmiyen başka bir kavim için, casusluk edenlerdir. Yerli yerinde hak olarak söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler “- Eğer size şu fetva verilirse, onu kabul edin, verilmezse sakının” derler. Allah kimin fitneye düşmesini dilerse, asla sen onun lehine Allah'dan hiç bir şeye sahip olamazsın. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir perişanlık, âhirette de büyük bir azab Peygamber! Ağızlarıyla inandık deyip, kalpleri inanmamış olanlardan ve Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar yalan propaganda için casusluk yapıyorlar Sana gelmemiş başka bir toplum için casusluk yapıyorlar. “Kelimeleri, yerlerinden saptırırlar “Eğer size böyle bir şey verilirse alın, verilmezse sakının” derler. Kim ki Allah onu şaşırtırsa, sen Allah’a karşı ona bir şey yapamazsın. İşte hakettikleri için Allah, bunların kalplerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada alçaklık vardır. Ve onlar için ahirette de büyük bir azap peygamber! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla “inandık” diyenlerden ve Yahudilerden inkârda yarışırcasına koşanlar seni üzmesin. Onlar daima yalana ve sana gelmeyenlere kulak verirler. Kelimeleri yerlerinden değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alınız, o verilmezse sakınınız” derler. Allah bir kimseyi fitneye düşürmek isterse, Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın, kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik, âhirette de büyük bir azap peygamber! Yürekleri inanmayıp, dilleriyle inandık!» diyenlerden, küfre koşanlardan, Yahudilerden, yalan söze kulak tutanlardan, sıkıntıya düşmiyesin, onlar sana gelmeyen başka bir ulusu dinlemekteler, sözlerin yerlerini değiştirirler, Size değişmiş olan söylenirse onaylayın, söylenmezse kaçının!» diye ısmarlıyorlar, Allah kimin sapmasını isterse, Allaha karşı bir şey gelmez elinden, işte böylelerinin yüreklerin, Allah temizlemek istememiştir, onlar hordur dünyada, ahrette de onlara ulu azap verilirEy Resul! Kalpleri iman etmediği halde sırf sizi kandırmak için ağızlarıyla “biz de inandık” diyen münafıklarla Yahudilerden oluşmuş küfür yarışçıları seni üzmesin! O Yahudilerden, sürekli yalan dinlerler ve senin yanına yaklaşmayan diğer bir kavmin sözlerine kulak kabartırlar. Onlar kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını kasten değiştirirler. “Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse uzak durun” diye tembih ederler. Allah, kötü niyet ve eylemlerinden dolayı kimin düştüğü sapıklıkta kalmasını isterse, artık sen onu kurtulması için Allah'ın elinden alamazsın. Kendileri istemediği için Allah da onların kalplerini temizlemek istememiştir. Dünyada onlar için bir zillet, ahirette ise büyük bir azap Rasûl küfre müsâra’ât idenlerden ve îmân idiyoruz diyüb de kalblerinden îmân itmeyenlerden ve yalanlara ve başkalarının sözlerine kulak asub da senin sözlerini dinlemiyen yahûdîlerden dolayı mahzûn olma. KelâmuAllah’ın yerlerini tahrîf idüb de "Böyle söyler ise kabûl idiniz yoksa ictinâb idiniz" diyü diğerlerine hitâb idiyorlar Allâh’ın dalâlete sevk itdiğini kim hatâdan kurtarabilür! Allâh’ın kalblerini tathîr itmedikleri dünyâda makhûr ve âhiretde azim ’azâba dûçâr inanmamışken, ağızlarıyla, "İnandık" diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, "Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının" derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab Peygamber! Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler münafıklar ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar Yahudiler yalan uydurmak için seni dinlerler[150], sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin ifade içindeki yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler “Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah, kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir.[151] Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap Âyetin bu cümlesi “Onlar yalana kulak verirler. Sana gelmeyen bir topluluğa kulak verirler” şeklinde de tercüme Çünkü kendilerind... Devamı..Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle inandık» diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanların hali seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen bazı kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!» derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa fitneye düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır. Hükmü ve irşadı umumî olmakla beraber âyetin hususî bir geliş sebebi vardır Medine’de yahudi toplumu içinde meydana gelen bir zina üzerine içlerinde... Devamı..Ağızlarıyla "İnandık," dedikleri halde kalpleriyle inanmıyanların inkarcılıktaki gayretleri seni üzmesin. Yahudilerin bir grubu var ki yalana kulak veriyor, seninle hiç karşılaşmamış bir topluluğu dinliyor. Kelimelerin anlamını kaydırıp. "Size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının," diyorlar. ALLAH birini şaşırtmak isterse ALLAH'a karşı kimse ona yardım edemez. İşte onlar, ALLAH'ın kalplerini temizlemeyi dilemediği kişiler. Onlar için dünyada aşağılanma, ve ahirette de büyük bir azap peygamber, ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab o şanlı Resul, seni mahzun etmesin o küfürde yarış edenler gerek o ağızlariyle amenna» deyib de kalbleri mü'min olmıyanlardan olsun ve gerek Yehudî olanlardan, onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmiyen diğer bir kavm için dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan tahrif ederler, size böyle fetva verilirse tutun verilmezse sakının derler, kim ki Allah onun fitneye düşmesini murad etmiştir sen, ihtimali yok, onun lehine Allahdan zerrece bir şey'e malik olamazsın; onlar öyle kimselerdir ki Allah kalblerini tahtir etmek murad etmemiştir, onların Dünyada hakları bir zillet, Âhırette de hakları azîm bir azabdırEy Resûl! Küfre koşuşanlar seni üzmesin. O kimseler ki ağızlarıyla inandık dedikleri halde, kalben inanmadılar. Ve bir de yalan uydurmak amacıyla kasıtlı dinleyen Yahudiler, sana gelmeyen başka bir toplum adına casusluk yapmak için dinlerler. Sözleri bağlamlarından kopararak değiştiriyorlar “Eğer bu size verilirse onu alın, eğer bu verilmezse sakının!” diyorlar. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, onun için Allah'a karşı elinden hiçbir şey gelmez. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arındırmak istemediği Onlar için dünyada aşağılanma, ahirette de büyük bir azap Kalplerinin arındırılmasını hak etmeyen peygamber, kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlariyle İnandık» diyen münafık larla Yahudilerden o küfr içinde alabildiğine koşuşanlar seni mahzun etmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavm hesabına casusluk eden kimse lerdir. Kelimeleri Allah tarafından yerlerine konuldukdan sonra tutub bir tarafa atarlar onlar, Eğer size şu fetva verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu kabul etmekden çekinin» derler, Allah kimin sapıklığını irâde ederse artık sen Allahın ona âid meşiyyetini önlemiye hiç bir vech ile muktedir olamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah, kalblerini temizlemek dilememişdir. Dünyâda hor ve hakıyr olmak onların hakkıdır. Âhiretde de onlara pek büyük bir azâb Peygamber! Kalbleri îmân etmediği hâl de, ağızlarıyla “Îmân ettik” diyenlerden ve ya hu di olanlardan küfürde koşuşanlar, seni üzmesin! On lar sana, aslında sâdeceyalancılık etmek için çokça kulak verenlerdir; sana gelmeyen diğer bir kavim için câsusluk yap mak üzere can kulağıyla dinleyicidirler.Kitab'daki kelimeleri yerlerine ko nulduktan sonra değiştirirler. Üste lik “Şâyet size buhüküm, değiştirdiğimiz gibi verilirse onu hemen alın, eğer o verilmezse o hâlde almaktansakının!” der ler. Böylece Allah kimin ken di amelindeki ısrârı yüzünden fit neye düşmesini isterse, artık sen Allah'dan gelecek azâba karşı, onun le hine aslâ hiçbir şeye mâlik olamazsın!İşte onlar öyle kimselerdir ki, Allah oisyanları sebebiyle onların kalb lerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir rezillik vardır; âhi rette ise onlar için pek büyük bir azab vardır!Ey Elçi Resul! Kalplerinde iman olamadıkları halde, ağızlarıyla iman ettik diyenler, Allah’ın dininde ki doğruları kabul etmemekte birbirleriyle yarışanlar, Yahudilerden yalan yanlış şeylere itibar edenler dinleyenler veya sana gelmeden, diğer başka toplulukların söylediklerine kulak verenler, sakın ola ki seni üzmesin. Onlar, kendilerine söylenen gerçek sözleri bozup, uydurdukları sözleri doğruların yerine koyarak doğru sözleri tahrif ediyorlar. Birde pişkinlikle! ”Bu kitap bize verilirse onu kabul edin, verilmezse sakının kabul etmeyin” derler. Allah bir kişiyi bu şekilde kendisi inkârı ve isyanı seçmişse bir ikilem içinde bırakırsa, Allah’ın yanında onu düzeltmeye hiç kimsenin gücü yetmez. İşte Allah, bu gibi kimselerin kalplerini temize çıkarmayı istemiyor. Onlar için dünyada aşağılanma ve ahirette de büyük bir azap elçi! O kimseler ki gönülleriyle inanmayıp da ağızlarıyla inandık diyenlerden olup da tanımazlık yolunda seğirtirler, bir yahudi olanlardan o kimseler ki yalana kulak asarlar, sana uymıyan bir ulusa casusluk ederler, sözlerin yerlerini bile bile değiştirirler, "Eğer size bunu verirlerse alın. Bunu verirlerse almaktan çekinin" derler, sakın onlar seni kaygılandırmasın. Allah herkimi sapkınlığa uğratmayı dilerse sen Allah’ı bundan alıkoyamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah onların gönüllerini arıtmamayı dilemiştir. Onlar için dünyada alçalma, onlar için öbür dünyada pek büyük bir azap peygamber! Ağızlarıyle inanan, kalpleriyle inanmayan münafıklardan olup küfre koşanlar seni üzmesin. Yahudi olanlardan bâzısı âlimlerinin yalanına kulak asarlar [²], yanına gelmeyen bir cemaat için kulak asarlar [³], kelimeleri [⁴] yerlerinden kaydırırlar, size bu muharref olan hüküm verilirse kabul edin, verilmezse kaçının» derler. Allah her kimin mihnetini [⁵] isterse onu Allah/tan kurtarmak için hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerini temizlemeği istememiştir. Onlar için dünyada rüsvaylık; âhirette de büyük bir azap vardır.[2] Yahut senin ağzından yalan söylemek için kulak asarlar.[3] Sözünü yanına gelmeyen diğer Yahudilere nakletmek, casusluk etmek için kulak asarlar.[4... Devamı..Ey Elçi! Kalpleri inanmamışken ağızlarıyla “İnandık” diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenler, sana gelmemiş olan başka bir topluluğu [kavm] dinleyenlerden/onlar adına casusluk edenlerden küfürde yarışanlar seni üzmesin! Kelimeleri yerlerinden değiştirerek tahrif edenler de “Size böyle bir hüküm verilirse alınız, yok eğer verilmezse sakınınız” derler. Allah kimi fitneye düşürmek/ şaşırtmak isterse, sen onun için Allah’a karşı hiçbir şeye mâlik değilsin. İşte onlar Allah’ın kalplerini temizlemek/ arıtmak istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada bir rezillik ve ahirette de büyük bir azap Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla “İman ettik” diyen münafıklar ile körü körüne yalana kulak veren ve senin karşına çıkmayan bir grubun Hayber Yahudilerinin sözlerini dinleyen Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar Hayber Yahudileri ise sözleri asıl yerlerinden çarpıtan ve “Size bu recm dışında bir hüküm verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının” diyen kimselerdir. Allah, kimin fitneye düşmesini dilerse, artık onun için Allah'tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette de onlar için büyük bir azap vardır.Asr-ı saadette Yahudiler iç işlerinde serbest idiler ve aralarındaki davalarda, henüz İslâm Devleti’nin uyruğu olmayıp, yalnızca onunla anlaşma içind... Devamı..Ey şanlı Peygamber! Gerek kalben inanmadıkları hâlde, sırf sizi kandırmak için ağızlarıyla “Biz de inanıyoruz!” diyen —fakat ortaya koydukları hayat tarzıyla İslâm’ı inkâr eden— ikiyüzlüler ve gerekse onlara akıl hocalığı yapan Yahudiler olsun; Allah’ın ayetlerini inkâr etmekte birbirleriyle âdetâ yarışa giren bu zâlimlerin yaptıkları, sakın seni ümitsizlik ve yılgınlığa düşürüp üzmesin!Onlar, doğru söze tahammül edemezken, her türlü yalana kulak verirler; sanadeğer vermedikleri için yanına gelmeye bile tenezzül etmeyen diğerkâfirlerin görüşlerini dikkate alır, onların sözlerini dinler ve onlar adına casusluk faaliyeti yürütürler. Kutsal Kitaptaki sözlerin anlamlarını kasten çarpıtarak hakemliğine başvurmak isteyenlere, “Size şu hüküm verilirse onu kabul edin, fakat işinize gelecek bir hüküm verilmezse uzak durun!” diye tembih ederler. Ve bu davranışlarının doğal sonucu olarak, sapıklığı hak etmiş olurlar Allah kimi saptırmayı dilemişse, artık onun kurtulması için Allah’a karşı hiçbir şey bunlar, kalplerini Allah’ın arındırmak istemediği kimselerdir. Onların hakkı, bu dünyada zillet ve alçaklığa düşmek, âhirette ise korkunç bir azâba uğramaktır! Ey Rasûl! Kalbleri inanmadığı halde ağızlarıyla “iman ettik” diyenlerden, Yalan’a kulak veren, sana gelmemiş olan diğer kavimlere kulak veren, Yahudîleşmiş olanlardan İnkâr’da yarışanlar seni üzmesin! Kelime’yi / Söz’ü sonradan asıl yerlerinden kaydırıyorlar / tahrif ediyorlar / bozuyorlar. -“Bu size verildiyse onu alın; verilmediyse uyanık ve tedbirli olun!” diyorlar. Allah kimin fitnesini isterse, Allah’tan onun için bir şeye asla mâlik olmayacaksın. İşte onlar Allah’ın, kalblerini tertemiz arındırmak istemediği kimselerdir. Onlar için Dünya’da utanç vardır, Âhiret’te de çok büyük bir azap Resulüm! Küfrü yaygınlaştırmak için kıyasıya yarışanlar sakın seni üzmesinler Çünkü bazıları " inandık " sözcüğünü, dilinin ucuyla söylüyor, çünkü kalben inanmıyorlar. Bazı Yahudiler de haham palavrası dinlemeye pek meraklıdırlar. Bu gibiler, henüz seninle görüşmemiş olan toylara varıp kelimeleri evirirler çevirirler ve " size bu şekilde fetva verilirse kabul edin. Yok bu şekilde verilmez ise sakın ha! " derler. Sevgili resulüm! Allah bir insanı sıkıntıya sokup denemek istedi mi, artık sen bile o şahıs için Allah'tan bir taviz koparamazsın. Demek ki Allah, bu gibilerin kalplerini temizlemek istememiştir. Bu gibilerin dünyadaki cezası aşağılanmak; ahiretteki cezası ise, çok daha ağır olacak. Ey Resulüm! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla "İnandık" diyen münafıklarla, Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin! Münafıklar yalan yanlış haberler taşımak için seni dinler. Duyduklarını düşmanlarına götürürler. Böylece sürekli sizin hakkınızda kâfirlere bilgi vererek kâfirlerin elini güçlendirirler. Ayrıca senden duydukları kelimelerin yerlerini değiştirerek şöyle derler “Eğer size şu verilirse hemen alın başka türlü verilirse sakın almayın!” Allah kimin azaba uğramasını isterse sen onun için bir şey yapamazsın. Azap edilecekler Allah’ın kalplerini temizlemeyeceği kimselerdir. Onlara dünyada bir rezillik, ahirette daha büyük bir azap vardır. Ey Elçi! Kalpleri iman etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık.” diyen kişilerden ve sürekli olarak yalana kulak veren, sana gelmeyen bazı kişileri can kulağıyla dinleyen yahudilerin bir kısmından küfürde koşuşanların hâli seni üzmesin! Onlar, kelimelerin yerlerini değiştirirler. Onlar “Size şu verilirse hemen alın; o verilmezse sakının!” derler. Allah o kişinin [fitne]sini azabını isterse, sen Allah’a karşı onun için hiçbir şey yapamazsın. Onlar, kalplerini Allah’ın temizlemek istemediği kişilerdir. [*] Onlar için dünyada rezillik vardır; onlar için ahirette de büyük bir azap sözü edilenler, küfürde ısrarcı ve kararlı olanlardır. Çünkü Yüce Allah kullarına hiçbir şekilde haksızlık Peygamber, kalpleri inanmadığı halde sadece ağızlarıyla “inandık” diyerek kâfirlikte yarışanlar sakın seni üzmesin. Mûsa’nın dinini terk edip Yahûdî olanlara gelince; onlar¹ da sadece yalana kulak verirler,² sana gelmeyen diğer bir topluluğu dinlerler,³ kelimelerin anlamlarını değiştirirler ve “eğer size şöyle fetva verilirse ona uyun, verilmezse sakın uymayın!” derler. Eğer Allah birini şaşırtmak isterse sen, Allah’a karşı onun için hiçbir şey yapamazsın. İşte onlar Allah’ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada bir zillet, âhirette ise büyük bir azap Bunlar Nadîr, Kureyza ve Kaynuka Yahûdîlerinin şahsında tüm Yahudiler ve Yahudi Âyetin bu bölümü “Ey Peygamber, kalpleri inanmad... Devamı..EY PEYGAMBER! Hakikati inkarda birbirleriyle yarışanlardan dolayı üzülme şu, ağızlarıyla “Biz inanıyoruz!” diyen, halbuki kalben inanmayanlardan ⁵⁰ ve her türlü yalanı can kulağıyla dinleyen ve [aydınlanmak için] sana gelmek yerine ⁵¹ başka insanlara kulak veren Yahudilerden. Onlar, [vahyedilen] sözleri asıl bağlamlarından kopararak anlamlarını çarpıtırlar ve “Eğer size şöyle şöyle [bir öğreti] verilirse onu kabul edin; ama verilmezse uzak durun!” ⁵² derler. [Onlara bakıp üzülme,] çünkü Allah, bir kişinin kötülüğe meyletmesini dilemişse Allah’ın onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde mani olamazsın. ⁵³ İşte onlar kalplerini Allah’ın temizlemek istemedikleridir. Onları bu dünyada zillet, öteki dünyada da korkunç bir azap bekler;50 Lafzen, “... arasından”.51 Bu ayet, zahiren Hz. Peygamber’e seslendiği halde Kur’an’ın bütün izleyicilerini ilgilendirmektedir ve bu nedenle bütün ... Devamı..Ey elçi, kalpleri inanmadığı halde, ağızlarıyla “İman ettik” diyenler ile sana gelmeyen diğer bir toplum adına casusluk yapmak ve senin adına yalan uydurmak için seni dinlemeye gelen Yahudiler, kâfirlikte birbirleriyle yarışıyor olmaları seni üzmesin. Onlar, kelimeleri asıl bağlamından kopararak anlamını çarpıtırlar ve “Eğer size, şu fetva verilirse onu alın ama o fetva verilmezse ondan uzak durun” derler. Kalplerini arındırmak istemeyeni, Allah imtihan ederse senin yapacağın bir şey yoktur. Onların hakkı dünyada rezil rüsva olmak, ahirette ise korkunç bir azaba çarptırılmaktır. 5/13, 41/40EY RASÛL! Yürekten iman etmedikleri hâlde ağızlarıyla “iman ettik” diyen kimseler arasından inkârda birbirleriyle yarışanlar seni üzmesin; Yahudileşenler[⁹²⁴] arasından yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana başvurmak yerine başka insanların laflarına kulak kesilenler de... Onlar, sözleri asıl bağlamlarından kopararak mânalarını çarpıtırlar,[⁹²⁵] “Eğer size şu tür bir öğreti verilirse hemen alın; yok verilmezse sakın yaklaşmayın!” derler. Allah birini fitneye[⁹²⁶] sokmayı dilemişse, Allah’tan ona ulaşacak hiçbir şeye engel olacak gücü bulamazsın. İşte onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi murad etmediği kimselerdir; ve onların dünyadaki hakkı zillet, âhiretteki hakkı korkunç bir azaptır.[924] Çevirimizin gerekçesi için bkz 262 ve 6146, notlar. [925] Bkz 446; 613. Krş 2104. [926] Fitne, Kur’an’da çokanlamlı bir kelime ola... Devamı..Ey Resûl! Küfr içinde yarış edenler seni mahzun etmesin. O kimselerdir ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahûdi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyâdesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri, yerlerine konulduktan sonra tebdîl ederler. Derler ki Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız.» Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini murad ederse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından bir şeye mâlik olamazsın. Onlar o kimselerdir ki Allah Teâlâ onların kalblerini temizlemek murad etmemiştir. Onlar için dünyada mezellet vardır ve onlar için ahirette de pek büyük bir azap Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla “iman ettik. ” diyen münafıklarla, Yahudilerden kâfirlikte yarışanlar seni üzmesin. Zira onlar yalancılık etmek için dinlerler. Senin yanında olmayan bir grup hesabına casusluk için dinlerler. Kelimeleri konuldukları yerlerden çıkarıp tahrif ederler. “Size şu fetva verilirse onu kabul edin, o verilmezse onu kabul etmekten geri durun” derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun lehinde Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerini arındırmak istememiştir. Onların hakkı dünyada rüsvaylık olduğu gibi, âhirette de müthiş bir cezadır. [2, 75; 4, 46] {KM, İşaya 29, 13. Matta 15, 8; Markos 7, 6}Yahudi bilginleri okur yazar olmayan dindaşlarına, Hz. Muhammed’in öğretileri kendilerine uyarsa kabul etmelerini, aksi halde reddetmelerini söylüyorl... Devamı..Ey Elçi, ağızlariyle "inandık" dedikleri halde kalbleri inanmamış olanlar arasında küfürde yarış edenler seni üzmesin. yahudiler arasında da yalana kulak veren, sana gelmemiş olan bir kavme kulak verenler vardır. Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırırlar "Eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının!" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın, kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab Rasûl! Ağızlarıyla îmân itdik diyüb kalbleri ile îmân itmeyenlerden münâfıklardan ve yahûdîlerden küfre müsâra'ât idenler seni mahzûn itmesün, onlar yalanları işâ'a ider ve sana gelmeyen bir kavme de câsûsluk ile Allâh'ın kelâmını mevzû'undan tahrîf iylerler. "Eğer Muhammed size bizim söylediğimiz gibi hükm iderse kabûl idin ve öyle hüküm itmezse hazr iyleyin" dirler. Küfür ve dalâletini yâhud dûçâr-ı 'azâb olmasını Allâh'ın murâd iylediği kimseler içün senin elinde bir şey yokdur. Onlar, kalblerinin temizlenmesini Allâh'ın irâde itmediği kimselerdir. Onlara dünyâda zillet ve hakâret, âhiretde büyük 'azâb Elçi, içten güvenmedikleri halde ağızları ile “İnanıp güvendik!” diyenlerin ve Yahudilerin, ayetlerin üstünü örtmede yarışması seni üzmesin. Onlar yalan için kulak kesilir, sana gelmeyen bir topluluk için dinler, kelimelerin anlamlarını yerlerinden kaydırırlar. “Size şu verilirse alın, verilmezse almayın” derler. Allah, kimi bozguna uğratmak isterse sen onun için Allah’tan bir yardım alamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onların payına düşen dünyada rezil olmak, ahirette de şiddetli bir azaba Ey peygamber, kalpleri inanmamışken, ağızlarıyla “iman ettik” diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenlerden ve sana gelmeyen başka bir toplum hesabına casusluk yapanlardan küfre koşturanlar seni üzmesin. Kelimeleri asıl anlamlarından saptıranlar da- Bu fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik, ahirette de onlara büyük bir azap Peygamber! Kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerden inkâra koşuşanlar da, Yahudilerden yalanı can kulağıyla dinleyen14 ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına casusluk edenler15 de seni üzmesin. Onlar kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirirler; “Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse kaçının” derler. Allah birisini fitneye düşürmek isterse, artık sen onu Allah'ın elinden kurtaramazsın. Allah onların kalplerini temizlemek istememiştir. Dünyada onlar için bir rezillik, âhirette ise büyük bir azap vardır.14 Veya “yalan uydurmak için seni dinleyen.”15 Veya “seni dinlemek yerine, sana gelmeyen bir topluluğu dinleyen.”Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var yalavaç! ķayġulu eylemesin seni anlar kim ya'nį münāfıķlar iverler kāfirlıķ içine ya'nį kāfirler dostuġına anlardan kim eyittiler “įmān getürdük” aġızları-y-ıla daħı įmān getürmedi göñülleri. daħı anlardan kim cuḥūd oldılar [56b] işidiciler yalanı işidicilerdür bir ķavm için ayruķlar gelmediler saña. degşürürler sözleri ya'nį recm āyetini yirlerinden śoñra eydürler “eger virinilesiz uşbun dutun anı daħı eger virinilmeyesiz anı ya'nį sengiser buyurur ise śaķınuñ. daħı her kimi diler-ise Tañrı azdurmagın hergiz mālik olmayaśañ aña Tañrı’dan. şunlar anlardur kim dilemedi Tañrı kim arıda göñüllerini. anlaruñdur dünye içinde ħorlıķ rüsvāylıķ. daħı anlaruñdur āħiretde aźāb peyġamber, ḳayġurtmasun seni ol kişiler kim dürişürler kāfirlıḳda. An‐lar kim eydürler biz īmān getürdük diller‐ile. Daḫı īmān getürmez yürekle‐ri. Daḫı ol kişilerden kim Yehūdi oldılar, işidicilerdür yalan sözlere işidici‐lerdür āḫir ḳavmden, gelmezler saña illā tebdīl eylemeg‐içün kelimeleri yir‐lerinden. Eydürler Eger virilse size bu aluñuz ve eger virilmese size ṣaḳınoluñuz. Daḫı kimüñ ki azdurmaġın dilese Tañrı Taālā elüñden gelmez anıḫalāṣ eylemek Tañrı aẕābından bir vech‐ile. Anlar ol kişilerdür kim TañrıTaālā dilemez yüreklerini arıtmaġa, anlar‐çun dünyāda rüsvāylıḳvardur ve āḫiretde vardur anlara ulu Peyğəmbər Ya Rəsulum! ürəklərində inanmadıqları halda, dildə ağızları ilə “İnandıq”, deyənlərin münafiqlərin, yəhudilərdən yalana qulaq asanların, sənin hüzuruna gəlməyən başqa bir camaata qulaq asanların onlara casusluq edənlərin küfr içində vurnuxanları səni kədərləndirməsin. Onlar Tövratdakı sözlərin yerini sonradan dəyişib təhrif edir və deyirlər “Əgər sizə bu təhrif olunmuş dini hökm verilsə, onu qəbul edin. Əgər verilməsə, ondan qaçının”. Allahın fitnəyə azğınlığa düşməsini istədiyi şəxs üçün Allaha qarşı sənin əlindən heç bir şey gəlməz. Onlar elə kəslərdir ki, Allah onların ürəklərini təmizləmək istəməmişdir. Onları dünyada rüsvayçılıq, axirətdə isə böyük dəhşətli bir əzab gözləyir!O Messenger! Let not them grieve thee who vie one with another in the race to disbelief, of such as say with their mouths "We believe," but their hearts believe not, and of the Jews listeners for the sake of falsehood, listeners on behalf of other folk who come not unto thee, changing words from their context and saying If this be given unto you, receive it but if this be not given unto you, then beware! He whom Allah doometh unto sin, thou by thine efforts wilt avail him naught against Allah. Those are they for whom the will of Allah is that He cleanse not their hearts. Theirs in the world will be ignominy, and in the Hereafter an awful doom;O Messenger. let not those grieve thee, who race each other into unbelief744 whether it be among those who say "We believe" with their lips but whose hearts have no faith; or it be among the Jews,- men who will listen to any lie,- will listen even to others who have never so much as come745 to thee. They change the words from their right times746 and places they say, "If ye are given this, take it, but if not, beware!" If any one´s trial is intended by Allah, thou hast no authority in the least for him against Allah. For such - it is not will to purify their hearts. For them there is disgrace in this world, and in the Hereafter a heavy Two classes of men are meant, viz., the Hypocrites and the Jews. For both of them Mustafa laboured earnestly and assiduously, and it must have bee... Devamı..
❬ Önceki Sonraki ❭ Web Taraycınız bu özelliği desteklemiyor. سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّٰلُونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِن جَآءُوكَ فَٱحْكُم بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ ۖ وَإِن تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَن يَضُرُّوكَ شَيْـًٔا ۖ وَإِنْ حَكَمْتَ فَٱحْكُم بَيْنَهُم بِٱلْقِسْطِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ Elmalılı Hamdi Yazır Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eger sana gelirlerse, ister aralarinda hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eger onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eger aralarinda hükmedersen adaletle hükmet. Süphesiz Allah, adaletli davrananlari sever. Diyanet İşleri Başkanlığı Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever. Ali Fikri Yavuz Onlar boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler. Eğer aralarında hüküm vermek için sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister kendilerinden yüz çevir; eğer yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen, aralarında adâletle hüküm ver. Çünkü Allah, adâlet sahiblerini sever. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Onlar, sürekli yalancılık için dinler, boyuna haram yerler. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen onlardan yüz çevir. Eğer yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, adaletli kimseleri sever. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş 2 Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları sever. Fizilal-il Kuran Onlar körü körüne yalana kanarlar ve ısrarla haram yerler. Eğer sana gelirlerse istersen aralarında hüküm ver, istersen kendilerine yüz çevir. Eğer onlara yüz çevirirsen sana hiç bir zarar dokunduramazlar. Eğer aralarında hüküm verirsen adalet uyarınca hüküm ver. Çünkü Allah adalete bağlı olanları sever. Hasan Basri Çantay Alabildiğine yalanı dinleyenler, haram yiyenlerdir onlar. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Şayet kendilerinden yüz çevirirsen sana hiç bir şeyle zarar yapamazlar, Eğer hükmedersen aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adalet saahiblerini sever. İbni Kesir Yalan kulak verici, haramı yiyicidirler. Sana gelirlerse; ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen; sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen de; aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah; adil olanları sever. Ömer Nasuhi Bilmen Onlar yalanı ziyâdesiyle dinleyicilerdir. Haram olanı da pek çok yiyicilerdir. Artık sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Ve eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiç bir şey ile zarar veremezler ve eğer hükmedersen aralarında adâletle hükmet. Şüphe yok ki Allah Teâlâ adâlette bulunanları sever. Tefhim-ul Kuran Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet ya da onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiç bir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen de adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever. Diyanet Vakfi Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler, artık sana gelirlerse ister aralarında hukmet, ister kendilerinden yüz çevir, eğer yüz çevirirsen sana hiç bir zarar edemezler, şayed hukmedersen aralarında adaletle hukmet, çünkü Allah adalet edenleri sever
Mâide Sûresi5 41. Ayet Meal Ayet Arapça يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذ۪ينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اٰمَنَّا بِاَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْۚ وَمِنَ الَّذ۪ينَ هَادُوا سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ اٰخَر۪ينَۙ لَمْ يَأْتُوكَۜ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِه۪ۚ يَقُولُونَ اِنْ اُو۫ت۪يتُمْ هٰذَا فَخُذُوهُ وَاِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُواۜ وَمَنْ يُرِدِ اللّٰهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔاۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَمْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْۜ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ Türkçe Okunuşu * Yâ eyyuhâ-rrasûlu lâ yahzunke-lleżîne yusâri’ûne fî-lkufri mine-lleżîne kâlû âmennâ bi-efvâhihim velem tu/min kulûbuhum* vemine-lleżîne hâdû* semmâ’ûne lilkeżibi semmâ’ûne likavmin âḣarîne lem ye/tûkes yuharrifûne-lkelime min ba’di mevâdi’ihis yekûlûne in ûtîtum hâżâ feḣużûhu ve-in lem tu/tevhu fahżerûc vemen yuridiAllâhu fitnetehu felen temlike lehu minaAllâhi şey-âenc ulâ-ike-lleżîne lem yuridiAllâhu en yutahhira kulûbehumc lehum fî-ddunyâ ḣizyun velehum fî-l-âḣirati ażâbun azîmun 1. Ömer Çelik Meali Ey Peygamber! Gerek kalpleri iman etmediği halde yalnızca dilleriyle “İnandık!” diyen münafıklardan, gerekse yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına casusluk eden yahudilerden küfürde birbirleriyle yarışırcasına koşturup duranlar sakın seni üzmesin. Onlar, kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirerek tahrif ederler. Peygamber’in huzuruna gelenlere şöyle derler “Eğer size şöyle bir hüküm verilirse kabul edin, eğer istediğimiz hüküm verilmezse, aman onu kabulden geri durun!” Allah bir kimseyi fitneye düşürmek isterse, artık sen onu Allah’ın elinden kurtaramazsın. Onlar, kalplerini Allah’ın temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada bir rezillik, âhirette de pek büyük bir azap vardır. 2. Diyanet Vakfı Meali Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle inandık» diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanların hali seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen bazı kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!» derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa fitneye düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır. 3. Diyanet İşleri Eski Meali Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, "İnandık" diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, "Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının" derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler münafıklar ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar Yahudiler yalan uydurmak için seni dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin ifade içindeki yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler “Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah, kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ey peygamber, ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Ey o şanlı Resul, seni mahzun etmesin o küfürde yarış edenler gerek o ağızlariyle amenna» deyib de kalbleri mü'min olmıyanlardan olsun ve gerek Yehudî olanlardan, onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmiyen diğer bir kavm için dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan tahrif ederler, size böyle fetva verilirse tutun verilmezse sakının derler, kim ki Allah onun fitneye düşmesini murad etmiştir sen, ihtimali yok, onun lehine Allahdan zerrece bir şey'e malik olamazsın; onlar öyle kimselerdir ki Allah kalblerini tahtir etmek murad etmemiştir, onların Dünyada hakları bir zillet, Âhırette de hakları azîm bir azabdır 7. Hasan Basri Çantay Meali Ey peygamber, kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlariyle İnandık» diyen münafık larla Yahudilerden o küfr içinde alabildiğine koşuşanlar seni mahzun etmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavm hesabına casusluk eden kimse lerdir. Kelimeleri Allah tarafından yerlerine konuldukdan sonra tutub bir tarafa atarlar onlar, Eğer size şu fetva verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu kabul etmekden çekinin» derler, Allah kimin sapıklığını irâde ederse artık sen Allahın ona âid meşiyyetini önlemiye hiç bir vech ile muktedir olamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah, kalblerini temizlemek dilememişdir. Dünyâda hor ve hakıyr olmak onların hakkıdır. Âhiretde de onlara pek büyük bir azâb vardır. 8. Hayrat Neşriyat Meali Ey Peygamber! Kalbleri îmân etmediği hâl de, ağızlarıyla “Îmân ettik” diyenlerden ve ya hu di olanlardan küfürde koşuşanlar, seni üzmesin! On lar sana, aslında sâdeceyalancılık etmek için çokça kulak verenlerdir; sana gelmeyen diğer bir kavim için câsusluk yap mak üzere can kulağıyla dinleyicidirler.Kitab'daki kelimeleri yerlerine ko nulduktan sonra değiştirirler. Üste lik “Şâyet size buhüküm, değiştirdiğimiz gibi verilirse onu hemen alın, eğer o verilmezse o hâlde almaktansakının!” der ler. Böylece Allah kimin ken di amelindeki ısrârı yüzünden fit neye düşmesini isterse, artık sen Allah'dan gelecek azâba karşı, onun le hine aslâ hiçbir şeye mâlik olamazsın!İşte onlar öyle kimselerdir ki, Allah oisyanları sebebiyle onların kalb lerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir rezillik vardır; âhi rette ise onlar için pek büyük bir azab vardır! 9. Ali Fikri Yavuz Meali Ey şanlı Rasûl! Kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerle münafıklarla Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyenler ve senin huzuruna gelmiyen başka bir kavim için, casusluk edenlerdir. Yerli yerinde hak olarak söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler “- Eğer size şu fetva verilirse, onu kabul edin, verilmezse sakının” derler. Allah kimin fitneye düşmesini dilerse, asla sen onun lehine Allah'dan hiç bir şeye sahip olamazsın. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir perişanlık, âhirette de büyük bir azab vardır. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ey Resûl! Küfr içinde yarış edenler seni mahzun etmesin. O kimselerdir ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahûdi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyâdesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri, yerlerine konulduktan sonra tebdîl ederler. Derler ki Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız.» Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini murad ederse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından bir şeye mâlik olamazsın. Onlar o kimselerdir ki Allah Teâlâ onların kalblerini temizlemek murad etmemiştir. Onlar için dünyada mezellet vardır ve onlar için ahirette de pek büyük bir azap vardır. 11. Ümit Şimşek Meali Ey Peygamber! Kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerden inkâra koşuşanlar da, Yahudilerden yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına casusluk edenler de seni üzmesin. Onlar kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirirler; “Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse kaçının” derler. Allah birisini fitneye düşürmek isterse, artık sen onu Allah'ın elinden kurtaramazsın. Allah onların kalplerini temizlemek istememiştir. Dünyada onlar için bir rezillik, âhirette ise büyük bir azap vardır. 12. Yusuf Ali English Meali O Messenger. let not those grieve thee, who race each other into unbelief whether it be among those who say "We believe" with their lips but whose hearts have no faith; or it be among the Jews,- men who will listen to any lie,- will listen even to others who have never so much as come to thee. They change the words from their right times and places they say, "If ye are given this, take it, but if not, beware!" If any one´s trial is intended by Allah, thou hast no authority in the least for him against Allah. For such - it is not will to purify their hearts. For them there is disgrace in this world, and in the Hereafter a heavy punishment. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mâide Sûresi 41. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Semmâ’ûne lilkeżibi ekkâlûne lissuhtic fe-in câûke fahkum beynehum ev a’rid anhums ve-in tu’rid anhum felen yadurrûke şey-ens ve-in hakemte fahkum beynehum bilkistic innaAllâhe yuhibbu-lmuksitîneOnlar, yalan söylemek için boyuna dinlerler, haramı ve rüşveti de boyuna yerler. Sana gelirlerse aralarında hüküm ver, yahut da yüz çevir onlardan. Yüz çevirirsen, kesin olarak sana hiçbir zarar veremez onlar ve eğer hüküm verirsen, aralarında, adaletle hüküm ver, şüphe yok ki Allah, adalet sahiplerini sever. O Yahudi inkârcılar ve Müslüman geçinen münafıklar ki; yalana ve Din adına uydurma safsatalara çokça ve sıkça kulak verenler ve nasıl kazanıldığına bakmayıp haramı ve haksız kazancı doyumsuzca yiyenlerdir. Şayet hakemlik yapman için Sana gelirlerse ister aralarında adaletle ve kendi kitaplarına göre hükmet veya onlardan yüz çevir Sen bilirsin. Eğer onlardan yüz çevirip ilgilenmezsen kesinlikle ve hiçbir şekilde Sana zarar veremeyeceklerdir. Aralarında hükmedecek olursan da adaletle karar vermelisin. Şüphesiz Allah adil dengeli ve gerekli şekilde hüküm verenleri sever hayra ve huzura eriştirir.Onlar her türlü yalanı, can kulağıyla dinleyenler ve kötü olan herşeyi de, aç gözlülükle yutanlardır. Öyleyse bir karar vermen için sana gelirlerse, ister onlar arasında karar verirsin, ister kendilerinden yüz çevirirsin. Eğer onları kendi hallerine bırakırsan, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama onlar hakkında bir karar vereceksen, adaletle karar ver. Allah adil davrananları takipçilerinden hâkimler ve idareciler de hep yalana kulak verip benimserler. Durmadan köklerini kurutan, insânî değer bırakmayan haramı, rüşveti yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onların faaliyetlerine karşı tedbir alarak ilgilenme. Eğer onların faaliyetlerine karşı tedbir alırsan hiçbir şekilde sana zarar veremezler. Eğer onlar senin idaren altında bulunur, aralarında hüküm verme, yargı ve icra yetkisi kullanma durumunda kalırsan, sosyal adâleti, sosyal güvenliği, refah payının dengeli dağıtımını esas alarak, adâleti uygulayarak hüküm ver. Allah adâleti yerine getirerek düzen sağlayanları yalana kulak verir, haram yerler. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer kendilerinden yüz çevirirsen sana hiç bir zarar dokunduramazlar. Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adaletli davrananları yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiç bir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedecek olursan adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler. Eğer aralarında hüküm vermek için sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister kendilerinden yüz çevir; eğer yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen, aralarında adâletle hüküm ver. Çünkü Allah, adâlet sahiblerini propaganda için casusluk yaparlar. Bereketsiz mal olan rüşvet ve faiz yerler. Eğer yargılanmak için sana gelirlerse, onlara hakem ol veya vazgeç. Onlardan vazgeçersen, onlar sana zarar verecek değiller. Eğer hakemlik yaparsan, adaletle hüküm ver. Şüphesiz Allah, adaletle hüküm verenleri yalanı can kulağı ile dinlerler; haramı tıka basa yerler. Sana geldiklerinde, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adâletle hükmet! Allah, âdil davrananları söze kulak veren, haram yiyen onlardır, onlar sana gelirlerse, hükmet aralarında, ya da onlardan yüz çeviresin, yüz dönerlerse, sana zararları dokunmaz, hükmedersen adaletle hükmeyle, Allah sever âdil olanlarıOnlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Ama eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever.“Onlar yalanı çok dinleyenlerdir” ifadesi, onların yalanı bir hayat tarzı olarak gördüğünü ve bu olgunun onların ahlakının bir parçası olduğunu anlatı... Devamı..Yalanları istimâ’ idiyorlar. Ve memnû’ olan yemekleri arayorlar sana mürâca’at iderler ise beynlerini fasl it yâhud ictinâb it eğer ictinâb ider isen sana hiç bir şeyde zararları dokunmaz eğer muhâkemelerinin ru’yetini der’uhde ider isen ’adâletle hükm it zîrâ Allâh ’âdilâne hükm idenleri yalana kulak verirler, haram yerler. Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever. Hz. Peygamber’in hakimlik ve hakemliğini kabul edip etmemekte ehl-i kitap muhayyer oldukları gibi adlî muhtariyet Resûlullah da bunu kabul e... Devamı..Yalana kulak veriyor, yasadışı yoldan yiyorlar. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, istersen yüz çevir. Onlardan yüz çevirdiğin taktirde sana hiç bir zarar veremezler. Hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. ALLAH adaletli olanları yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler, artık sana gelirlerse ister aralarında hukmet, ister kendilerinden yüz çevir, eğer yüz çevirirsen sana hiç bir zarar edemezler, şayed hukmedersen aralarında adaletle hukmet, çünkü Allah adalet edenleri severYalan uydurmak için can kulağı ile dinlerler ve sürekli suhtla¹ geçinirler. Eğer hüküm vermen için sana gelirlerse, aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında hakkaniyetle hüküm ver. Kuşkusuz, Allah, hakkaniyetli olanları sever. 1- Suht haram kazanç, meşru olmayan kazançların tamamı, her türlü yolsuzluk. Alabildiğine yalanı dinleyenler, haram yiyenlerdir onlar. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Şayet kendilerinden yüz çevirirsen sana hiç bir şeyle zarar yapamazlar, Eğer hükmedersen aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adalet saahiblerini o münâfıklar ve yahudiler yalancılık etmek için can kulağıyla dinleyenler,ve rüşvet alıp dâimâ haram yiyenlerdir. Fakat sana gelirlerse, artık aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir! Şâyet onlardan yüz çevirirsen, o takdirde sana aslâ hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verirsen, artık aralarında adâletle hükmet! Çünki Allah, adâletli olanları sever.11Rivâyetlere göre Resûlullah asm önceleri, hakemlik için kendisine gelen ehl-i kitab hakkında hüküm verip vermeme husûsunda serbest bırakılmıştı. ... Devamı..Onlar yalan olan her sözü dinliyorlar ve helal haram demeden ne bulurlarsa aç gözlülükle yiyorlar. Eğer sana hüküm vermen için gelirlerse, istersen hüküm ver veya hüküm verme geri çevir. Eğer onlara hakemlik yapmaktan vazgeçersen, onlar sana hiçbir zarar veremezler. Onlar arasında hüküm verirken de adalet ile dengeyi gözeterek hüküm ver. Allah adil, dengeli davrananları yalana kulak asıcı, haram yiyici kimselerdir. Eğer onlar sana gelecek olularsa onların aralarını yargılarsın, ya da onlardan yüz çevirirsin. Eğer yüz çevirecek olursan, sana hiçbir zararları dokunamaz. Eğer aralarını yargılarsan doğrulukla yargıla. Gerçekten Allah doğruları yalana kulak asanlar, haram mal yiyenlerdir [¹]. Eğer sana gelirlerse [²] aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir [³]. Eğer onlardan yüz çevirirsen onlar sana hiçbir zarar veremezler. Şayet aralarında hükmedersen insaf ile hükmet, Allah insaf edenleri sever.[1] Öyle haram mal ki onda bereket bulunmaz, o mal ân mucip olur. Ele geçmesini gizlemeğe mecbur olur.[2] Hükmüne müracaat ederlerse.[3] Yani onlar ha... Devamı..Onlar yalana kulak verirler ve haramı da sömürürler [suht]. Eğer sana gelirlerse; ister aralarında hüküm ver, istersen onlardan yüz çevir/kendi hâllerine bırak. Eğer onlardan yüz çevirirsen/kendi hâllerine bırakırsan, sana hiçbir zarar veremezler; eğer hüküm verecek olursan, o zaman da aralarında adaletle hüküm ver. Çünkü Allah adil davrananları yalana kulak verirler, haram yerler. O halde eğer sana gelirlerse aralarında hükmet yahut onlardan yüz çevir. Yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları doğru sözden hoşlanmaz, her türlü yalana kulak verirler, haram yemeye de pek düşkündürler. Eğer bu tür insanlar, aralarında hakemlik etmen için sana gelirlerse serbestsin; ister aralarında hüküm ver, ister onları kendi başlarına bırak, ne hâlleri varsa görsünler. Eğer haklarında hükmetmekten kaçınarak onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Yani bu yüzden günaha girmiş olmazsın. Fakat aralarında hükmedeceğin zaman, adâletle hüküm ver! Kuşkusuz Allah, âdil davrananları sever. Gerçi bu Yahudiler, hiçbir zaman Allah’ın hükmüne boyun eğmeye yanaşmazlarHaram’ı yiyici, Yalan’ı işiticidirler. Sana geldiklerinde onların arasında hüküm ver veya onlardan yüz çevir! Yüz çevirdiğinde sana asla zarar veremeyeceklerdir. Hüküm verdiğinde onların arasında “Tam Adalet” ile hüküm ver! Allah, Tam Adaletliler’i yatıp yalanla kalkanlar, habire kirli para yiyenler sana başvururlarsa, ya aralarında hakemlik yapar, ya da yapmazsın. Hakemliği kabul etmezsen, sana herhangi bir zarar veremeyeceklerdir. Eğer hakemlik yaparsan, o zaman aralarında hakça karar ver. Çünkü Allah, hak gözetenleri edilecekler yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan sana asla zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet! Çünkü Allah âdil davrananları sever. Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver; ister onlardan yüz çevir! Onlardan yüz çevirirsen sana asla zarar veremezler. Hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet! Şüphesiz ki Allah adil olanları sever. [*]Benzer mesajlar Nisâ 4135; Mâide 58; Enâm 6152; Nahl 1690; Hucurât 499; Mümtehine 60 sadece yalana kulak verirler ve hep haram¹ yerler. Ey Muhammed! Eğer onlar sana fetva sormak için gelirlerse ister aralarında hüküm ver, istersen onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Yok, eğer aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları Suht Bir şeyin kökünü kazımak demektir. Bereketi olmaması ve sahibini perişan etmesinden dolayı mecâzen haram/gayr-ı meşru kazanç için kullanılır. ... Devamı..onlar, her türlü yalanı can kulağıyla dinleyenler, kötü olan her şeyi aç gözlülükle yutanlardır! ⁵⁴ Öyleyse [bir karar vermen için] sana gelirlerse ⁵⁵ ister onlar arasında karar verirsin, ister kendi hallerine bırakırsın Çünkü eğer onları kendi hallerine bırakırsan sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama eğer bir karar verirsen, onlar arasında adaletle karar ver ⁵⁶ Allah adil davrananları Suht ismi, sehate, “[bir şeyi] tamamen yok etti” fiilinden türetilmiştir ve öncelikle “yıkıma götüren herhangi bir fiilde bulunma”yı gösterir, çünk... Devamı..Onlar, yalana bolca kulak verenler, haram yemeye de pek düşkün olanlardır. Eğer onlar, sana bir dava için başvururlarsa; ister aralarında hüküm ver, istersen hüküm verme! Onların davasına bakmazsan, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Eğer hüküm verecek olursan aralarında adaletle hükmet! Zira Allah, adaleti gerçekleştirenleri sever. 3/21, 4/58, 5/8, 6/152, 7/29, 16/90, 70/33Onlar yalana kulak kesilir, haram[⁹²⁷] adına ne varsa ona yumulurlar.[⁹²⁸] İmdi eğer sana başvururlarsa; ister aralarında hüküm ver, ister onları kendi hâllerine bırak.[⁹²⁹] Zira eğer onları kendi hâllerine bırakacak olursan, sana hiçbir zarar veremezler. Ama eğer hüküm verecek olursan aralarında adâletle hükmet çünkü Allah’ın âdil olanları sever.[927] es-Suht, yiyenin iflah olmadığı haram mal. [928] Bu âyet, kişinin yedikleriyle söylemleri arasındaki doğrudan ilişkiyi dile getirir. Yalan sö... Devamı..Onlar yalanı ziyâdesiyle dinleyicilerdir. Haram olanı da pek çok yiyicilerdir. Artık sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Ve eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiç bir şey ile zarar veremezler ve eğer hükmedersen aralarında adâletle hükmet. Şüphe yok ki Allah Teâlâ adâlette bulunanları dinlemeye çok meraklı, haram yemeye pek düşkündürler. Sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen hükmetmekten geri dur! Geri durursan onlar sana asla bir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hükmet! Çünkü Allah âdilleri sever. {KM, Çıkış 23, 8; Tesniye 16, 19; 27, 25}Haram, yani rüşvet yiyenler, rüşvete göre hüküm veren Yahudi hakim ve fakîhleridir. Hayber Yahudilerinden soylu bir kadınla erkek zina etmişlerdi. Tev... Devamı..Yalana kulak verirler, haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir; eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. Çünkü Allah, adalet yapanları yalan uydırmak ve iftirâ itmek içün kelâmını dinlerler. Rüşvet ve harâm yerler. Eğer hüküm istemek içün sana gelirlerse aralarında hüküm it ve yâhud i'râz idüb yüz çevir. İ'râz iylediğin takdîrde sana bir zarar idemezler. Eğer hüküm ider isen aralarında 'adl ile hükm it. Allâh 'âdil olanları için kulak kesilir, boyuna haram yerler. Sana başvururlarsa ister aralarında hakem ol, ister ilgilenme. Onlarla ilgilenmezsen sana bir zarar veremezler. Eğer hakem olursan aralarında hakça hüküm ver. Allah, hakka uygun adil davrananları yalana kulak verenler, haram yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler, eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hükmet. Allah adil olanları yalan dinleyici, haram yiyicidirler. Sana gelecek olurlarsa, ister aralarında hükmünü ver, istersen onlardan yüz çevir. Yüz çevirdiğin takdirde sana hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah âdil olanları iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları yalanı ya'nį yalan yiyicilerdür ḥarāmı ya'nį rişvet. pes eger geleler saña pes hükm eyle aralarında yā yüzdöndür anlardan daħı eger yüz döndürürseñ anlardan hergiz ziyān değürmeyeler saña nesene daħı eger hükm eyleyeseñ hükm eyle aralarında 'adl-ıla bayıķ Tañrı sever 'adl işidicilerdür yalanı, yiyicilerdür ḥarāmı. Eger gelse saña ḥükmeyle aralarında ḥaḳḳ‐ıla, yā yüz ḳaytar anlardan. Eger yüz ḳaytarsañ anlar‐dan saña hīç ziyān idemezler bir nesne‐y‐ile daḫı. Eger ḥükm eyleseñ ḥükmeyle ortalarında adl‐ile. Taḥḳīḳ Tañrı Taālā sever adl yalana qulaq asanlar və haram yeyənlərdir. Əgər yanına gəlsələr, aralarında hökm et və ya onlardan üz çevir. Əgər onlardan üz döndərsən, sənə heç bir zərər verə bilməzlər. Əgər aralarında hökm etsən, ədalətlə hökm et. Allah ədalət sahiblərini sevər!Listeners for the sake of falsehood! Greedy for illicit gain! If then they have recourse unto thee Muhammad judge between them or disclaim jurisdiction. If thou disclaimest jurisdiction, then they cannot harm thee at all. But if thou judgest, judge between them with equity. Lo! Allah loveth the equitable.They are fond of listening to falsehood, of devouring747 anything forbidden. If they do come to thee, either judge between them, or decline to interfere.748 If thou decline, they cannot hurt thee in the least. If thou judge, judge in equity between them. For Allah loveth those who judge in Devouring anything forbidden both in a literal and in a figurative sense. In the figurative sense, it would be the taking of usury or bribes, or... Devamı..
Meal Cüz 30 Bölüm 202952 Kur'an-ı Kerim'deki cüzlerin meallerini Sungun Babacan'ın sesinden dinleyebilirsiniz... DİNLE TAKİP ET Şarkı Sözleri
maide suresi 41 ve 42 ayet meali