Doğa fotoğrafçılığı meraklılarına özel: Kovada Gölü / Isparta kış tatili denince akla gelen ilk yerlerden biri artık. Bu durumun oluşmasında son yıllarda popüler olan Doğu
Yedigöller denince akla gelenler arasında bir de Pisagor ağacı bulunmaktadır. Ağaca bu ismin verilmesinin sebebi, Pisagor teoremi ile benzer bir yapıda olmasıdır. Huzur dolu bir ortam, bol oksijenli yürüyüşler, görülmeye değer pek çok doğal güzellik, masalsı güzellikte fotoğraf kareleri Yedigöller’de sizi bekliyor.
Oteller – Saklıgöl Doğa Yürüyüşü. Bu hafta Uludağ’ın güzelliklerinden Saklıgöle yürüyoruz. Araçlarımızla birinci bölgedeki beden terbiyesi tesislerine kadar gidiyoruz. Daha sonra hafif eğimde jip yolundan yürüyerek yaklaşık 7 km kadar yürüyerek Saklıgöle ulaşmış olacağız. Öğle Yemeğimizi göl kenarında
İstanbul’a 200 kilometre, Yalova’ya 27 kilometre uzaklıktaki orta zorluktaki yürüyüş parkuru 14 kilometrelik parkuru 4 saatte tamamlanıyor. Yalova’dan Çınarcık istikametindeki Teşvikiye köyüne gidiliyor. Teşvikiye Köyü’nün çıkışında Erikli Yaylası’nın 4 km aşağısında yürüyüş başlıyor. Yaylaya ulaşana
DayanışmaDenilince Akla Gelenler. Dayanışma toplum içerisinde insanların birbirleri ile uyum içerisinde anlaşarak destek olmalarıdır. Aile fertleri arasında başlayan dayanışla her konuda destek olarak sorunları aşmalarına yardımcı olmakla gelir. Her işi tek başımıza yapamayız başkalarından yardım destek isteyerek
Antakya Haber. -. Tem 31, 2017. 0. 541. doğa yürüyüşü 2. Doğanın korunması ve spor ile sağlıklı yaşama önem veren Hatay Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Nevide Kimyon ve beraberindeki heyet 30 Temmuz Pazar sabahı bir doğa yürüyüşü gerçekleştirdi. Habib-i Neccar Tesisleri’nden başlayarak yeşilin eşsiz
ymzRMJz. Karacabey Denince Akla Gelenler Ayı Barınağı 1994 yılında sokaklarda oynatılan ayıların toplatılması için başlatılan “Libearty- Türk Ayı Projesi” 1996 yılında Karacabey-Ovakorusu sahasında alanda ayılar koruma altına alınmıştır. Mevcut alana 5 Ha yeni arazi eklenerek büyütülmektedir. Projeye Alman Pro-Animale kurumu sponsor olarak katılmıştır. Ayı barınağında halen 57 ayı bulunmaktadır. Yurdun dört köşesinden getirilerek, Karacabey'deki barınaklarında özgürlüklerine kavuşan "oyuncu ayılar" ülke dışındaki hayvanları koruma derneklerinin desteğine sahip. Karacabey ve Bandırma yöresindeki kuruluşların gıda yardımları gönderdiği ayı barınağı kendi alanında dünyada en iyi sonuç veren proje olarak gösteriliyor. Karacabey'e bağlı Yeniköy'de Dünya Hayvanları Koruma Derneği'nin desteğiyle oluşturulan doğal barınaklar, sokaklarda dolaştırılan, eziyet çektirilen ayılara özgür bir dünya sundu. 1993 yılında hazırlanan rehabilitasyon projesi çerçevesinde doğal yaşama hazırlanan dansçı ayılar, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekiyor. Merkezi İngiltere'te bulunan Dünya Hayvanları Koruma Derneği'nin SPA maddi desteği ve Orman Bakanlığı ile Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nin işbirliği sayesinde 'dansçı ayıları' korumak amacıyla Yeniköy'de doğal barınak kurdu. 1993 yılında başlatılan rehabilitasyon projesi çerçevesinde, Uludağ Üniversite'sinde doğal yaşama hazırlanan dansçı ayılar, daha sonra Yeniköy'deki doğal barınaklarına nakledildi, îlk anda 16 adet ayının salındığı barınakta, bugün 50 civarındaki ayılar yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekmekte. Yeniköy istikametine gelenlerin uğramadan geçemediği ayı barınağının amacına ulaştığını belirten üniversite yetkilileri, SPA'nın maddi desteğini çekmesinin ardından, Almanya'daki hayvanları koruma derneklerinin desteği alınarak sokaklarda oynatılarak eziyet çektirilen dansçı ayıların Yeniköy'deki barınak sayesinde özgürlüklerine kavuşmaları sağlandı. Böylece, dünya çapında başlatılan "dansçı ayılara özgürlük" Yeniköy'de noktalanarak, tonlarca yiyecekle beslenen dansçı ayılara ziyaretçilerin gözleri önünde 'özgür bir dünya' sunuldu. Dansçı ayıların Yeniköy'deki barınaklarında kış uykusuna yatma isteklerinin azaldığı gözlenmiştir. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız yetkililer, kış uykusunun söz konusu olması için iklimin oldukça soğuk olması gerektiğini vurguluyorlar. Ilıman iklime sahip Yeniköy'de, ayıların ancak karlı hava koşullarında kış uykusuna yatabildiğim söyleyen yetkililer, çok soğuk günlerde ayıların bu özellikleri nedeniyle barınağa uğramadıklarım belirtiyorlar. Yurdun her yanında barınağa getirilen dansçı ayıların çoğalmalarını engellemek için burada kısırlaştırıldıkları açıkladı. Etlik piliç fabrikalarının artıklarıyla, yöre esnafı ve halkın yiyecek yardımıyla beslenen oyuncu ayılar, gün geçtikçe ziyaretçi sayısında artış sağladılar. SPA, maddi desteğini çekmesine karşın, iletişimini sürdürmekte ve şu gerçeğin altını çizmektedir "Dünyanın birkaç yerinde, örneğin İtalya ve Yunanistan'da bu program uygulandı. Ancak içlerinde en verimli ve üstün başarı elde edileni Yeniköy'deki proje oldu. Karacabey Harası Tigem Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü Türkiye'nin en köklü ve büyük Tarım İşletmelerinden olan Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü, eski adıyla "Karacabey Harası", Bursa-İzmir karayolunun 78. kilometresinde Karacabey ve Mustafakemalpaşa ilçe merkezleri arasındadır. İşletmenin kuruluşu Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yılları ile aynı olup, 1300 yıllarında Sultan Orhan Gazi'ye Kayınpederi Köse Mihal tarafından çeyiz olarak verilen arazi işletmenin nüvesini teşkil etmiştir. Böylelikle oluşan saltanat hasına Murat Hüdavendigar döneminde salt. 1362-1389 "Gerdeme", Mahmut II. döneminde salt. 1808-1839 "Kayseri" ve "Kabaağaç", Abdülaziz döneminde salt. 1861 1876 "Çörekli" ve "Haremağılı", Abdülhamit II. döneminde salt. 1876-1909 de "Gönü", "Çeribaşı" ve "Melde" çiftlikleri beklenmiştir. Böylelikle birleştirilen Tarım toprakları 1881 yılında bir padişah fermanı ile, ülkenin çeşitli yerlerinde oluşturulan "Çiflikat-ı Hümayun" padişah veya saray [devlet] çiftlikleri kapsamında ve "Hamidiye Çiftlikat-ı Hümayunu" adıyla işletilmeye başlanmıştır. Çiftlikat-ı Hümayun kapsamındaki çiftlikler ve bu arada Karacabey çiftliği, saltanatın kaldırılmasından sonra 1924 yılında Hazine'ye devredilmiş ve Ziraat Vekaleti'ne bağlanmıştır. Daha sonra 29 Mayıs 1926 tarihinde kabul edilen 867 sayılı yasa gereğince yeniden örgütlenmiş ve adı "Karacabey Harası" na dönüştürülmüştür. 1929'da "Poyrazbahçe Çiftliği" de kamulaştırılarak hara arazisine katılmış, böylelikle işletmenin büyüklüğü dekara ulaşmıştır. 20 Mayıs 1983 tarihinde 60 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği Hara,inekhaneler ve Devlet Üretme Çiftlikleri bir çatı altında toplanarak Kamu İktisadi Kuruluşu statüsünde Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü oluşturulmuş, İşletme de bu Genel Müdürlüğe bağlı Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü adı ile görev sahası genişletilerek yüksek verimli damızlık üretimi yanında bölge çiftçilerinin ihtiyacı olan kaliteli ve yüksek verimli tohumluk üretimi görevin! yüklenerek çalışmalarına devam etmektedir. İşletmenin Kuruluş Amacı ve Görevleri İlk kuruluş yıllarında ordunun at ve Sarayın hayvansal ürün ihtiyacını karşılamak amacı ile çalışmalarını sürdüren İşletme 1926 yılında çıkarılan 867 sayılı kanunla Karacabey harası adı ile ziraat vekaletine verilerek bölge ve Türkiye hayvancılığının ıslahı ve safkan Arap atı yetiştiriciliği yönünde başarılı çalışmalar yapmıştır. 1983 yılında TİGEM çatısı altına alınan işletme, damızlık hayvan yetiştirip üreticiye dağıtma yanında bölge şartlarına uygun hububat, Ayçiçeği, Mısır, Yem Bitkileri tohumculuğu yetiştiriciliği ve çiftçiye intikal görevini üstlenerek çalışma konularını genişletmiştir. Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü'nün Türk Tarımı ve Ekonomisine Katkıları Cumhuriyetin ilk yıllarında Karacabey Harası adı ile faaliyetlerine başlayan İşletme bölge ve Türkiye hayvancılıgının ıslahı ve Safkan Türk Arap atı yetiştiriciliği yönünde başarılı çalışmalar yapmıştır, İşletme kuruluş yıllarında Türkiye de ilk defa hayvan ıslahında sun'i tohumlama çalışmalarına başlamış bu çalışmaların Türkiye çapında yaygınlaşmasına önderlik yapmıştır. İşletme kuruluş yıllarında Avusturya Macaristan'dan getirdiği Esmer sığır ırkı ile yerli boz ırkı melezleyerek Türkiye hayvancılığına, bölge ülke şartlanna daha iyi adapte olan kombine Karacabey Esmeri sığır ırkını kazandırmıştır. Koyunculuk ıslahı çalışmalarında Alman Elçi Merinosu ile Yerli Kıvırcık ırkı melezleyerek Karacabey Merinosu Türk Merinosu koyun ırkı elde edilerek yetiştiricilere dağıtılmıştır. İşletmenin bitkisel üretime dönük Tarla Tarımı ve Çayır Mera şubelerinde hayvansal üretim için gerekli olan çayır otu, yonca ve silajlık mısır üretimi yapılmaktadır. İşletme TÎGEM'e intikal ettikten sonra hayvancılık çalışmaları yanında çevre ve bölge şartlarına uygun orjinal. kademeli Hububat mısır, ayçiçeği ve yem bitkileri tohumluğu yetiştirerek ülke çiftçisinin hizmetine sunmaya başlamıştır, işletme bu çalışmaları safkan Türk Arap atı ve dejenere olarak başlayan Türk çoban köpeği kangal karabaş ve karbeyaz akbaş çoban köpeklerine seleksiyona tabi tutarak ırk özelliklerinin muhafazası ve ihtiyaç sahiplerine intikali görevlerini de yürütmektedir. İşletme tohumculuk ve damızlık hayvan yetiştirme ve dağıtımı faaliyetleri esnasında yılda ortalama 5000 ton civarında çeşitli kademede buğday tohumluğu, 50 ton civarında ayçiçeği tohumluğu, 2000 ton hibrit mısır tohumluğu, 60 ton fiğ tohumluğu, ortalama 300 baş sığır, 500 baş damızlık koyun ülke çiftçisinin ihtiyacına sunulurken yılda ortalama 300 baş safkan Türk çoban köpeği ve 100 baş Türk Arap atı damızlık olarak yetiştiricilere sunulmaktadır. İşletme yetiştiricilik faaliyetlerini yürütürken çalıştırdığı işçi ve memur olmak üzere yaklaşık 300 aileye direkt, en az 300 aileye endirekt olarak iş imkanı sağlarken ülke ekonomisine de katkı sağlamaktadır. Yarış Atları Türkiye Jokey Kulübü Karacabey Pansiyon Harası Resmi açılışı 01 Mart 2001 tarihinde yapılan TJK Karacabey Pansiyon Harası, Türkiye Jokey Kulübü bünyesinde hizmet veren Türkiye’nin en büyük ve tek safkan ingiliz cinsi yarışatı yetiştiren daimi pansiyoner Harası’dır. Atlar, boks adı verilen ve yaklaşık 12 m2 genişliğindeki localarda kalırken, 50 bokstan oluşan yapı Tavla olarak adlandırılmaktadır. Hara’da 13 tanesi 50’lik, 1 tanesi 93’lük ve 1 tanesi de 97’lik olmak üzere toplam 790 adet kısrak boksu mevcuttur. Bununla birlikte, 4 tavladan oluşan 16 boksluk aygır kompleksinin yanısıra 10 boksluk karantina tavlası da mevcuttur. Yaklaşık 5000 dönüm arazi üzerine konuşlandırılan Karacabey Pansiyon Harası’ndaki atlar “padok” ismi verilen etrafı demir borularla sınırlı otlak alanlara çıkarılmaktadır. 3608 dönümlük padok alanı ile Karacabey Pansiyon Harası en büyük padok alanına sahip haradır. Aygırlar hariç Haradaki tüm atlar, Mayıs-Kasım ayları arasındaki 6 aylık yaz dönemde yaklaşık 17 saat gece dahil nöbetçi seyislerin nezaretinde padoklara çıkarılırken, Kasım-Mayıs arasındaki diğer 6 aylık kış döneminde 17 saat bokslarında, 7 saat ise dışarıda padoklara tutulurlar. Bunun yanısıra, taylarından ayrılarak sütten kesilen kısraklarla, o sene gebe kalmayı başaramamış kısraklar kendilerine tahsis edilen padoklarda Ekim ayının sonlarına kadar 24 saat esası üzerinden kalırlar. Bu süre zarfında kısrakların yemleri padok içine dizilmiş lastik yemlere konmak suretiyle verilir. Kısraklar günde 2 kez ilgili seyisler, 1 kez de ilgili veteriner hekimler tarafından padokta kontrol edilirler. 9 veteriner hekim, 8 veteriner teknikeri, 1 yabancı hara danışmanı, 1 Türk hara danışmanı, 1 ziraat mühendisi, 130 seyis ve 54 kişiden oluşan idari işler, teknik personel ve güvenlik birimiyle beraber toplam 204 kişi 3 vardiya üzerinden görev yapmaktadır. TJK’nın tüm Hara ve Aşım istasyonlarında olduğu gibi Karacabey Pansiyon Hara’da da Aşım Sezonu her yıl Şubat ayının 15’inde başlayıp, Haziran ayının 30’una kadar devam eder. Bunlardan biri “Daimi Kısraklar”, diğeri de “Misafir Kısraklar”dır. Misafir statüsündeki kısraklar gebeliklerinin teyit edildiği kadar Haramızda ikamet edip, takip eden 10 gün içerisinde sahipleri tarafından Haramızdan alınmaktadırlar. Daimi kısraklar ise, atsahibi başka haradaki bir aygırı tercih etmediği sürece Karacabey Pansiyon Harası’ndan ayrılmamakta ve reprodaktif yönden 2 sene üst üste tersi bir husus görülmedikçe 20 yaşını dolduruncaya kadar kalabilmektedirler. Kısrağın kendisi veya yavrularından herhangi biri G1, G2 veya G3 diye tanımlanan Açık Koşuları kazanmışlarsa o zaman yönetmelikler gereği sözkonusu kısrakların haramızdaki kalış süreleri uzatılmaktadır. Haramızda daimi statüde bulunan kısrakların doğurdukları taylar foaller da otomatik olarak daimi statüye sahip olurlar. Taylar yaklaşık 6 ay olduklarında sütten kesilirler wean. Sütten kesilen annesinden ayrılmış ve bir yaşını doldurmamış taylar weanling olarak adlandırılır. Kısraklar taylarının yanından alınarak, günün 24 saati kalacakları padoklara götürülürken, tüm weanlingler aynı tavlada herbiri için ayrı olarak tahsis edilmiş bokslarda ikamet etmeye başlarlar. Oldukça sosyal bir canlı olan atlar, bir gruba ait olma-grupla beraber yaşama içgüdülerini evcilleşmelerine rağmen jenerasyonlar boyunca muhafaza etmişlerdir. Sütten kesilmelerinin ardından ilk kez birarada padoklara salındığı günden başlayarak kendi hiyerarşilerini ve sosyal düzenlerini kurmaya başlarlar. Baskın Dominant karakterdekiler grup içinde daha aktif gözükürken, çekinik submissive karakterdekiler grup hareketlerinde kendilerini biraz daha geri plana çekerler. Ancak, genel grup hiyerarşisinin yanısıra kendi aralarında da kompleks ikili bir hiyerarşiye de sahiptirler. Weanlingler annelerinden ayrılmış ancak 1yaşına girmemiş taylar arpa, yulaf, kıyılmış yonca, soya, mısır, yağ ve vitamin katkı maddelerinden oluşan belli bir rasyonda birleştirilen karışım yemi yerler. Bu rasyon içindeki protein, enerji, Ca-P Kalsiyum/Fosfor dengesi ve diğer mineral ve vitaminler tayın gereksinimlerini karşılayacak niteliktedir. Gelişimlerini yakından takip edebilmek için tüm taylar Haramızı terk ettikleri güne kadar her 15 günde bir tartılmakta, ayda bir kez tırnak ve ayak bakımları yapılmakta ve bu değerlerlerdeki varyasyonlar yakından izlenmektedir. Weanlingler, yeni gelen sene ile birlikte 1 yaşlarını doldururlar ve artık YEARLİNG olarak adlandırılmaya başlarlar. Weanlinglere uygulanan prosedür aynen yearlingler için de geçerlidir. Yearlingler, yaklaşık 20-23 aylık olduklarında atsahipleri tarafından Haramızdan alınanarak idman edilmek üzere hipodromlara getirilirler. İlk doğduğu gün 50 kilo civarında küçük, savunmasız ve tamamen annesine bağımlı olan tay, 2 yaşına girmesinin arifesinde, güçlü, kendine güvenen, ergin ağırlığın %90’ına ulaşmış yaklaşık 450 kiloluk yarışatı olarak Karacabey Pansiyon Harası’nı terk eder. KARACABEY SOĞANI Türkiye'nin Ekonominin temellerini tarımsal ürünlerin oluşturduğu Karacabey'de, verimli topraklardan bereket fışkırır. Son yıllarda modern tarım tekniklerini de üretim faaliyetleri arasına katan yöre çiftçisi, büyük çaptaki soğan üretimi nedeniyle de soğan ambarı' unvanı almasını sağlamıştır. Karacabey denilince akla ilk gelen, ünlü ovasında yapılan tarım etkinliğidir. Tarımsal üretimiyle ülkemizin önde gelen bölgesi olan Karacabey Ovası'nda, hektarlık arazide çoğunlukla tarla bitkileri yetiştiriciliği yapılmaktadır. Türkiye'nin soğan ambarı olarak bilinen Karacabey'in yerli cins soğanları, acılığının yemek pişirme sırasında eriyip, kaybolması nedeniyle ev hanımlarının en çok aradığı bir soğan türüdür. Soğan içerdiği vitaminler yanında mineral maddeler ve diğer besleyici maddelerle zenginliği, bu mükemmel kültür sebzesinin üretim ve tüketiminin her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Soğan iklim isteği yönünden seçicidir. Gün uzunluğu ve sıcaklık, soğan yetiştirmeyi sınırlayan iki önemli unsurdur. Bitkinin erken gelişme döneminde serin havaya ihtiyaç vardır. Fakat baş bağlama ve başın büyümesi için havanın sıcak olması gerekir. Soğan, besin değeri yeterli, hafif bünyeli topraklarda başlayarak tınlı ve nihayet pek ağır olmamak şartı ile hafif killi topraklarda da yetiştirilebilir. Soğan tarımına en uygun topraklar gevşek yapıda yeterli miktarda su tutabilen, Kök sisteminin yayıldığı sahalar serin, humuslu ve kolayca işlenebilen verimli topraklardır. Soğan yetiştirilecek arazide eğer önceden baklagillerden birinin tarımı yapılmışsa, arazide soğandan gayet iyi verim alınır. Soğanın aynı yere arka arkaya kesinlikle ekilmemesi ve ancak en az üç yılı bir aynı yere soğan ekilmesi tavsiye olunur. Soğanın çeşit ayrımında önemli rol oynayan şekil faktörü bakımından dünya pazarında en fazla arananlar yuvarlak ve yakın şekilli olanlardır. Tohumluk yetiştirme ve bakım şartları elverişli olmak şartıyla çeşitlerin iriliğine göre dekardan 750 - 3000 kg. arasında ürün alınabilir. Longoz Ormanları Karadağ'ın Yeniköy'e uzanan bölümde ayrıca Longoz ormanı dikkati çekmektedir. Longoz ormanlarında karaağaç, söğüt, dişbudak ve kızılağaç çeşitlerinin yanı sıra halen yaban atlarının bu güzel ortamda yaşam bulduğu saptanmıştır. Bölgede Akdeniz bitki örtüsüne sahip maki florası bulunur. Türkiye'de ve dünyada eşine az rastlanır türdeki Longoz ormanlarında bulunan ağaçlara sarmaşıklar ve nilüfer çiçekleri eşsiz bir güzellik katar. Bu bölgede yer alan poyraz ve dalyan göllerinde bol miktarda turna, sazan, yılan balığı ve kefal yaşar. Su kuşlarının üreme ve barınak sahası olan bu göllerde su ve karaördek avcılığı yapabilmektedir. Ancak orman sahası kara avcılığına kapalıdır. Longoz ormanlarının karşısında Ovakoru mevkiinde ise sülün üreme istasyonu mevcut olup, 10 hektarlık bir alanda, yılda 5 bin adet sülün yetiştirilip, doğal yaşama başlamaları için Akdeniz, Ege, Karadeniz, bölgelerindeki ormanlara . gönderilmektedir. Aynı bölgedeki dansçı ayı barınağında ise, meydanlarda oynatılarak sırtlarından para kazanılan birçok ayı kendilerine uzatılan yardımlarla özgürce barındıkları doğal yaşam ortamı bulmuşlardır. Bir zamanlar dünyada nesli tükenmekte olan yaban mandaların da bulunduğu bu bölge, halen kaliteli kaynak suları ile şu anda alabalık üretimi yapan çiftliklere ev sahipliği yapmaktadır. Gerek Karadağ ormanları, gerekse Susurluk ırmağının Kocadere kolu bölgede yeni spor dallarının müjdecisi olarak insanoğluna tekrar kucak açmaya hazırlanıyor. Keşfedilmeyi bekleyen ormanın derinlikleri, sahip oldukları yollarla doğal güzelliklerinin kapısını aralarken, dağ sporu ve yürüyüş meraklılarına 'geç kalmayın' çağrısı yapıyor. Geniş dere yatakları, az dönemeçli düzgün akış yönüyle Kocadere, doğal liman özelliklerini fazlasıyla taşımakta. Her yanı ağaçlık ve yeşilliklerle kaplı dere, aynı zamanda su sporlarına elverişli durumda. Gelecekte, ormanlarının ve kirlilikten kurtulması halinde derelerinin bölgedeki sosyal ve ekonomik yaşama büyük katkıları beklenen Yeniköy, adından uzun yıllar söz ettirecek bir oksijen merkezi olmaya aday. Kısaca Yeniköy, göz kamaştıran, mis kokulu ormanı, pırıl pırıl denizi, alabildiğine geniş temiz kumu, şeker gibi soğuk suyu, eşsiz güzellikteki piknik yeri, dağ ve denizle birleşen nehirlerinin su sporlarına olanak tanıması, iştah kabartıyor HÖŞMERİM Mezopotamya'dan Orta Asya steplerine ve yeniden Anadolu'ya gelen, Orta Doğu ile Avrupa'da tarım ve hayvancılık ile uğraşan toplumlarda peynirin bundan sekiz ya da onbin yıl önce Mezopotamya veya Indus vadisinde hayvan güden çobanlarca bulunduğu sanılmaktadır. Bursa Karacabey Höşmerim bİr peynİr tatlisidir HÖŞMERİM, hayvancılıkla uğraşanların bulduğu nefis tatlıdır. Köylerde kadınların veya kırlarda çobanların düğünlerde, bayramlarda, özel günlerde Mihaliç Karacabey’in eski adı peynirini pişirip o günkü bal, pekmez veya şeker ile tatlandırıp misafirlerine ikram ettikleri, tadına doyum olmayan bir lezzettir. KONAK PASTANESİNİN KURUCULARINDAN HALUK ERİŞ’İN HÖŞMERİMLE İLGİLİ ANILARI “Çocukluk yıllarımda hıdrellez zamanı ilçenin eşrafı ve kamu yöneticileri bir araya gelip, Ağa Değirmeni mevkiinde piknik yapmaya gidilirdi. Şahinköylü İsmail ve Mehmet Ağa koyun kesip, çobanlarına HÖŞMERİM yaptırırlardı. HÖŞMERİM daha ziyade sürü sahiplerinin evlerinde kadınlar tarafından misafirler için hazırlanırdı. Karacabey'de HÖŞMERİMin eşsiz tadını ticari anlamda ilk kez halka sunan, meşhur HÖŞMERİM ve peynir tatlıcısı Hasan TÜZÜN adlı ustamızı saygıyla anıyoruz. İlçemizden dönemin Cumhurbaşkanları ve Başbakanlarına armağan olarak gönderilen bu güzel ürünün tanıtımında Hasan ustanın başarısını unutamayız.” GERÇEK HÖŞMERİM NASIL YAPILIR ? Ağıllarda, mandıralarda, evlerde, köylerde süt mayalanarak teleme yapılır, sıcak su ile kırılarak süzülür ve Mihaliç peyniri haline getirilir. Mihaliç peyniri çatalla ezilerek bir tencereye konur. Kümesten alınan taze yumurta ile Mihaliç peyniri iyice yoğrulur. Ateşin üzerine konulur ve pişirilir. Mihaliç peyniri pişince içerisine ekmeklik undar peynir toplanana kadar un katılır. Mihaliç peynirinin ve unun yağı çıkıncaya kadar hafif ateşte yaklaşık bir saate yakın pişirilir. Kazan ateşten indirilerek içerisine toz şeker yedirilir ve demlenmeye bırakılır. Ilık olarak yenir. Günümüzde HÖŞMERİM yapımı köylerde, mandıralarda, ağıllarda ve Karacabey’de Konak Pastanesi'nde orjinal özellikleri korunarak devam ettirilmektedir. Mihaliç*kelle peynirimiz Türkiye çapında biliniyor ve ismen isteniyor. HÖŞMERİM de taze tuzsuz Mihaliç peynirinden yapıldığı için gururla ve önemle belirtelim ki, KARACABEY TATLISIDIR. Yöresel olarak HÖŞMERİM yapılışında farklılıklar göze çarpmaktadır. Günümüzde piyasaya sürülen HÖŞMERİM çeşitlerinin peynirin içine şekerli su, sonra irmik veya irmiğin üzerine şekerli peynir suyu katılarak yapıldığı görülmekte olup, bunlar insanlarımıza sadece peynirli sütlü helva tadını verir. Kısa zamanda sulanan bu tür ürünlerde gerçek HÖŞMERİM tadını bulmak zorlaşır. HÖŞMERİMİ YAŞATMAYI SÜRDÜREN KONAK PASTANESİ Yaşlı çobanlardan, mandıracılardan, ilçe, köy hanımlarından ye yöresel ustalarımızdan derleyerek eski lezzeti 1970 yılından beri Karacabey’deki Konak Pastanesi HÖŞMERİME KARACABEY TATLISI olarak sahip çıkmaktadır. MİHALİÇ PEYNİRİ VE KARACABEY HÖŞMERİMİNE PATENT VE FESTİVAL Son yıllarda Karacabey’de koyunculuğun azalmasıyla birlikte, Mihaliç peyniri yapımına Gönen ve Manyas civarındaki mandıralarda devam edilmekte, birçok firma bu peynirin adını Mihaliç peyniri olarak korumaktadır. Karacabey’den yükselen süt devi SÜTAŞ kendi ilçesinin bu nefis tadını Türkiye ve dünya sofralarına taşımaktadır. Karacabey’in eski adıyla anılan unutulmaz lezzetlerden Mihaliç Peyniri ile Karacabey HÖŞMERİMi için patentlerinin alınması gerektiğine ve ıhlamur festivali nasıl ki Yeniköy’de gerçekleştiriliyorsa, Mihaliç Peyniri ve HÖŞMERİM festivalinin de Karacabey’de düzenlenmesi gerektiğine inanıyorum. Yapılacak etkinliğin Karacabey’in tanıtımına ve gündemde kalmasına büyük fayda sağlayacağını umuyorum. * Mihaliç, Karacabey’in eski adı olup, höşmerim çeyrek asır öncesine kadar bölgenin koyunculukla ünlü bu şirin ilçesinden çıkan unutulmaz bir lezzet güneşidir. Limonata ile birlikte tüketilmesi tavsiye edilir. Günümüzde dondurmalı HÖŞMERİM olarak talep edilmektedir. MİHALİÇ KELLE PEYNİRİ Yöresel peynirlerimizden olan Mihalıç peyniri, özellikle Bursa, Balıkesir il merkezleri ile bunlara bağlı Karacabey Mustafakemalpaşa, Manyas, Bandırma, Erdek, Gönen ye Savaştepe ilçelerinde üretilmektedir. ilk olarak Karacabey'de yapıldığı için bu ilçenin eski adı olan Mihalıç adım almıştır. Yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip olan bu peynir, Osmanlı döneminde, şimdiki Karacabey harasmın bulunduğu Mihalıç yöresinde, hayvancılıkla uğraşan göçmen Arnavutların öncülüğünde yapılmıştır. Halk arasında "Mağlıç", "Mahlıç" veya Manyas, Gönen ve Bandırma yörelerinde olduğu gibi "Kelle" peyniri olarak da bilinmektedir. Standart bir üretim şekli olmayan Mihalıç peyniri, peynir ustalarının bilgi, gelnek ve göreneklerine göre önceleri 100 koyun sütü kullanılarak çiğ sütten yapılırken günümüzde ise hem tüketicinin peynirde koyun kokusunu tercih etmemesi hem de koyun sütunun yeterli miktarlarda üretilmemesine bağlı olarak ya sadece inek sütünden ya da inek-koyun-keçi sütlerinin karıştırılması ile elde edilmektedir. Kendine has kokuşu ve lezzeti ile birlikte içerdiği yaklaşık 33 rutubet ve 8 tuz miktarına bağlı olarak sert ve dayanıklı, ayrıca bi-leşiminde 30 yağ ve 26 protein bulundurması nedeniyle de besleyici özelliği yüksek olan bir peynirdir. Mihalıç peyniri sert ve tuzlu peynir çeşitlerinden olup, kesit yüzü homojen olmayan delikli bir yapı göstermektedir. Dışta beyaz renkte 3-4 mm'ye varan sert, parlak bir kabuk, bunun altında peynire has karakteristik bir görünüm kazandıran sarımtırak beyaz renkte orta kısım ve kenarlara doğru gidildikçe azalan 2-4 mm'lik yuvarlak gözeneklerin varlığı oldukça tipiktir. Tüketiciler tarafından, iri gözenekli ve daha şişkin "kabarmış" peynirler tercih edilmektedir. Peynirin şekil, büyüklük ve ağırlık açısından standart bir formu olmamakla birlikte genellikle yaz aylarında kg'lık, kış aylarında ise 4-5 kg'lık kelleler halinde üretilmektedir. Standart bir yapım teknolojisi ve peynire karakteristik özelliklerin! veren starter kültürünün olmayışından dolayı çiğ ya da yetersiz ısıl işlem görmüş sütlerden üretilen Mihalıç peynirlerinin 4"C'lik soğuk depolarda salamura içerisinde en az 3 ay olgunlaşma süresini tamamladıktan sonra tüketime sunulması gerekmektedir. Günümüzde sağlık problemleri nedeniyle insanların genellikle az tuzlu ve taze peynirleri tercih etmeleri, hayvanlardan insanlara geçebilen zoonoz hastalık etkenleri yönünden bu tip peynirlerin önemini artırmaktadır. Bu nedenle çarşı ve pazarlarda açıkta satılan ve genellikle olgunlaşma süresini tamamlamadan taze olarak tüketime sunulan peynirlerin her zaman için bir risk taşıdığı, vakum ambalajlı, etiketli olarak sahsa sunulan peynirlerin ise sağlık açısından daha güvenilir olduğu unutulmamalıdır. Ulubatlı Hasan Ulubatlı Hasan Ulubat, Karacabey, Bursa; d. 1428 - ö. 29 Mayıs 1453; İstanbul, İstanbul'un fethi sırasında Doğu Roma Bizans surlarına ilk sancağı diken efsanevi Osmanlı askeri. Bugüne kadar Sipahi veya Yeniçeri şeklinde kurgulanmıştır. Ulubatlı Hasan, İstanbul'un fethi sırasında surların üzerine çıkan ilk Türk askeridir. Osmanlı ordusu Fatih Sultan Mehmed kumandasında 6 Nisan 1453 Cuma günü İstanbul'u kuşattı. 29 Mayıs 1453 Salı günü sabaha karşı son saldırı yapılıyordu. Yeniçeriler arasında iriyarı Ulubatlı Hasan adlı bir asker surlara tırmanmaya başladı. Bir elinde palası, öteki eli ile kalkanını başının üstünde tutarak surların üstüne çıktı. Onunla birlikte otuz kadar yeniçeri de surlara tırmandı. Ulubatlı Hasan yaralanmasına rağmen, arkadaşlarının surlara çıkmasına yardım etti. Ayağı taşa takılarak surlardan aşağı düştü. Yukarıdan atılan oklarla şehid edildi. Ancak yeniçeriler, açılan gediklerden içeri girerek şehri ele geçirdiler. Ulubatlı Hasan o dönemin kaynaklarında yer almamaktadır. İstanbul'un fethi sırasında bizzat bulunan Bizanslı tarihçi Francis'in orijinal eserinde Ulubatlı Hasan'ın ismi geçmiyorken, daha sonraki tarihlerde Francis'in eserine geniş ilaveler yapan Melissinos'un yazdığı kitapta yer almaktadır. Melissinos, Francis'in eserine yaklaşık dört misli daha ilave yapmıştır. Bunlardan biride İstanbul surlarına ilk Türk bayrağını diken Ulubatlı Lupadionlu Hasan'dır. Birçok tarihçi ve araştırmacı, Melissinos'un eseri renklendirmek için bu tür hikayeler uydurduğu ve Ulubatlı Hasan'ın aslında hayali olduğu kanaatindedir. Bir diğer dayanak ise şehrin fethedilişi sırasında o kargaşada surlara bayrağı ilk diken kişinin isminin sağlıklı bir şekilde zikredilmesinin mümkün olmayacağıdır. Gerek Osmanlı kaynaklarında, gerekse İstanbul'un fethi sırasında bulunmuş yabancı tarihçilerin eserlerinde Ulubatlı Hasan'dan bahsedilmemektedir. Melissinos'un ilaveli eserinde hangi kaynaklardan yararlandığı bilinmemektedir. Gerçekliği tartışmalı olsada Ulubatlı Hasan, İstanbul'un Türkler tarafından fethedilişinin simgesi olmuş ve Türk mitolojisinin bir parçası haline gelmiştir. Uluabat Gölü - Uluabat Kuş Cenneti - Nilüfer - RAMSAR Ulubat Gölü Apolyont gölü Bursa İli Karacabey İlçesi’nin batısında yer alan Uluabat Gölü, ilçe merkezine 5 km uzaklıkta. Ulubat Gölü 136 km² yüzölçümlü bir göldür. Uzunluğu 24 kmgenişliği 12 km derinliği 2-3 m. en derin yeri 10m. denizden yüksekliği 5 Bu yayvan çanaklı gölde yağışlardan sonra kabarma ve çukur yerlere taşkınlar olurbu sıralarda gölün yüzölçümü 160 km² yi geçer. Kirmasti çayı ile beslenir bir ayak ile suları Simav çayına dökülür. Gölde balık çoktur yayın sazan turna…. Bir kısım köyler balıkçılıkla geçinir. Gölün ortalama derinliği metredir. Büyük bir bölümü oldukça sığ olup, bu kesimlerdeki derinlik 1-2 metre arasında değişmektedir. En derin yeri Halilbey Adasındaki 10 metreyi bulan çukurluktur. Gölün kuzey kıyıları diğer kesimlere göre nispeten girintili çıkıntılıdır. Kuzeyde kalker yapılı iki yarımada Eski karaağaç ve Gölyazı bulunmaktadır. Yine göl içerisinde yapılarında kalkerlerin egemen olduğu 7 adet ada bulunmaktadır. Bu adaların en büyüğü Halilbey adasıdır. Göl suyu koloidal kil ihtiva ettiği için sürekli bulanıktır ve dolayısıyla ışık geçirgenliği çok azdır. İlkbaharda göle giren süspanse maddelerin artışına bağlı olarak ışık geçirgenliği 22 kadar düşebilmektedir. Göldeki fitoplanktonların baskın durumuna göre göl suyuna bazen yeşilimsi-sarı, bazen de grimsi-sarı renkler hakim olmaktadır. Gölü besleyen en önemli su kaynağı Mustafakemalpaşa Çayı’dır. Göl dibindeki ve çevresindeki karst kaynakları ile yağışlı dönemlerde göle ulaşan küçük dereler gölün beslenmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca, gölün güneybatısındaki tarım alanlarının drenaj suları da göle verilmektedir. Göle giren su miktarı mevsimlere ve yıllara göre büyük değişiklik göstermektedir. Gölün fazla suları gölün batısındaki Uluabat Deresiyle Susurluk Çayı’na ve bu çay vasıtasıyla da Marmara Denizi’ne boşalmaktadır. Ancak, göl su seviyesi Uluabat Deresinin altına düştüğünde dere göle doğru akışa geçerek gölü beslemektedir. Ayrıca, göden pompalarla su çekilmekte ve göl çevresindeki 6350 hektar tarım arazisi sulanmaktadır. Göl, başta su ürünleri üretimi olmak üzere sulama suyu amacıyla kullanılmaktadır. Uluabat Gölü etrafında Gölyazı ve Akçalar Beldeleri ile Fadıllı, Akçapınar, Doruk, Uluabat, Kumkadı, Karaoğlan, Gölkıyı ve Eskikaraağaç köyleri yer almaktadır. Uluabat Gölü, sucul bitkiler yönünden ülkemizin en zengin sulak alanlarından biridir. Gölün hemen hemen bütün kıyıları geniş sazlıklarla, sığ kesimleri ise su içi bitkileri ile kaplıdır. Bütün sulak alanlarda olduğu gibi, Uluabat Gölü’nde de en yaygın bitki grubu kamış ve sazdır. Pharagmites australis’in hakim olduğu yerlerde yem kanyaşı, su sandalye sazı ve Stachys palustris görülmektedir. Gölün kuzeybatısındaki geniş sulak çayırlıklarda, deniz sandalye sazı hakimdir. Alanda görülen diğer türler, bataklık sandalye sazı, Agrostis stohonifea ve mızraklı kaşık otudur. Uluabat Gölü, Türkiye’nin en geniş nilüfer yataklarına sahiptir. Beyaz nilüfer gölün kuzeydoğu kıyılarında ve Mustafakemalpaşa Çayı’nın göle giriş ağzında çok geniş alanları kaplamaktadır. Nilüferlerin bulunduğu alanlarda tilki kuyruğu, kıvırcık su sümbülü ile su sandalye sazı görülmektedir. Gölün kuzeydoğusunda ise, nilüferlerle birlikte dik sığır sazı ve Paspalum paspolodes bulunmaktadır. Tilki kuyruğu ve su sümbülleri gölde yaygın olarak görülen diğer bitki türleridir. Tilki kuyruğu gölün güneybatı ucunda ve Mustafakemalpaşa Çayı’nın döküldüğü yerlerde saf topluluklar oluşturmaktadır. Gölün güneybatı kesimlerinde ılgınlar, tuzcul karakterli Salicornia üyeleri, Artemisia santericum, Hordeum marinum ve Bromus hordeaceus yaygındır. Yine Mustafakemalpaşa Çayı’nın döküldüğü yerde söğüt ve ılgınlardan oluşan bitki toplulukları bulunmaktadır. Uluabat Gölü, biyolojik üretim yönünden eutrophic bol gıdalı göllerimizden biridir. Planktonlar ve dip canlıları bakımından zengin oluşu, değişik türden çok miktarda canlının üremesi ve beslenmesi için ideal bir ortam oluşturmuştur. Göldeki yüz binlerce kuşun varlığı bunun en önemli göstergesidir ve bu bakımdan Avrupa ve Ortadoğu’nun da en önemli sulak alanlarından biridir. Gölde 21 değişik balık türü saptanmıştır. Diğer göller ile karşılaştırıldığında bu sayı oldukça yüksektir. Anadolu’ya kuzeybatıdan giren kuş göç yolu üzerinde yer alması, önemli kuş alanlarından Kuş Gölü’ne çok yakın mesafede 35 km bulunması, besin maddelerince oldukça zengin olması ve uygun iklim koşullarının var oluşu değişik türden kalabalık kuş gruplarının alanda beslenmesine, kışlamasına ve üremesine olanak sağlamaktadır. Uluabat Gölü, dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kuş türlerinden küçük karabatağın ülkemizdeki en önemli üreme alanıdır. Türkiye’deki toplam kuluçka popülasyonu 1500 çift olarak tahmin edilen türün, 300 çifti alanda kuluçkaya yatmaktadır. Gölde üreme dönemi dışında da önemli sayıda küçük karabatak barınmaktadır. Uluabat Gölü yine dünya çapında yok olma tehlikesi ile altında olan tepeli pelikanın da önemli beslenme ve kışlama alanlarından biri olup, Ekim 1994’de gölde 136 bireylik popülasyonu kaydedilmiştir. Gölde, kuluçkaya yatan diğer önemli türler;Alaca balıkçıl, kaşıkçı,küçük ak balıkçıl, ve çeltikçi, küçük balaban, gece balıkçılı, erguvani balıkçıl, saz delicesi, bataklık kırlangıcı, mahmuzlu kız kuşu , bıyıklı sumru, kara sumru gölde kuluçkaya yatan diğer kuş türleridir. Uluabat Gölü’nün Ramsar Alanı ilan edilmesine neden olan Karabatak Phalacrocorax pygmaeus kolonilerinin en yaygın olarak yer aldığı bölge olduğu gibi, Uluabat Gölü, biyolojik üretim yönünden eutrophic bol gıdalı göllerimizden biridir. Planktonlar ve dip canlıları bakımından zengin oluşu, değişik türden çok miktarda canlının üremesi ve beslenmesi için ideal bir ortam oluşturmuştur. Göldeki yüz binlerce kuşun varlığı bunun en önemli göstergesidir. Gölde 21 değişik balık türü saptanmıştır. Anadolu'ya kuzeybatıdan giren kus göç yolu üzerinde yer alması ve önemli kus alanlarından Kus Gölü'ne çok yakın mesafede bulunması sebepleriyle Uluabat Gölü kus varlığı yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Ortadoğu’nun da en önemli sulak alanlarından biridir. Uluabat Gölü dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kus türlerinden küçük karabatağın ülkemizdeki en önemli üreme alanıdır. Uluabat Gölü, yine dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan tepeli pelikanın da önemli beslenme ve kışlama alanıdır. Uluabat Gölü yine dünya çapında yok olma tehlikesi ile altında olan tepeli pelikanın da önemli beslenme ve kışlama alanlarındandır. Uluabat Gölü dünya üzerinde sadece 40 gölün sahip olduğu YAŞAYAN GÖL-LIVING LAKES unvanına sahip TEK göldür. Uluslararası Yaşayan Göller Ağı’nın International Living Lakes Network üyesidir. RAMSAR SÖZLEŞMESİ, RAMSAR ALANI NEDİR? İran'ın bir şehri olan Ramsar'da 1971'de imzalanan anlaşma sonucu dünyanın en önemli sulak alanlarının tescillenmesine karar verilmişti. Ramsar statüsü kazanmak, bir sulak alanın bir nevi altın madalya ya da beş yıldız kazanması demek. Bir yerin Ramsar alanı olması için Dünya Ramsar Sekreterliği'nin belirlediği bilimsel kriterlere uygunluk göstermesi ve dünya çapında önem taşıması gerekiyor. Bu kriterlere uygunluk sağlayan alanları değerlendirip, Ramsar Sekreterliği'ne yollama kararını, sadece ülkenin sulak alanlar komisyonu verebiliyor. Dokuz kriterden birini karşılamak Ramsar alanı olmaya hak kazanmak demek oluyor. Kangal Köpek Karacabey Harası'nda TİGEM Karacabey Kangal Karabaş, Akbaş Karbeyaz ırkı çoban köpeklerinin yetiştiriciliğine 1992 yılında başlanmıştır. Bu yetiştiriciliğin amacı; ülkemizin değişik bölgelerinde bilinçsiz ve başıboş üreme ve yetiştirme neticesinde ırk özelikleri iyice yozlaşarak, neslinin kaybolma tehlikesine giren Türk Çoban köpeklerinden olan Kangal Karabaş ile Karbeyaz Akbaş çoban köpeklerinin ırk özelliklerini en iyi temsil eden materyalin seleksiyonla çoğaltılarak, ırkın muhafazası ve ihtiyaç duyan üreticilere intikalini sağlamaktır. İşletmede köpekçilik ünitesinde değişik döl kademelerinde 86 baş Karbeyaz Akbaş 151 baş Karabaş Kangal olmak üzere 237 baş köpek mevcut olup, yılda yaklaşık 200–250 damızlık yavru dağıtılmaktadır. Karacabey Türküsü Derleyen Muzaffer Sarısözen Kaynak Rahim Nota Muzaffer Sarısözen Yöre Bursa Karacabey Dinlemek için tıklayınız. Mavi Yelekli Yarim Mavi yelekli yarim Gel ah yarim gel Tombul bilekli yarim Gül şahinim gel Yaktın yandırdın beni Gel ah canım gel Demir bilekli yarim Gül şahinim gel Enginarı oydurdum Gel ah yarim gel İçine gül koydurdum Gül şahinim gel Bir vefasız yar için Gel ah canım gel Gül benzimi soldurdum Gül şahinim gel Çubuk koydum çimene Gel ah yarim gel Çimenin çiçeğine Gül şahinim gel İpek olsam sarılsam Gel ah canım gel Yarimin eteğine Gül şahinim gel KARACABEY MANİLERİ Türk halk şiirinin en küçük nazım şekli olan manilerin yaygın temaları aşk ve özlem olmakla beraber, gündelik hayatla ilgili her konu da olabilir. Bunlar niyet manileri, atışma manileri, tarlada- işte çalışırken gelip geçenlere söylenen maniler, bekçi ve davulcu manileri, düğünlerde söylenen maniler, ayrılık, buluşma, gurbet olaylar karşısındaki yoğun duygu ve dilekleri yansıtmak için kullanılan bir araç olarak çeşitlendirilebilir. Özel bir ezgi ile söylenirler. Yazarları bilinmeyen folklor ürünleridir. Yüzyılların deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, belirli kuralları olan, anonim halk edebiyatının sözlü anlatım ürünleri arasında çağlar boyu yaygın bir şekilde kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşmış olan mani söyleme geleneği halen varlığını korumakta olmasına rağmen son yıllarda geçmişe oranla önemini kaybetmektedir. Duyguların, arzuların toplumsal baskılar nedeniyle açıkça söylenemediği dönemlerdeki törenlerde, hıdrellezlerde, kına gecelerinde, tarlalarda bir araya gelen insanların arasındaki insani ilişkileri iletme görevi üstlenen ve her biri duygu yüklü olan maniler günümüzdeki varlığını, toplumsal kuralların eskisi kadar katı olmaması, teknolojinin gelişmesi, insanlar arasındaki iletişimin farklılaşması nedeniyle şimdilerde orta yaşlıların belleklerinde, panayırlarda tavşana çektirilen niyet manilerinde veya sakız ambalajlarının içinde yazılı olarak sürdürmektedir. Mani söylemek için “mani düzmek”, “mani yakmak” ya da “mani atmak” deyimleri kullanılır. Maniler çoğunlukla yedi heceli dört dizeden oluşur. İlk iki dize uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenen hazırlık dizeleridir. Genellikle asıl söylenmek istenen düşünceyle anlam bakımından ilgisi pek yokmuş gibi görünse de konuya bağlı olarak yorumlanabilir. Üçüncü dizenin serbest olması mani söyleyene kolaylık sağlar. İlk iki dizenin son iki dize ile anlam bağlantısı yoktur. Asıl anlatılmak istenen temel duygu ve düşünce son iki dizede verilir. Genellikle birinci, ikinci ve dördüncü dizeler uyaklı, üçüncü dizeler serbesttir. Birinci ve üçüncü dizeleri serbest, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı maniler de vardır. Dize sayısı dörtten çok olan manilerin uyak düzeni de değişiktir. Fazla yaygın olmamakla birlikte, dizeleri 4-5-8-10-14 heceli kalıplarla söylenmiş maniler de vardır. Karacabey’de, zamanın süpürgesinin etkisinde kalmaktan kurtulmuş ve toplumsal hafızada halen varlığını korumakta olan manilerden birkaç örneği burada sunmaya çalışacağım. Burada verilebilecek en güzel örnek sanırım düğünden bir gün önce yapılan “kına gecesi” eğlencesinden sonra, eğlenceye katılan genç kızların gelin ile birlikte sabaha karşı damadın, damadın akrabalarının ve sağdıçlarının evlerini dolaşarak evlerinin önünde darbuka eşliğinde maniler söylemeleridir. Buna “övme” denir. İsmi söylenerek her övülen kişi gelen gruba bahşiş verir. Bahşiş geciktikçe manilerin dozu sertleşir. Bahşiş alınınca da Çok teşekkürler ederiz- Aldık bahşişi gideriz denir. Şimdi övme manilerini görelim İşte geldim koşa koşa Ayağımı vurdum taşa İki gözüm Hasan abi Naşlıyalım naşlıyalım Ayvaya gül haşlıyalım İki gözüm Hasan abi Önce senden başlıyalım. Ne uyursun, ne uyursun Uykularda ne bulursun Al abdesti kıl namazı Cennet alayı bulursun. Alay değil, alay değil Sinirlerde kolay değil İki gözüm Hasan abi Dayı olmak kolay değil. Tarlalarda olur bakla Güvercinler atar takla İki gözüm Hasan abi Kesenin dibini yokla. Şekerim var ezilecek Tülbentlerden süzülecek Gel bekletme ev sahibi Çok yerim var gezilecek Şu evleri kimler yaptı Çatısını kimler taktı İki gözüm Hasan abi Keseni karga mı kaptı. Ermicen mi ermicen mi? Yola urgan germicen mi? İki gözüm ev sahibi Bize bahşiş vermicen mi? Hıdrellez günü sabahı söylenen manilerin de ayrı bir havası var. Hıdrellezden bir gün önce mahallenin/köyün kızları kendilerine ait altın veya gümüş bir takısını yüzük, küpe içine el girebilecek büyüklükteki niyet çömleğine koyarlar. Çömleğin ağzı bir bezle kapatılır ve kırmızı kurdele ile bir de kilit bağlanır. Hıdrellez sabahı bütün kızlar çömleğin başına toplanır. Çömleğin üzerindeki kilit en yaşlı kızın başının üzerinde açılır, ki bahtı açılsın. En küçük kız da küpün başına oturtulur. Başı da kırmızı örtü ile örtülür. Bir kişi manicibaşı olur. Maniler söylenmeye başlar. Her söylenen maniden sonra küçük kız çömlekten kimin takısını çıkarırsa mani onun kısmeti olur. Birkaç örnek verelim. Karacabey yolları Taş olsun toprak olsun Kör olsun topal olsun İlle sevgilim olsun Hoca geliyor hoca Elinde mavi bohça Bizi küçük sanmayın Biz de isteriz koca. Mani mani manisi Benim yarim hangisi Orta boy kara kaşlı Yoktur burda kendisi. Yeniköy bayır olsa Dört yanı çayır olsa Benim gözlerim kara Yarimin çakır olsa. Bugün günlerden Cuma Allah’a ettim dua Git gel yarim askere Biz de kuralım yuva. Bahçenin kapısını Bir yumrukta açarım Söyle yarim annene Vermezseler kaçarım Masa üstünde çiçek Çiçek üstünde böcek Beni alacak çocuk Sigara içmeyecek. Gemi geliyor gemi İçinde düzeni yok Karacabey içinde Yarimden güzeli yok. Altını ezdiririm Gerdana dizdiririm Kara gözlü yarimi Arkamdan gezdiririm Sarı kavunu deldim Yere düşünce sildim Yarimin kıymetini Ayrı düşünce bildim. Kolumdaki bilezik Sımsıkı oynamıyor Yarimden başkasına Hiç kanım kaynamıyor. Bizim kamyon kırmızı Dolaşıyor Kıbrıs’ı Çifte yılanlar soksun Yarime bakan kızı Hıdrellezlerde yapılan eğlencelerde kızlar ile erkekler arasında olduğu gibi kızlar arasında da mani atışmaları yapılır. Buna “deyiş” denir. Soru cevaplı biçimde düzenlenen bu maniler bazen de belirli bir konu üzerinde söylenir. Böyle manilerde, genellikle konu ile ilgili bir sözcük ya da söz öbeği her manide yinelenir. Çoğunlukla doğaçlama söylenirler. Bir atışma örneği verelim. Mani maniyi açar Mani bilmeyen kaçar Gel mani söyleyelim Hangimiz üste çıkar. Kurşunlu minaresi Otuz iki basamak Kurşunlu’dan kız almak Cennetten gül koparmak Armut dalda sallanır Sallandıkça ballanır Kurşunlu’nun kızları Hep peşimde dolanır Karşıda duran oğlan Saçını tara oğlan Senin dengin yok burda Dengini ara oğlan. Karanfili budama Sefa geldin odama Güzel isen gel otur Çirkin koymam odama. Bisiklete binersin Karıncayı ezersin Madem benden güzelsin Niye bekar gezersin Kara tepe altında Arpa biçerim arpa Sanma seni severim Dalga geçerim dalga. Bizim evin yanına Perde ördüm camına Benden başka seversen Yazık senin şanına. Ah uluma uluma Peynir koydum tuluma Sen mani bilmiyorsun Köpek gibi uluma. Maniler halkımızın özlemlerini, beklentilerini, inançlarını, yaşam felsefesini, geleneklerini, alışkanlıklarını, duygularını yansıtan en güzel araçlardır. Köprü altında musluk Şahin öttürdü ıslık Karacabey kızları Kavrulmuş taze fıstık. Bursa’nın çocukları Giymişler gocukları Aman ahret ne güzel Şu Seyran çocukları Motor geliyor motor Arkasında pulluklar Canbolu oğlanları Kız tavlarken uyuklar. Subaşı’nın çeşmesi Yosun tutmuş akmıyor Subaşı’nın kızları Yabancıya bakmıyor. Beylik köyün merası Adım adım arası Şu Beyliğin kızları Altmış motor parası. Masa üstünde bardak Yuvarlaktır yuvarlak Hem dondurma hem kaymak Dağkadı’dır köyümüz Zemzem akar suyumuz Köyünüzü çok sevdik Yok mu bekar oğlunuz. Karanfil deste deste Gel de annemden iste Eğer annem vermezse Saat beşte ben sizde. Dolmuş geliyor dolmuş Duydunuz mu ne olmuş? Benim sevgili yarim Dolmuşa şoför olmuş. Kara kara kazanlar Kara yazı yazanlar Cennet yüzü görmesin Aramızı bozanlar. Kızın adı Münevver Merdivenden iniver Dünürcüler geldimi Nişanlıyım deyiver. Ayakkabımın teki Akşamdan beri kayıp Nişan olmadan yarim Bize konuşmak ayıp. Yaz yarim mektupları Koy kibrit kutusuna Bizim ordan geçerken At evin avlusuna. Ay ok mudur, ok mudur? Yarim karnın tok mudur? Beyaz gömlek giymişsin Kravatın yok mudur? Sütü pişirdim sütü Toprak tenceresinde Gel yarim konuşalım Poyraz penceresinde. Manici başı mısın? Cevahir taşı mısın? Sana mektup yollasam Cebinde taşır mısın? Suya giderim suya Elmayı soya soya Kaldır yarim şapkanı Göreyim doya doya. Masa üstünde pekmez O pekmez bana yetmez Yarin aldığı aylık Benim süsüme yetmez. Kahveye fincan koydum İçine mercan koydum Kaynanamın adını Acı patlıcan koydum. Siyah saçı örmezler Seni bana vermezler Gel beraber kaçalım Karanlıkta görmezler. Bahçenin kapısını Açamıyorum yarim Anneme duyurmuşlar Kaçamıyorum yarim. Pancar pezik değil mi? Yürek ezik değil mi? Ben sevdim eller aldı Bana yazık değil mi? Saçlarımı uzattım Her gün öreyim diye Köy içinden yar sevdim Her gün göreyim diye. Karakolun önleri Döndürür gidenleri Nereye gömüyorlar Sevdadan ölenleri. Bizim evin önünde İki saksı küpeli Bizi kul ayıramaz Ölüm bile şüpheli. Pencerede perde yok Ben ona şaşıyorum Sevgilisi olmayan Demesin yaşıyorum. Yaza yaza yaz geldi Derelere kaz geldi Daha yazardım ama Mürekkebim az geldi. Düğün - Nişan vb Gelenekler Düğünler başlı başına bir olaydır Karacabey'de. Her düğünde umutlar kazanılır, mutluluk yakalanmaya çalışılır. Evlenme İsteğinin Belli Edilmesi Evlenme konusunda kızlar, genellikle varsa yengelerine açılırlar. O da bir fırsatını bularak kızın anasına meseleyi uygun bir dille iletir. Yengesi olmayan kızlar da, diğer kadın akrabalardan birini devreye sokarlar. Arfhesine kendisi açılanlar da vardır. Delikanlılar da evlenme çağına geldiklerinde, anne veya babaları, oğullarıyla iyi ilişki içinde olan bir başka erkeği devreye sokarlar. Seçilen bu kişi, onun evlenme konusundaki düşüncelerini öğrenmeye çalışır. Kiminle evlenmek ister? Hangi kızla aralarında gönül bağı vardır? Bu kişinin yardımıyla aile büyükleri konuyu ikinci kanaldan öğrenirler. Genç kızlar gibi, delikanlılardan da aile büyükleriyle doğrudan kendisi konuşanlar da vardır. Bu eğilim ve uygulama gittikçe artmaktadır. Dünür Gezme, Söz Kesme Oğlan tarafı, bir kadın akrabasını kızın evine gönderir. Konukların geleceği gün bildirilir. Delikanlının en yakın kadın akrabaları, bildirilen akşam kız evine giderler. Kız istemeye gelenlerin içindeki en yaşlı kadın akraba "Allah emri ve Peygamber kavli ile kızınızı istemeye geldik." Der. Bunun üzerine kız tarafı "düşüneceklerini" belirtir. Çünkü daha evin erkekleriyle görüşülecektir. Genellikle ilk isteyişte kız tarafı kesin söz vermez. Fakat, ilk gidişte de kesinlik belirten, "evet" veya "hayır" diyenler çıkar. Her ikisi de toplumda doğal karşılanır. Kızını verme eğiliminde olan aile, gelen dünürlere karşı oldukça olumlu ve sıcak davranır. Oğlan tarafı, kendilerine karşı gösterilen ilginin derecesinden kız tarafının eğilimini tahmin eder. Kızını vermeyi kararlaştıran kız ailesi, delikanlının evine bir liste gönderir. Bu listede, oğlan evinden istenenler yazılıdır. Oğlan tarafı listeyi inceler. Uygun görülenler ve görülmeyenler değerlendirilir. Bir akşam kız ve oğlanın erkek akrabaları kız evinde toplanırlar. Liste üzerinde açıktan pazarlığa oturulur. Sonunda iki taraf da isteklerinin bir kısmından vazgeçerek bir anlaşma ortamı sağlanır. Bu liste yüzünden sonuca ulaşamayan evlilik girişimlerinin olduğu da gözlenmiştir. Liste üzerinde anlaşma sağlandıktan sonra, kız evinden bir kişi, delikanlının babasına içinde iki mendil ve bir çift çorap bulunan şaseyi verir. Bu şase kalp biçiminde bir çeyiz parçasıdır. Kayınpeder adayı da şaseyi verene armağan verir. Böylece söz kesilmiş olur.
Türkiye’de 100’ün üzerinde doğal ya da yapay göl bulunuyor. Yaban hayatı açısından büyük önem taşıyan ve ziyaretçilerine biraz olsun ferah bir nefes alma fırsatı sunan bu göller, ne yazık ki yanlış su politikaları, kirlilik ve iklim krizinin neden olduğu kuraklık gibi etkenlerden dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya… Fakat bu etkenlere yenik düşmemek için direnen pek çok gölümüz de bu göller kışın beyaz örtüyü üzerlerine çektiklerinde ortaya harika manzaralar çıkıyor. Hatta tamamen buz tutan göllerimizde yürüyüş yapmak, balık tutmak ve kızakla kaymak gibi aktiviteler bile de gezgin ve seyahat yazarları Didem Mutçalıoğlu, Nurgül Büyükkalay, Erdoğan Gümüş ve Burcu Gürtürk Kadak’a, hazır havalar soğumuş ve Meteoroloji de kar uyarılarında bulunmuşken 'Türkiye’nin kış aylarında en güzel manzaralara bürünen gölleri hangileri?' diye sordum. 10 şehirden birbirinden güzel 15 gölü soğuk güzeli Gölcük Gölü / İzmirİzmir ve kış çok bağdaştırılmasa da Ödemiş’te Bozdağ Kayak Merkezi yakınında ve 1100 metre rakımda bulunan Gölcük Gölü, kışın en çok yakıştığı göllerden biri. Göl, yine aynı isimli çam ağaçlarıyla çevrili yaylada yer alıyor. Burada hava, hemen yakınındaki Ödemiş’ten 10 derece kadar soğuk da oluyor. Zaten bu nedenle Osmanlı zamanında, yazlık olarak kullanılan bir yer olarak biliniyor. Doğal olarak kışın da kar alan ve harika manzaralar veren bir yere Didem Mutçalıoğlu, “Gölün çevresi çam ağaçlarıyla süslü yamaçlara bakıyor, bu ağaçlar karla bembeyaz kaplandığında ise manzarasına doyum olmuyor” dedi ve ekledi “Gölün çevresinde birçok kafe yer alıyor ve kamp alanları da mevcut. Ayrıca gölün çevresindeki yolun iki yanında sıra sıra çınar, kestane, salkım söğüt gibi ağaçlar bulunuyor. Bu ağaçların karla kaplı manzarasında yürüyüş yapmak bambaşka bir keyif. Üstelik bütün bunlar İzmir’e sadece 1,5 saat uzaklıkta…”Muhteşem bir manzara Ulugöl / OrduOrdu merkeze araçla 2 saat uzaklıkta bulunan Ulugöl, kesinlikle ailecek gidip görmeye değer bir adres. Ulugöl, Ordu Gölköy’de Ulugöl Tabiat Parkı içinde Çambaşı Yaylası’nda ve 1200 metre rakımda yer alıyor. Göl, böyle bir yükseklikte olunca kışın sert geçtiği gibi, harika kar manzaraları da ortaya çıkıyor. Didem Mutçalıoğlu, “Ulugöl küçük bir göl ve bu onu çok daha fotojenik yapıyor” dedi ve şu bilgileri paylaştı“Çevresinde sıralanmış kayın, kızılağaç, gürgen, akçaağaç gibi ağaçlar kışın kar örtüsü altında bambaşka bir manzara sunuyor. Gölün çevresindeki yürüyüş yolu ise karlar içinde nefes kesici oluyor. Çekeceğiniz her bir kare, kartpostallık görüntüler veriyor. Ayrıca gölün yanında bir şeyler yeme içme olanağı da sunan tesis mevcut. Şunu da belirtmeden geçmeyeyim, göle gelirken geçtiğiniz yolların da manzarası muhteşem.”Turistlerin de popüler adresi Borçka Karagöl / ArtvinTürkiye’de birçok yerde Karagöl adında göl var ama en ünlüsü Borçka Karagöl. Göl, 1500 metre rakımda bir heyelan gölü. Burası Artvin’in Borçka ilçesine 25 kilometre uzaklıkta ve yolu gayet düzgün. Hem güzelliği hem ulaşım kolaylığı bu gölü, turistler için de çok popüler bir yer gölün daha tenha olduğunu ve kar altındaki gölün manzarasının tamamen size kaldığını vurgulayan Didem Mutçalıoğlu, “Borçka Karagöl Tabiat Parkı sınırları içinde kalan göl çevresini saran sık ve yaşlı ağaçlı ormanlarıyla karlar altında doyum olmayan manzaralar sunuyor. Çevresindeki yürüyüş yoluyla farklı açılardan bin bir güzellik sunan görüntüler eşliğinde karlı göl manzarasının tadına sonuna kadar varabiliyorsunuz” “Bu doğanın yanı başında konaklamak isterseniz gölün yanındaki harika konumdaki tesiste konaklama imkânı da var” diye de manzarası hem de yemekleri harika Eğirdir Gölü / IspartaIsparta merkezden Eğirdir’e doğru araçla tepeden inerken harika bir göl manzarası karşılar sizi. Eğirdir iç kesimlerde olsa da gezerken zaman zaman kendinizi Akdeniz’in küçük bir sahil kasabasında hissedebilirsiniz. Gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, “Eğirdir; balık restoranları, plajları, göle bakan müstakil evleri ile göl kenarında şirin bir kasaba” dedi ve şu bilgileri paylaştıFotoğraf Nurgül Büyükkalay“Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su gölü olan Eğirdir, yemyeşil ormanlık alanlar ve meyve bahçeleri ile göller bölgesinin de göz bebeği. Kalesi, tarihi cami ve kiliselerin olduğu Yeşilada’ diğer adıyla Nis’ en popüler bölgesi. Temeli taş olan ahşap evleri, salaş balıkçıları ile Yeşilada’yı yürüyerek dolaşması çok keyifli. Eğirdir’in bir özelliği de cittaslow yani yavaş şehir olması. Ailecek burada harika zaman geçireceğiniz garanti.”Büyükkalay, Eğirdir’de tadına bakmadan dönülmemesi gereken lezzetlerle ilgili de şu bilgileri verdi“Sazan dolma, tatlı su levreği ve kerevit, tatmanız gereken Eğirdir’e özgü en meşhur lezzetlerden. Sazan dolma, balığın içine iç pilav doldurulmasıyla yapılıyor. Eğirdir’de çıkan tatlı su ıstakozu yani kerevit dünyanın en kaliteli tatlı su ıstakozları arasında gösteriliyor.”Doğa fotoğrafçılığı meraklılarına özel Kovada Gölü / IspartaEğirdir Gölü’nden kopup ayrı bir göl haline gelmiş ve karstik çöküntüler sonucu oluşmuş olan Kovada Gölü de Isparta’nın en güzel göllerinden bir diğeri. Karların kapladığı bembeyaz ağaçlar arasından gidilen harika bir yolu Isparta şehir merkezine yaklaşık 1 saat uzaklıkta. Gölün yer aldığı milli parka adım atar atmaz onlarca kuş karşılıyor sizi. Etrafı sık ormanlık alanlarla ve ormanlık dağlarla kaplı. Ayrıca Kovada’nın flora zenginliği ve yaban hayatı çeşitliliği de müthiş. Tüm çevre meşe ağaçları, kızılçam, karaçam, sedir, ardıç gibi ağaç türleri ve funda, mersin, sandal, böğürtlen, defne gibi maki florasının çalıları ile Nurgül Büyükkalay Nurgül Büyükkalay, göl ve çevresi için “Doğa fotoğrafçılığına meraklıysanız harika fotoğraflar yakalayabilirsiniz” dedi ve şu önerileri paylaştı - Kovada çevresinde yüzlerce çeşit hayvan barınıyor. Yaban keçisi, sansar, porsuk, tilki, yaban domuzu, tavşan ve sincap en çok bulunan canlılardan. Kuşlardan ise keklik, kaz, yaban ördeği, angut ve çulluk bölgede görülen türlerden. Mili park içerisinde ziyaret edeceğiniz bir doğa müzesi’ var. Bölgede yaşayan ve ölü olarak bulunan hayvanlar içi doldurulmuş bir şekilde Kovada’nın karla kaplı doğasında yürüyüş, piknik, doğa araştırması, kuş gözlemciliği ve tırmanma gibi aktiviteler yapabilirsiniz. Gölün olduğu bölgede birbirinden güzel yürüyüş rotaları da bulunuyor. Fakat rotanızı belirlemeden önce ziyaretçi tanıtım merkezinden bilgi almanızda fayda Nurgül BüyükkalayBir kış masalı Çıldır Gölü / ArdahanÇıldır Gölü, kış tatili denince akla gelen ilk yerlerden biri artık. Bu durumun oluşmasında son yıllarda popüler olan Doğu Ekspresi seyahatlerinin etkisi büyük. Kars’a 70 kilometre uzaklıktaki Çıldır Gölü, Ardahan’a ülkemizde karın ilk düştüğü yerlerden biri. Tüm kış mevsimi boyunca donuyor. Kendinizi bir kış masalının ortasında bulacağınız gölde, atlı kızak yapmak ve buzu kırarak balık avlamak yapacağınız aktiviteler arasında ancak en güzeli gölün uçsuz bucaksız beyazlığı ve maviliğinde yürüyüş yapmak.“Donmuş göl üzerinde yürümek bir süre sonra çok normal bir şeymiş gibi gelse de zaman zaman her an kırılmaya hazırmış gibi görünen buz tabakasına baktıkça heyecan yaşıyorsunuz” diyen Nurgül Büyükkalay, Çıldır Gölü’nde yapılacak yürüyüş ile ilgili şu detayları paylaştı- Çıldır Gölü’nün 18 kilometre uzunluğu ve 30 metre derinliği var. Gölün üzerinde yürüyüşle beraber göl çevresinde de yürüyeceğiniz harika rotalar Gölebakan-Kısır Dağı-Lehimli Yaylası Gölü yükseklerden izleyeceğiniz bir rota. 14 kilometrelik bir yol burası ancak kış aylarında yürüyüş için 3 kilometrelik bölümü öneriliyor. Gölebakan Köyü ve Kars il sınırındaki Gülyüzü köyü arasındaki yol da kendinizi çok zorlamadan yürüyeceğiniz bir başka da çok güzel Yedigöller / BoluOlağanüstü güzelliğe sahip Yedigöller, yılın 365 günü tam bir doğa harikası olarak nitelendirilebilecek güzellikler sergilerken, kar yağışıyla birlikte bambaşka bir görünüme ve sakin ortamı, muhteşem manzarası, doğa yürüyüşü yapmaya elverişli arazi yapısı, şelaleleri, zengin bitki örtüsü ve sportif olta balıkçılığı gibi rekreasyonel faaliyetler açısından ideal bir rota…Bolu’nun 42 kilometre kuzeyinde ve Zonguldak’ın güneyinde yer alan Yedigöller, aynı zamanda ülkemizin en çok bilinen milli parklarından biri… Milli parkta 1500 metre mesafede sıralanmış irili ufaklı yedi göl yeraltı akışlarıyla birbirine bağlı. Platodaki göllerin en büyüğü Büyükgöl. Oldukça zengin bitki örtüsü ve yaban hayatına sahip; başlıca ağaç türleri olan kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, ıhlamur, titrek kavak, sarıçam, karaçam, köknar, fındık bunlardan ve seyahat yazarı Erdoğan Gümüş, “Milli park içerisindeki Kapankaya Manzara Seyir Yeri’ne çıkarak karla kaplı gölleri ve manzarayı seyredebileceğiniz gibi geyik üretme istasyonu, anıt ağaç, dilek çeşmesi, gülen kayalar ziyaret edebileceğiniz yerler arasında” dedi ve ekledi“İster profesyonel olsun isterse amatör tüm fotoğraf tutkunları için her mevsim olduğu gibi kışın beyaz örtü içinde muhteşem bir görünüme kavuşan Yedigöller, fotoğraf tutkunları için vazgeçilmez adreslerden biri… Üstelik, kış mevsiminde kamp kurmayı sevenler için de biçilmiş kaftan. Ayrıca bungalov tarzı evlerde konaklama imkânı da bulunuyor.”Göl etrafında yürüyüş Gölcük / BoluBolu şehir merkezine 13 kilometre mesafede bulunan Gölcük Tabiat Parkı, Bolu’nun en yoğun ziyaretçi akınına uğrayan turistik merkezlerinden biri… Tabiat parkının içinde yaklaşık 4,5 hektar büyüklüğündeki bir set gölü bulunuyor. Gölcük Tabiat Parkı, her mevsim bambaşka bir güzelliğe bürünse de kış aylarındaki görünümü çok özel. Gölün hemen kenarında bulunan ve Devlet Konukevi’ olarak bilinen şirin yapı, beyaz örtünün oluşturduğu masalsı ve kartpostallık görselliği ile hayranlık uyandırıyor.“Kar yürüyüşünü sevip de nispeten daha kolay bir rota isteyenler için önerim, uzunluğu 1300 metreye ulaşan gölün etrafında yürüyüş yapmalarıdır” diyen Erdoğan Gümüş, Gölcük ile ilgili şu bilgileri paylaştı “Beyaz bir gelinlik giymişçesine harika görünüme kavuşan ağaçlar arasında ve bol oksijenli ortamda yürüyüş yapmak, ara ara molalar verip muhteşem panoramik manzarayı bol bol fotoğraflamak en güzel aktivitelerinizden olacak. Özel araç dışında göle ulaşım, şehir merkezinden kalkan Bolu Belediyesi halk otobüsleri, Seben ve Kıbrıscık ilçe minibüsleri ile sağlanıyor.” Başkent’in en güzel kar manzarası Karagöl / AnkaraAnkara’ya yaklaşık 70 kilometre mesafede Çubuk ilçesi sınırları içinde kalan ve krater bir göl olan Karagöl, aynı zamanda bir tabiat parkı… Başkentlilerin en sevdiği piknik ve mesire alanlarından biri olan Karagöl, Ankara ve çevresinde ilk kar yağışının yaşandığı yerlerden biri… Bu nedenle kış mevsiminde de ziyaretçisi eksik olmayan Karagöl, kar yürüyüşünü seven trekking'cilerin de Gümüş, “Gölü çepeçevre saran doğal orman dokusu içinde olmak, ağaçlar arasına serpiştirilmiş piknik masalarında oturmak ve hafta içi yorgunluğunuzu atmak, gölün etrafında parkurda ya da orman içlerine doğru patika yollarda doğa yürüyüşleri yapabilmek bambaşka duygu yaratacaktır ruhunuzda” kampı severlerin yeni adresi Akgöl / SinopSinop’un Ayancık ilçesi sınırlarında kalan Akgöl Tabiat Parkı; çam, köknar, meşe, gürgen, kayın, dişbudak, karaağaç türleriyle zengin bir bitki örtüsüne sahip Çangal Ormanları içinde yer Kayadibi ve Çatalçeşme derelerinden gelen su ile beslenen yapay bir göl aslında. 1020 metre rakımlı göl, yaklaşık 500 hektar alana sahip ve derinliği 3-5 metreye kadar çıkıyor. Ayancık-Kastamonu kara yolunun 31’inci kilometresinden ayrılan yoldan yaklaşık 5 kilometre içeride kalan alana özel araç dışında ulaşım imkânı genellikle yakın yerleşim yerlerinden gelen ziyaretçilerin piknik amaçlı kullandıkları mesire alanı olarak kullanılıyor. Ayrıca son yıllarda kış kampçılarının da gözdesi konumunda… Erdoğan Gümüş, “Burası doğanın kucağına kendinizi emanet edeceğiniz, yeşil ile mavinin beyazlar içinde buluştuğu harika bir göl” dedi ve ekledi“Akgöl’e kadar gitmişken 8 kilometre uzaklıktaki İnaltı köyüne de uğramalısınız. Burada köy ile aynı adı taşıyan İnaltı Mağarası, görülmeden dönülmemesi gereken yerlerden biri.”Kartpostallık görüntü sunuyor Sülüklü Göl / BoluBolu’nun Mudurnu ilçesine bağlı Tavşansuyu Köyü sınırları içerisinde yer alan Sülüklü Göl, doğayı sevenlerin son yıllardaki kaçış noktalarından biri… Sarıçam, karaçam, köknar, kavak, çınar ıhlamur gibi pek çok ağaç türüne ve bitki topluluğuna ev sahipliği yapıyor. Adından da anlaşılacağı üzere burası bir zamanlar sülüklerin yaşam alanıymış ancak göle sonradan bırakılan balıklar nedeniyle sülüklerin nesli tükenmiş. Seyahat yazarı Burcu Gürtürk Kadak, “Heyelan gölü olması sebebiyle gölün bazı bölgelerinde ağaçların gövdelerinin göl sularının altında kaldığı Sülüklü Göl, bu özelliği ile fotoğraf tutkunlarına muhteşem bir görsellik sunuyor” dedi ve kış aylarında göl çevresinde yapılacaklarla ilgili şu bilgileri paylaştı“Kış aylarında beyaz örtüyü üzerine çektiğinde kartpostallık görüntüler veren Sülüklü Göl’de bolca fotoğraf çekebilir, kar yürüyüşü hizmeti veren rehberli turlara katılabilirsiniz. İçerisinde herhangi bir tesis ya da işletmenin bulunmadığı Sülüklü Göl Tabiat Parkı, uzun yürüyüşler, kamp, çadır ve piknik için oldukça ideal.”Yel değirmenleriyle ünlenen bir güzel Çubuk Gölü / Boluİstanbul ve Ankara’ya üç saat mesafede bulunan Çubuk Gölü, Bolu’nun kentsel sit alanı ilan edilen Göynük ilçesinde yer alıyor. Muhteşem sadeliğinin yanı sıra gölün en dikkat çeken özelliklerinden biri de etrafındaki eskimeye yüz tutmuş yel değirmenleri…Burcu Gürtürk Kadak, “2005 yılında 'Aynalar' isimli dizi çekimlerinde kullanılmak üzere gölün etrafına inşa edilen yedi adet yel değirmeni bugün atıl durumda olsa da, hem bölge turizmine katkı sağlıyor hem de görsel açıdan keyifli bir görüntü sunuyor” dedi ve göl çevresindeki aktivelerle ilgili şu önerilerde bulundu“Gölde olta ile balık avlayabilir, göl kıyısından Çubuk Yaylası’na doğru yürüyüş yapabilir, kafe ya da restoranda lezzetli bir mola verebilirsiniz. Masalsı bir ortamda doğayla baş başa keyifli birkaç saat geçirmek size iyi gelecek."Göl manzarası eşliğinde unutulmayacak bir kış yürüyüşü Abant / BoluMuhteşem manzarasından gözlerinizi alamayacağınız, fotoğraf çekmek için sıklıkla mola vereceğiniz romantik bir yürüyüş rotası için Abant en güzel adres. Kışın gölün oluşturduğu manzara harika. Özellikle bu aylarda güzel bir kış yürüyüşü için de oldukça parkın içindeki yürüyüş alanları, kondisyon ve ekipmana ihtiyaç duymayacağınız, zorluk derecesi açısından kolay bir yürüyüş imkanı Gürtürk Kadak, “Abant Gölü’ne ulaştığınızda aracınızı milli parkın girişine park edebilir, Abant Gölü’nün kenarından yürüyerek yaklaşık bir saat boyunca gölün çevresini turlayabilirsiniz. Trekking severler için düşünülmüş yürüyüş alanlarının yanı sıra, piknik ve oturma alanları, göl manzaralı butik oteller de gölün çevresinde bulacağınız olanaklar arasında yer alıyor” ve göl bir arada Tortum Gölü / ErzurumErzurum’a sadece kayak sporu için gelenler çok şey kaçırıyor. Onlardan biri de insanı gördüğü andan itibaren büyülemeyi başaran Tortum Gölü. Erzurum’un Uzundere ilçesinde yer alan bu heyelan set gölü, merkeze 1,5 saat mesafede yer alıyor. Dağların adeta bir ayna gibi göle yansıyan görüntüleri, Tortum Gölü’nün muhteşem yeşilliğiyle birleşince ortaya görülmeye değer manzaralar Burcu Gürtürk Kadak“Yansımaların tavan yaptığı kış ayları, gölü ziyaret için ideal. Böylesine eşsiz bir doğa güzelliğine sahip olan Uzundere ilçesinin bir diğer özelliği de Türkiye’nin 11’inci sakin şehri unvanına sahip olması” diyen Burcu Gürtürk Kadak, “Tortum Gölü’nün sonunda Tortum Çayı’nın üzerinde bir de şelale yer alıyor” dedi ve ekledi“22 metre genişliğe, 48 metre yüksekliğe sahip olan Tortum Şelalesi’ni de şayet yolunuz Tortum Gölü’ne düşerse görmeden dönmeyin. Zaman zaman şelaleden düşen sular, üstte gökkuşağı meydana getiriyor. Şelalenin altına kadar merdivenlerle inilebiliyor.”Fotoğraf Burcu Gürtürk KadakEskimo usulü balık avlama Balık Gölü / AğrıAğrı ve Iğdır arasında yer alan Balık Gölü, kışın rotayı Doğu Anadolu’ya çevirmek için başlı başına bir sebep olabilir. Çünkü Balık Gölü, yılın her mevsimi ziyaretçilerini büyülemeyi başarsa da kışın buzla kaplandığında seyrine doyum olmayan görüntüler ortaya Doğubayazıt ve Iğdır'ın Taşlıçay ilçeleri arasında yer alan Balık Gölü, muhteşem doğası ile göz kamaştırırken pek çok balık ve kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Sarı balık, kırmızı benekli alabalık ve kadife ördek gölde rastlayabileceğiniz türlerden bazıları…Burcu Gürtürk Kadak, “Deniz seviyesinden 2 bin 240 metre yükseklikte yer alan ve bu özelliğiyle Türkiye’nin en yüksek rakımlı göllerinden biri olan Balık Gölü, çevresindeki derelerden, pınarlardan ve yer altı sularından besleniyor. Gölün suyu içme suyu olarak da kullanılıyor” dedi ve şu bilgileri paylaştı“Buzla kaplı gölün bir bölümünü kırıp Eskimo usulü balık avlama, gölün kış aylarındaki popüler aktivitelerinden biri. Ziyaretiniz esnasında yöre halkından balıkçıların balık avına şahit olmanız yüksek ihtimal. Buz tutan gölde kızakla kaymayı tercih edenler de var, donan gölün üzerinden yürüyerek ve bolca fotoğraf çekerek bu eşsiz anın tadını çıkaranlar da… “Ben hepsine varım” diyorsanız bugünlerde tamamen donmuş olan Balık Gölü’ne rotanızı çevirebilirsiniz. Fotoğraflar iStock, Alamy
Marmara Bölgesi tatil yerleri; Avşa, Erdek, Ayvalık, Cunda, Edremit-Akçay-Altınoluk, Burhaniye, Bozcaada, Assos Behramkale, Tekirdağ tatil beldeleri Kumbağ, İstanbul’daki tatil mekanları Şile, Ağva, Büyükada ve Adalar mutlaka görmeniz gereken tatil beldeleri listesi. Yazın tatil rotanızı çevirebileceğiniz Marmara’da ki tatil beldeleri Yaz geldi ve tatil sezonunun başlamasıyla tatile çıkacaklar keyifli ve hesaplı tatilin planlarını yaparken Marmara bölgesinde kolaylıkla ulaşım sağlayabileceğiniz uygun ve eğlenceli tatil beldelerini sizin için bir araya getirdik. Sıcak kumlardan serin sulara atlayabileceğimiz her türlü olanağa sahip doğal güzellikleri ile sizi mest edecek mutlaka gezilip görülmesi gereken yerleri sizin için derliyoruz. Nerede ne yenir, nerede kalınır, nerede gezilir, mutlaka görülmesi gereken yerler, tarihi yapılar ve ören yerleri sizi bekliyor. Bayram da tatile gitmek isteyenlere yazın çalışanlar için hafta sonu kaçamağı yapacaklara yakın mesafede deniz kum güneşin tadını doyasıya çıkarabileceğiniz ulaşımı kolay hesaplı tatilin adresi Marmara bölgesi tatil beldeleri yazımızla tüm sorularınıza cevap bulacaksınız. Muhafazakar kesim için gözlerden uzak rahatlıkla hareket edebilecekleri tatil köyleri moteller pansiyonlarında yazımızda bulabileceksiniz. Ayrıca web sayfadamızdan da Marmara Bölgesi’ndeki tüm tatil beldelerine ulaşabilirsiniz. Şimdiden iyi tatiller.. İstanbul’daki tatil mekanları İstanbul da gezilip görülecek yerler listesi yapmaya çalışmak yersiz ve gereksiz olacaktır çünkü şehir her karışıyla gezilip görülecek her adımda tarihten bir parça taşıyan başlı başına bir tarihi bütündür. Kargaşası, trafiği, stresi, kalabalığı olmasına rağmen her yaştan her kesimin ömründe bir kez dahi olsa ziyaret etmesi gereken tüm güzellikleri içinde barındıran bir metrapoldür. Ayasofya müzesi, Topkapı sarayı, Sultan ahmet camii, Galata kulesi, Kız kulesi, Dolma bahçe sarayı yüzlerce tarihi yerlerden birkaçıdır. Fakat tüm bu kargaşadan uzaklaşıp deniz kum ve güneşin tadını çıkarmak isteyenlere ister şehiriçi ister şehirdışı kolaylıkla ulaşabilecekleri tatil beldelerini yazımızda derliyoruz.. Şile İstanbul’un vahşi çiçeği ye dayanan tarihi ile İstanbulluların vazgeçilmez adresidir. İstanbul’a 2-3 saat uzaklıkta Karadeniz sahil şeridinde km lerce uzunlukta geniş kumsallara sahip olan ilçede her mevsim keyifli tatilin adresi olup İstanbul’a ve çevre illere yakınlığıyla tam bir cazibe merkezidir. Deniz kum güneşin tadını doyasıya çıkaracaklar Ayazma, Kumbaba, Ağlayan kaya plajları ile , doğa yürüyüşü yapmak isteyenlere Onbir göller vadisinde keyifli saatler ziyaretçilerini beklerken, mevsimin taze ve lezzetli balıklarını rakı-balık eşliğinde gün batımına karşı keyifle yudumlamak isteyenlere kapılarını açıyor. İstanbul’a yakınlığıyla avantajlı şile de konaklamak isteyenler bütçelerine göre aradıkları oteli internet adresinden bulabilirler. Ağva İstanbul Şile de ye uzanan tarihiyle yemyeşil doğal güzellikleriyle göksu nehri ve yeşilçay nehirleri arasında kalan karadeniz e kıyısıyla İstanbul’a 3 saat uzaklıkta huzur arayanlara Ağva da keyifli bir gün dilerseniz de hafta sonu kaçamağı sizleri bekliyor. Yeşille iç içe, nehir kenarında kahvaltı, yemek, deniz bisikleti keyfi, doğa yürüyüşü yapmak isteyen İstanbulular için vazgeçilmez adrestir. Tüm bunların yanında balayı içinde lüks butik otellere sahip şirin bir beldedir. Ağva ya gelip kalmak istiyenlere güvenilir otelin adresi tık uzağınızda. Büyük ada ve Adalar İstanbul büyük ada İstanbulluların hafta sonunda ve günü birlik gezilerde en çok tercih edilen gözde mekanlarından biri olan büyük ada yeşiller içerinde masmavi deniziyle huzurlu, keyifli, romantik vakit geçirmek isteyenlerin uğrak merkezidir. Gezilecek tarihi mekanları, kliseleri, müzeleri huzur veren muhteşem köşklerle dolu tarihi sokakları ile turistlerin yoğun ilgi gösterdiği adalara ulaşım deniz yoluyla bağlantıdaki yerlerden ve saatlerde sağlanıyor. Ailecek piknik yapmak, bisiklet turu, deniz keyfi ve daha bir sürü keyifli aktivite için adresiniz adalar.. Balıkesir’deki Tatil Beldeleri Yaz turizmi denince akla ilk gelenler Balıkesir’in güzide yazlık beldeleridir. Marmara bölgesinde olduğu kadar ünleri tüm Türkiye ve yurt dışında da duyurmuş mekanlarda ailecek yaz tatilinizi unutulmaz kılacaksınız.. 17 adet mavi bayraklı plajla Marmara bölgesinin en çok mavi bayraklı plajına sahip tatil beldelerinde tatilcilerine keyifli bir tatil vaad ediyor.., AVŞA ADASI Avşa Avşa Adası Balıkesir’in Marmara Adalar Belediyesi’ne bağlı İstanbul, Tekirdağ ve Erdek’e yakın Marmara Bölgesi’nin eğlence hayatı ve temiz koyları ile meşhur tatil beldesidir. Avşa Adası konaklama olarak pansiyonların ağırlıklı olduğu bir tatil beldesidir. Avşa merkezdeki tesislerin çoğunluğu apart konseptinde pansiyon olup bazı denize sıfır otellerde sabah kahvaltısı hizmeti de fiyatlara dahil sunulmaktadır. Avşa Adası’na araçla 5 dk mesafedeki Yiğitler tatil beldesi Avşa’ya göre daha sakin olup bu köy havasındaki yerleşim yerinde 4 adet yarım pansiyon hizmet veren havuzlu otellerde mevcuttur. Avşa Adası’na geldiğinizde merkez haricinde gezmeniz gereken yerler adanın temiz ve bakir koylarıdır. Bu koylar Altınkum, Kumtur, Çınar, Karadut, Manastır ve Çilek koylarıdır. Avşa’ya İstanbul’dan bahar aylarından itibaren sonbahar sonuna kadar İdo feribotları, Tekirdağ’dan yaz kış arabalı vapurlar ve Erdek’ten Gestaş feribotları ile araçlarınız ile gelebilirsiniz. Kadınlar plajı ve islami otellleri ile muhafazakar ailelerinde tercih ettiği bir tatil beldesidir. Son olarak Avşa’ya gelmeden önce mutlaka bir otel, apart yada pansiyona ön rezervasyon yaptırmalısınız. Özellikle bayram dönemlerinde Avşa yüzde yüz dolmaktadır. Aksi taktirde yer bulamayabilirsiniz. Sizler için önereceğimiz seçkin otellerin yer aldığı tatil rehberleri ise ve dur. Şimdiden iyi tatiller… Erdek Balıkesir-Erdek Türkiye’nin en eski tatil beldelerinden biri olan Erdek, Balıkesir de Marmara denizinin erdek yarım adasında yer almaktadır. Sakin ve huzur veren belde uzun sahil şeridine sahip olmakla birlikte yaz tatilini doyasıya yaşamak isteyenlerin en çok tercih ettiği tatil cıvıl kalabalık sokaklarıyla tatilcilerine keyiflİ bir tatil vaad ediyor. Pansiyon ve otel fiyatlarıyla ucuz tatil isteyenlere uygun imkanlar sunarken, bir birinden temiz plaj ve kumsallara sahiptir. Erdek yarım adası kapı dağda kamp, piknik ve doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için imkanlar bulunmaktadır ve kapı dağ yarım adasında 18 yy. da inşa edilmiş ve Ortodoks Hristiyanlar tarafından hac yerine dönüştürülmüş kirazlı kızlar manastırı, Ocaklar, Turanlar, Narlı, Tatlısu, Manastır beach koylarını ziyaret etmenizi tavsiye derim.. Tatil rotasını Erdeğe çevirmek isteyenler için ulaşım ve kalacak yer teminini adresinden yapabilirsiniz.. Ayvalık-Cunda Balıkesir-Ayvalık Balıkesir’e bağlı ege denizine kıyısı olan tatil beldemiz ege ve Marmara’daki bir çok yere yakın olmakla birlikte, mavi bayraklı plajlarıyla eğlenceli keyifli temiz bir tatil vaad ediyor.. tarihi şirin sokaklarında gezip renkli kareler yakalayabileceğiniz, çarşıda güler yüzlü esnaflardan sevdiklerinize hediyelik eşyalar alabileceğiniz dükkanlar bulunmaktadır. Turkuaz renginde egenin serin sularının keyfine doyasıya çıkaracağınız mavi bayraklı temiz plajlarıyla siz tatil severleri beklemektedir. Rakı balık Ayvalık sözünün hakkını verecek muhteşem gün batımının eşliğinde sevdiklerinizle unutulmaz akşam yemekleri yiyebileceğiniz restorantlar mevcuttur.. Ayvalık’a gelip görülmeden dönülmemesi gereken yerlerden biride Ayvalık’a bağlı Cunda Adası’dır. tarihi köprüden geçerek ulaşım sağlanan Cunda adasında tarihe yolculuk yapacağınız tarihi taştan yapılma Rum evleri ve görsel şölen yaşatan cıvıl cıvıl sokaklarıyla siz değerli misafirlerini bekliyor.. Ayvalık-Cunda adası Ayvalıkın Şeytan sofrasından ege yi seyretmenin keyfi pahabiliçilemez.. Ege denizinin mavi sularında adalar manzarasının huzur verici ortamında şeytanın ayak izi olarak bilinen ize dilek kurdalyesi bağlayabilirsiniz.. Ayvalığa tatile gelmek isteyenler için otel ve kalacak yer konusunda yardımcı olacak adres bir tık uzağınızda. Edremit-Akçay-Altınoluk Kuzey ege de yer alan Balıkesir in ilçesi olan Edremit, ilçeye bağlı Akçay ile Altınoluk yaz aylarında tatilcilerin rağbet ettiği beldelerdir. Ilıman iklimde yer alan Edremit temiz plajları, tarihi antik kenti, kaz dağları milli parkı ve müzeleriyle turizm merkezidir. Zeytini ile ünlü ilçede zeytin yağını tatmanızı tavsiye ederiz.. Mavi bayraklı temiz plajlarıyla tatilcilerin vazgeçilmezi haline gelen Edremit tatil beldeleri kalabalık ve eğlenceli tatil severlere hitap etmeye devam etmekte.. Edremit ulaşım olarak bölgede bir çok yere yakın olmasıyla birlikte hava yoluyla ulaşımı da mevcuttur. Akçay adı gibi tatlı suları ile meşhur denizden çıkan artezyensuları ile ünlüdür. şirin tatil beldesinde konaklamak isteyenlere pansiyonlar hizmet verirken her keseye uygun fiyatlar mevcuttur. bu sene 29 ağustos ve 2 eylül arası akçay zeytinli sahilinde düzenlenecek zeytinli rock festivalinde müzik severleri bir araya getiren ülkemizdeki kamplı rock festivaline ilgi her geçen yıl artmaktadır onlarca sanatçının sahne aldığı festivalde eğlence ve çoşku doruklarda yaşanmakatadır. Akçay otelleri için adresinden Edremit Güre otelleri için ulaşabilirsiniz.. Burhaniye Balıkesir-Burhaniye Balıkesir’e 90 km mesafedeki gözde tatil beldesiBurhaniye Ege denizine kıyısı olan Kazdağları’nın eteklerinde yaz aylarının vazgeçilmez tatil merkezleri arasındadır. Burhaniye Marmara Bölgesi’nde temiz mavi bayraklı plajlarıyla yaz aylarının uğrak merkezi olurken tatilcilerine temiz plajlar ve berrak bir sahil şeridi vaat etmektedir. Burhaniye eski bir liman kenti olarak bir çok tarihi eseri bünyesinde barındırır. Tarihi ve kültürel zenginlikleri ile meşhur Burhaniye’de Arkeolojik kent Ören yeri mutlaka buraya geldiğinizde ziyaret etmeniz gereken yerler arasındadır. Temiz havası ve bol oksijeni ile “oksijen çadırı” olarak anılan Burhaniye’de zeytincilik faaliyetinin yoğunlukla yürütülür. Bu şirin tatil merkezinde zeytin ve zeytinyağını mutlaka tatmanızı öneririz.. Burhaniye’de konaklamak için oldukça fazla seçenek mevcuttur. Tatilini her keseye hitap eden Burhaniye’den yana kullanmak isteyenler için otel ve pansiyonları seçimlerini adresinden yapabilirler.. Çanakkale’de ki tatil mekanları Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2018 yılı Troia yılı ilan edilmiştir. Uluslararası ölçekte etkinlikler düzenlenirlen yılın ilk çeyreğinde bir yıldan daha fazla turiste ev sahipliği yapan şehre yurt içi ve yurt dışında oldukça talep olmaktadır. Bu destansı şehir gezilip görülecek yerlerin başında gelmektedir. tarihimizi anlamamız geçmişimizi unutmamamız için her türk vatandaşının gezip görmesi gereken içinde başlı başına tarih barındıran bir şehirdir. Şehitler abidesi, 57. alay komutanlığı, truva antik kenti, truva atı, çanakkale şehitleri müzesi, Çanakkale deniz müzesi, aynalı çarşı, kilitbahir kalesi ve onlarcası gezilip görülecek tarihi yerlerdir. Bozcaada otelleri ve Gökçeada otelleri konaklama için tercih edebileceğiniz birbirinden lezzetli şaraplar tadabileceğiniz ziyaretçilerine görsel şölen yaşatan sokaklarıyla, deniz kum güneş in tadını doyasıya çıkaracağınız kumsallarla rotasını yaz tatilinde Çanakkale’ye çevirmek isteyenler için birbirinden güzel ve temiz plajları sahilleri olan tatil beldelerinden en çok tercih edilenleri sizin için tanıtıyoruz. Bozcaada Çanakkale-Bozca ada Bozcaada Çanakkale’ye bağlı Türkiye’nin üçüncü büyük adası konumunda şirin bir tatil beldesidir. Özellikle fotoğrafçılar için doğal bir fotoğraf platosu olan adada birbirinden güzel fotoğraf çekinmek için renkli ve doğal mekan vardır. Mutlaka fotoğraf çekinmenizi önerdiğim yerler Günbatımı’ndaki rüzgar gülleri ve merkezindeki kaledir. Ulaşım Ezine’den Geyikli’ye giderek Gestaş feribotları ile sağlanmaktadır. Eğer aracınız ile adaya gelecekseniz öncede Gestaş firmasını arayarak rezervasyon yaptırmalısınız. Dönüş içinse önceden Gestaş çağrı merkezini arayarak iskeleye giriş için randevu yaptırmanız gerekmektedir. Ada genelinde butik oteller ve bağ evleri Çanakkale Bozcaada’ya gelmek isteyen tatilcilere ev sahipliği yapmaktadır. Otellerde konaklama fiyatları günlük kişi başı 250 TL’den başlamaktadır. Bağ evlerinde ise konaklama günlük ev kirası olarak belirlendiği için fiyatlar 1000 TL’ye kadar yükselmektedir. Buraya gelen misafir kitlesi çoğunlukla kısa zamanlıdır. Ada merkezindeki restaurant ve meyhane tarzı yerlerde fiyatlar yüksektir. Merkezinde denize girilecek yer yoktur. Ayazma plajı ve Akvaryum koyu adada denize girilen yerler arasındadır. Bozcaada’ya Gitmek isteyenler için detaylı bilgi ve önerilen oteller sitesinde sizleri bekliyor. Assos Behramkale Behramkale-Asos Assos, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Edremit körfezinde yer alan Antik çağlardan kalma günümüzde Behramkale köyünde bulunan bir antik kenttir. Çanakkale’ye 1 buçuk saat uzaklıktadır. Tatil beldesinde bakir mavi bayraklı plajlar bulunmaktadır. Antik kentte bulunan limandan tepeye kadar köy ve tapınak ile tarihte yolculuğa çıkacaksınız . Sivrice, Kadırga, Assos iskelesi, Assos sokak ağzı plajlarıyla gelenleri mest eden koylar mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır. Çanakkale Assos Otelleri’ne adresinden ulaşabilirsiniz. Tekirdağ’daki tatil beldeleri Tekirdağ, Trakya’nın Marmara denizine kıyısı olan bir ilimizdir. İstanbul’a yakınlığıyla ilgi gören tatil mekanımız İstanbul’a 2 saat uzaklıkta olup hafta sonu ve günü birlik gezilerde vazgeçilmez adresler arasında. Tekirdağ Rakısı, her yıl haziran ayında düzenlenen kiraz festivali ile kirazı, lezzetli üzümleri-şarabı ve Tekirdağ köftesi ile meşhur ilimiz ziyaretçilerine tatilden ziyade birbirinden güzel lezzetlerde sunuyor. Tarihe yolculuk yapacağınız müzeleri, camileri, kalesi ile ziyaretçilerine hoş vakit sunuyor. Erikli, Şarköy, Hoşköy ve Kumbağ’ın masmavi ve berrak denizi ile mavi bayarak ödülü almış Kumbağ plajı yaz aylarında ziyaretçilerini bekliyor. Trakya’nın samimi, eğlenceli, güler yüzlü, müzik sever halkıyla kendinizi memleketinizde hissedeceğiniz sıcacık bir gezi sizleri bekliyor. Erikli otellerine adresinden ulaşabilirsiniz. Kumbağ Kum bağ, Tekirdağ’a bağlı bir tatil köyüdür. Tekirdağ’ın özellikle yaz aylarında rağbet gören Süleyman paşa ilçesine bağlı tatil beldesi mavi bayraklı plaja sahiptir. Temiz kumsal ve masmavi deniziyle şirin bir tatil beldesi görenleri mest edecek doğal güzelliklere de sahip. Uzun seyahatler yapmadan ulaşabileceğiniz tatil beldemizde doğa yürüyüşü ve yarım saat uzaklıkta ki Uçmak dere de yamaç paraşütü tutkunlarını bekliyor. Birbirinde güzel şarapların tadına varacağınız verimli topraklarından taze sebze ve meyve tüketebileceğiniz kum-bağ tüm ziyaretçilerini bekliyor..
Güncelleme 18 Ağustos 2020 Yeşilgöz Obruğu’ndan çıkan su 6 km boyunca Tekir’in geniş düzlüğünde menderesler oluşturup akar. Düzlüğün sonunda Döngel Mağaraları içerisine süzülen çay, dev galerilerdeki şelalelerden akarak yaklaşık 100 metre aşağıya düşer. Düştüğü yerde bulunan her iki tarafı yüksek kayalıklarla çevrili 20 metre genişliğindeki vadi Maraş’ın en sık ziyaret edilen mesire alanlarından bir tanesidir. Vadide sizi bu şelale karşılayacak Maraş’ta Döngel Mağaraları denince ilk başta bu mesire alanı akla gelir. Çoğu ziyaretçi yukarıdaki mağaraları yakından görmekten ziyade Maraş’ın sıcağından kaçıp serin su kenarında mangal yellemek için gelir buraya. Mağaraların girişi mesire alanında yaklaşık 100 metre yukardadır. Meraklı olanları 15-20 dakikalık tırmanışla mağaraların ağzına ulaştıracak epeyce dik bir patika var. Mağaranın içerisindeki dev galerileri, güvercin yuvalarını ve Döngel Köyü’nün eşsiz manzarasını görme fırsatı tırmanışa değecektir. Mağara içerisinde çağlayan ve şelaleler oluşturarak akan çayı da ilkbahar ve kış aylarında temaşa etmek mümkün. Yaz aylarında şanslıysanız eğer yayla yolu üzerinde bulunan bu patikada keçi sürülerine denk gelebilirsiniz. Maraş’ın En Sıradışı Yüzme Havuzu Heyecan arayanlar yaz aylarında yukarıdaki mağaranın içine inebilir, derinlerdeki küçük gölcüklerde buz gibi suyun içerisinde sıradışı bir yüzme deneyimi yaşayabilir. Ben bu tecrübeyi 2015’ten beri her yaz yeniden yaşarım. Döngel Mağaralarında Yüzmek Mağaralara girerken çok dikkatli olunmalı. Kaymayan ayakkabılar kullanılmalı, yalnız inilmemeli. Unutulmaması gereken diğer bir husus ise ani su baskınları. Mesire alanının hemen karşısında bulunan HES’in mağaraların üst bölümünde regülatörü var. Yağışların azalıp, çayın normal debisinin HES’e yetmediği yaz aylarında mağaraya giren suyun büyük bölümü bu regülatörde biriktirilip aralıklarla HES’e yönlendiriliyor. Mağara içerisine girmek aslında bu sayede mümkün oluyor. HES’in böyle bir faydası olacağı hiç aklıma gelmezdi doğrusu. Yağışların arttığı, tarımsal sulamanın az olduğu Ocak-Mayıs arasında çayın büyük bölümü mağara içine akıyor. Hatta bu aylarda HES’e ihtiyacından fazla su gelmesi durumunda herhangi bir uyarı yapılmadan regülatör tahliye edilip mağara içinde çok daha büyük su akıntısı meydana gelebiliyor. İlkbahar aylarında bu bölgede özellikle çayın üst bölümünde bulutsuz hava yarım saat içinde sağanağa dönüşebilmektedir. Bu nedenle ocak ayından mayıs ortasına kadar kesinlikle mağaranın ağzından içeriye adım atılmamalıdır. Mağara önünden akan şelale Malesef 2008 yılında bu anlattığım sebeplerden dolayı bir kişi bu mağara içerisinde yaşamını yitirdi. Bu olaya rağmen Kahramanmaraş’ın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan mesire alanında hala mağara girişlerinde böyle bir riske dikkat çeken uyarı levhası bulunmamaktadır. Mayıs ortasından itibaren mağara ağzından aşağıya bakarak galeriler içerisinde su akıntısı olmadığı görülecektir. Galerin dibinde sızan suların oluşturduğu göller o vakit sizi bekliyor demektir. Her ihtimale karşı mağaraya ineceğinizi bölgedeki esnafa, HES yetkililerine bildirmenizde fayda olacaktır. Mağara içerisinde telefonların çekmediğini de unutmayın. Döngel Mağaraları çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Mesire alanındaki vadiyi takip ederek de mağara içindeki galerilere ve diğer küçük göllere ulaşmanız mümkün. Yöre halkı bu göllere isimler bile vermiş. Köpüklüce, Keşiş’in Gölü ve Nur Gölü bunlardan birkaçı. Vadiyi takip ederken ulaşabileceğiniz bu göllerin bazılarına profesyonel tırmanış ekipmanlarınız olmadan girmenizin çok zor olduğunu belirtiyor yöre sakinleri. Açıkçası ben bugüne kadar vadiden Mağara içindeki göllerin hiçbirine girmedim. Direkli Magarası Döngel köyünün iki km doğusunda Yukarı Döngel isimli mezrasında Direkli Mağarası bulunur. Şehrimizin en eski insan yerleşim izlerine rastlanan bu mağarada yıllardır kazı çalışmaları devam eder. Ana tanrıça heykeli, kesici aletler gibi pek çok paleolitik dönem eserinin bulunduğu mağara ziyarete açık değil ama yaz aylarında kazı evine uğrayarak kazı ekibinden bilgi alabilir taş devrinin öykülerini dinleyebilirsiniz. Arkeoloji müzemizde Döngel eserleri Döngel Kamp ve İzcilik Alanı Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı kamp ve izcilik alanı olan bölgeye ücretsiz girip çadırınızı kurabilirsiniz. Gaziantep ve Adana bölgesinden başta motorsiklet ve dağcılık kulüplerinin sıklıkla uğradığı bu kamp alanında ücretsiz otopark, tuvalet ve içme suyu vardır. Seyyahlar Döngel’de… Yaz aylarında köylü kadınlar çay, börek ve gözleme satışı yaparlar. Dilerseniz kiliminizi bir köşeye serebilir, dilerseniz 15 TL’ye 2017 Mayıs ayı için çardak kiralayabilirsiniz. Kamp alanı ile Döngel Köyü arasındaki 1 km’lik yolda, ürün çeşitliliği bakımından şehirdeki marketleri aratmayacak bakkallar bulunmaktadır. Bakkalarda sıradan ihtiyaçların dışında Tekir Çayı’nın eşsiz alabalığı, dağ kekiği aromalı semaver çayı gibi sıradışı lezzetleri de tadabilirsiniz. İlkbahar ve yaz aylarında geldiğiniz Döngel’den ayrılırken çilek başta olmak üzere taze sebze/meyve satın alabilirsiniz. Kış aylarında yolunuz düşerse eğer Maraş’ın en sulu ayvalarını burada bulacağınızı unutmayın. Yürüyüş Rotaları Bisiklet ve yürüyüş için uygun rotalar Kamp alanındaki yaya köprüsünden karşıya geçtiğinizde HES’in dev borularını göreceksiniz. Boruların yanında yükselen 500-600 basamaklı merdivenler, sizi ilk başta yukarıda su toplanan gölete, tepeyi aştıktan sonra ise bölgenin en güzel köylerinden olan Kısık’a ulaştırır. Kısık’tan itibaren 4 mevsimi de ayrı güzel olan çayın kenarındaki asfalt köy yolunu takip ederek Yeşilgöze ulaşabilirsiniz. Bu yol bisiklet sürmek için de çok idealdir. Ulaşım Kahramanmaraş-Kayseri yolunun 45. km’sinde yolun sağında küçük bir baraj göreceksiniz. Bu barajı gördükten sonra ayağınızı gazdan çekin. Biraz ilerden sağa dönerek önce Döngel Köyü’ne, ardından Döngel Mağaraları’na ulaşabilirsiniz.
Antalya denince ilk akla gelenler deniz ve güneş olsa da, Antalya bunlardan onlarca kez daha fazlası. Eşsiz doğası plajları, şelaleleri ile kendine hayran bırakan bu şehir antik kentleri ve tarihi ilede oldukça zengin. Şehrin görülmesi gereken en güzel yerlerini Antalya’da gezilecek yerler listesi ile bir araya BaşlıklarıAntalya’da Gezilecek Yerler ListesiKaleiçiHadrian KapısıKesik Minare Şehzade Korkut CamiiTazı KanyonuSANDLANDAntalya Oyuncak MüzesiMurat Paşa CamiiYivli MinareLikya YoluKarain MağarasıAntalya MüzesiXanthos Antik KentiDüden ŞelalesiAntalya Hayvanat BahçesiKurşunlu ŞelalesiManavgat ŞelalesiTermessos Antik KentiSaklıkent Kayak MerkeziAspendos Antik KentiOymapınar GölüAntalya AkvaryumAdrasan KoyuKöprüçayOlimpos OlymposÇıralı PlajıKaraalioğlu ParkıAntalya Çevresinde Gezilecek YerlerKaş KalkanDemreKonyaaltıBelekAlanyaKemerAntalya gezileriniz için nerede yemek yenir ve hangi yemekleri yemeli konusunda Antalya’da Ne Yenir yazımızı antik yapılarının yerl aldığı Antalya Antik Kentleri yazımıza ve şehrin en güzel plajlarının yer aldığı Antalya plajları yazımıza mutlaka göz denizi ve uzun kumsallarıyla Türkiye’nin cennet köşelerinden olan Antalya, yerli ve yabancı turistler tarafından oldukça ilgi görüyor. Yaz aylarında tatil amaçlı gelen insanlar Antalya’nın tarihi dokusu ve doğal güzellikleri karşısında da büyüleniyor. Yaz aylarında oldukça kalabalık olan Antalya’da deniz sezonu nisan ve mayıs aylarında açılmaya yerleri, antik kentleri, şelaleleri, plajları ve doğal güzellikleri ile Antalya’da ve çevresinde gezilip görülmesi gereken en güzel yerler listesi;KaleiçiAntalya merkezinde yer alan Kaleiçi, tarihi dokusu ve çok eskilere dayanan hikayesi ile misafirlerden ilgi topluyor. Helenistik dönemlere kadar uzanan Kaleiçi tarihi, Selçuklu ve Osmanlı zamanlarından kalan dokuları mimarisinde taşıyor. Kaleiçi’nde aynı zamanda kültürel mekanlar, kafeler, restoranlar ve hediyelik eşya dükkanları yer alıyor. AdvertisementsHadrian KapısıAntalya Hadrian Kapısı diğer bir adıyla Üç Kapılar, Antalya’nın tarihi dokusu ve mimari yapısı korunmuş en eski yapıtlarından birisidir. Kaleiçi’ne girişte bulunan bu kapı, milattan sonra 130 yılında inşa edilmiş. Yuvarlak kemerli 3 kapı açıklığı yapısında bulunan kapı zamanla şehir surları dış kısmını kapadığı için yıllarca korunarak günümüze gelmiştir. Dönemin orada yaşayan tüm medeniyetlerin izlerini üzerinde taşıyan bu doku tarihi olarak eşsiz güzellikte Hadrian Kapısı Minare Şehzade Korkut CamiiKesik Minare antik çağdan başlayarak Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini görerek günümüze kadar gelmiş bir yapıdır. Antalya Kaleiçi bölgesinde yer alan bu yapı, günümüzde ibadete açılması için restore edilmektedir. Bizanslılar tarafından Meryem Ana adına yapılan bu kilisenin o zamanki adı Panaghia imiş. Fakat yapı Selçuklular zamanında camiye KanyonuKöprülü Kanyon Milli Parkı içerisinde yer alan Tazı Kanyonu, doğa yürüyüşü yapmak isteyenler, gezginler ve kampçılar tarafından yoğun ilgi altında. Aynı zamanda bu kanyonun içerisinde benzersiz hayvan çeşitleri bulunuyor. Karaçam ağaçları ile çevrili olan bu kanyon eşsiz doğal güzelliği ile ziyaretçilerini Lara Sahili üzerinde 10 bin metrekarelik bir alana kurulan bu kum müzesi, ziyaretçilerine adeta bir görsel şölen sunuyor. Müze içerisinde heykel sanatçılarını ve eserlerini tanıtan bir video alanı, eseler hakkında detaylı açıklamalar, çocuklar için kinetik kumdan oluşan oyun alanı ve dünya harikaları ve daha birçok şaheserin kumdan yapılmış heykelleri mevcuttur. Müze girişi öğrencilere 15 TL, yetişkinlere 24 TL olarak Oyuncak MüzesiAntalya Kaleiçi bölgesinde yer alan müze, Sunay Akın danışmanlığı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda 2011 yılında kapılarını açmış. İçerisinde birbirinden değerli ve eski antika oyuncağın sergilendiği bu müze, iç dekoru ve içerisindeki çizgi film karakterlerinin oyuncak heykelleri ile ziyaretçiler tarafından oldukça ilgi topluyor. Müzeye giriş için öğrenciler 3 TL, yetişkinler için 5 TL ücret Antalya Oyuncak Müzesi Paşa CamiiAntalya’da gezilecek yerler listemize Murat Paşa Camii ile yıllardan günümüze kadar gelebilen ve eşsiz bir işçiliğe sahip olan caminin en ilgi çeken yerlerinden birisi, nadir bir güzelliğe sahip MinareAntalya’da ilk İslami eserlerden birisidir. Sultanı I. Alaeddin Keykubat tarafından yapıya ek olarak yapılan minare, tüm Dünya üzerindeki eşsiz örneklerden Yivli Minare YoluFethiye ve Antalya arasında uzanan yol inanılmaz güzellikte bir trekknig rotasıdır. Aynı zamanda üzerinde Türkiye’nin en iyi manzarası ödülüne sahip olan Gelidonya Feneri gibi bir çok güzellik Likya Yolu MağarasıAntalya’da gezilecek yerler listemize bir mağara ile devam Miraslar Listesi’nde yer alması için önerilen Karain mağarası, sizi başka bir Dünya’ya götürebilecek enfes bir büyüye sahiptir. Halen kazı çalışmalarının devam ettiği mağara aynı zamanda Türkiye’nin de en büyükleri Karain Mağarası MüzesiÜlkemizin en kapsamlı ve en büyük müzelerinden birisidir. Bunda 1. Dünya Savaşı döneminde yağmalanmak istenen eserlerin korunması amacıyla kurulan ilk müze olmasının çok büyük etkisi Antalya Müzesi Antik Kenti3000 yıl öncesine dayanan tarihine rağmen, ülkemizdeki en sağlam şekilde ayakta kalabilmiş antik kentlerden birisi olma özelliğini taşır. Ayrıca enfes deniz manzarası ve mozaikleri ile de diğer bir çok antik kentten farklı bir konumda yer Xanthos Antik Kenti ŞelalesiDüden Şelalesi ile Antalya’nın sıcak günlerinde biraz nefes almak ve doğanın büyüleyici manzarasına tanıklık etmek isterseniz, hemen rotanızı Düden’e çevirebilirsiniz. Şelalenin yanında bir de gizli güzellik olan mağaraya girecek olursanız, kendinizi tüm dış Dünya’dan bir anda Düden Şelalesi Hayvanat BahçesiÖzellikle çocuklarla birlikte bir tatil geçirecekseniz, oldukça güzel vakit geçirebileceğiniz yerlerden birisi de Antalya hayvanat bahçesi Antalya Hayvanat Bahçesi ŞelalesiAntalya’nın saklı cennetlerinden birisi daha Kurşunlu Şelalesi ve Tabiat Parkı. Düden ve Manavgat’a nazaran daha sakin olduğu için burada tam anlamıyla huzuru Kurşunlu Şelalesi ŞelalesiAntalya’da gezilecek yerler listemizde sonraki durağımız Manavgat hatta Antalya’nın bile simgesi haline gelen şelalenin ne denli güzel olduğunu anlayabilmek için fotoğraflara bakmak yetmez. Şelaleyi birebir gördüğünüz zaman neden bu kadar değer biçildiğini anlamanız mümkün olacaktır. Ayrıca Manavgat Şelalesi etrafında yer alan mesire alanları da biraz nefes almak için oldukça Manavgat Şelalesi Antik KentiDünya’daki en iyi korunmuş antik kentlerden birisidir. Bunda şehrin zaten korunmak üzere inşa edilmiş olmasının etkisi büyüktür. O kadar canlıdır ki; sizi kısa bir tarih yolculuğuna bile Termessos Antik Kenti Kayak MerkeziAntalya denince aklınıza sadece deniz ve güneş geliyor olabilir. Ama eğer kış aylarında Antalya’ya gitmişseniz Toroslar’da kaymanın zevkine Saklıkent Kayak Merkezi ile Saklıkent Kayak Merkezi Antik KentiAspendos Antik Tiyatrosu muazzam büyüklükte ve halen sapasağlam ayakta olmasıyla dikkat çeken bir tiyatrosu olsa da, su kemerleri, bazilikası, stadyumu, çeşmesi ve kemerleri ile tam anlamıyla bütün bir kenttir ve Dünya’nın sayılı eserlerinden Aspendos Antik Tiyatrosu GölüManavgat’a kadar gelmişken, barajın arkasında saklı olan bu güzelliğe şahitlik etmeden dönmek olmaz. Gölde ister tekne turlarına katılabilir, isterseniz de dilediğinizce yüzebilirsiniz. Bir kere buraya geldikten sonra Antalya ve deniz hakkındaki görüşleriniz tümden AkvaryumAntayla gezi planınız varsa Antalya Akvaryum bu plan içerisinde mutlaka en büyük tünel akvaryumlarından biri olan Antalya Akvaryum sizleri Antalya Akvaryum KoyuDenizi, doğası ve eşsiz manzarası ile unutamayacağınız bir cennet köşesi. Eğer giderseniz o kadar çok hoşunuza gidecek ki, kimseler bilmesin yürüyüşleri, rafting ya da kamp kurmak için Antalya’daki, belki de Türkiye’deki en doğru adrestir. Kalabalıktan uzak bir tatil geçirmek isterseniz Antalya’daki en eşsiz yerlerden OlymposOlimpos eşsiz doğası, antik tarihi ve plajları ile Antalya gezilerinizde görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Likyanın değerli şehri olan Olimpos gezilerinizde Olympos Antik Kenti ile tarihi bir geziye çıkabilirsiniz. Ayrıca görsel bir şölen yaşamak isteyenler içinde Olympos Teleferik harika bir Olimpos gezi rehberi PlajıAntik kentin kalıntıları arasından bir yolculuk sonrasında harika bir plaja ulaşacaksınız. Çıralı Plajı, Caretta Carettaların bölgesi olarak da biliniyor. Serin sularında yüzebilir veya bir tekne turuna Çıralı Plajı ParkıFalezler üzerinde inşa edilmiş bu park eşsiz Antalya manzarası ve yemyeşil bahçesi ile oldukça geniş bir parktır. Park 2. Dünya Savaşı’ndan sonra inşa edilmiş ve şimdilerde içerisinde birçok kafe, piknik alanı ve çocuklar için oyun alanı bulundurmaktadır. Park kamuya açık bir alan olduğundan girişler ücretsiz. Antalya’ya gelmişken bu parka uğrayıp nefis manzarayı Çevresinde Gezilecek YerlerKaş Antalya merkeze yaklaşık 2 saat mesafede yer alıyor. Birbirinden güzel doğal güzellikleri içerisinde bulunduran masmavi denizi ve incecik kumlu sahiller ile Türkiye’nin en popüler tatil yerlerinden birisi olan Kaş, Antalya’ya giden herkesin görmesi gereken bir yer. Kaş’a gitmişken Kaputaş Plajı’nı ziyaret edebilir ve Saklıkent Kanyonu’nu gezebilirsiniz. Denizin ve doğanın tadını çıkarmak için Kaş vazgeçemeyeceğiniz bir tatil Kaş’a bağlı küçük bir tatil beldesidir. Tertemiz masmavi denizi, dar ve rengarenk sokakları, butik otelleri, her yerde yer alan begonvil çiçekleri ile mutlaka görülmesi gerek bir tatil beldesidir. 3 bin yıl önce Kalkan’da yaşamış Likya Uygarlığından da kalıntılar bulunan bu tarihi ve eşsiz belde tatil için yaz aylarında oldukça ilgi gören bir eski adı ile Myra, tarihi çok eskilere dayanan bir liman bölgesidir. Antalya Körfezi’nin batı kıyılarında yer alan bu bölge, geniş ve durgun suyu ile her turistin mutlaka ziyaret ettiği bir yerdir. Antalya merkez ile Demre arası ise yaklaşık 3 saatlik bir Demre gezi rehberi batısında yer alan Konyaaltı bölgesi, 10 köy ve 29 mahalleden oluşuyor. Milattan önce Likya sınırları içerisinde yer alan bu bölge o dönemlere ait kalıntıları ile tarihi bir dokuya sahiptir. Aynı zamanda Antalya limanı ise burada bulunmaktadır. Konyaaltı mevkiinde, birbirinden farklı konaklama yerleri ve tatil tesisi merkezi ile 42 kilometre olan Belek’e ulaşım yaklaşık 45 dakikadır. Şehirdeki büyük ve ünlü otellerin çoğunun yer aldığı bu bölge tatil severler için eşsiz bir sahil ve denize sahip. Güzel ve keyifli bir tatil için Belek adeta bir tatil ilçesi olan Alanya Antalya merkeze yaklaşık 3 saat uzaklıkta yer alıyor. Konumu bakımından küçük bir yarımada şeklinde olan bu ilçenin kuzeyinden Toros Dağları bulunuyor. Yazları yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret akınına uğruyor ve tarihi dokusu aynı zamanda sahip olduğu doğal güzelliği ile ziyaretçilerini Alanya gezilecek yerler şehir merkezine yarım saat uzaklıkta bulunan Kemer, turizmin en önemli yerlerinden birisidir. Deniz, orman ve dağların birleştiği manzarası ile birçok tatil tesisi ve otelin bulunduğu bu bölge sahip olduğu plajları ile turistlerin favori gezilecek yerler yazımızın sonuna çok sayıda gezilecek, görülecek yer kendi tecrübe ve bilgilerinizi, bizlerle yazımıza yorum yaparak paylaşabilirsiniz.
doğa yürüyüşü denince akla gelenler