Archimedes‘in bilime katkıları . Suyun kaldırma kuvvetini ispatlamıştır. Arşimet Vidası . Arşimet burgusu . Arşimet’in Pençesi . Architonnerre . Arşimet terazisi . Kürenin yüzölçümünü ve hacmini hesaplayan formülü buluş ve kullanmıştır. Denge prensibini bulmuş ve kaldıraçlarla kullanmıştır.
ARŞIMET( ARCHIMEDES ) İ.Ö 287 – 212 Bilime sağladığı katkılarda en çok suyun kaldırma kuvvetini bulmasıyla bilinir. Hatta bu bilgiyi hamamda yıkanırken keşfettiği iddia edilmektedir. İtalya’nın Siraküza kentinde doğmuştur. Hidrostatiğin ve mekaniğin temellerini atmıştır. Antik dünyanın en büyük bilim insanı olarak kabul edilmektedir.
AbrahamMoles - Belirsizin Moles Belirsizin Bilimleri YKY Cogito.pdf acıktoplum ve düşmanları cilt1.pdf Actonio Krogerbu - Alacakaranlikta.pdf David Perkins Arşimet'in Banyo Küveti Evrim Yayınları.pdf David Riazanov Marks-Engels Hayat ve Eserlerine Giriş Belge Yayınları.pdf David Ruelle - Rastlantı ve Kaos
CahitArf, 11 Ekim 1910 Selanik’te dünyaya gelen araştırmacı bilim adamıdır. Türk matematikçi ve eski TÜBİTAK bilim kolu başkanıdır. Yüksek öğretim hayatını Fransa’da Ecole Normale Superieure’de 1932 yılında tamamladı. Galatasaray Lisesi’nde matematik, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doçent adayı
Öyleki mekanik icatları ile Marcellus’un Roma ordusunu bile şaşkına çevirdi. Arşimet, astronom bir babanın oğlu, bir aristokrattı. Bununla birlikte yaşamının ilk safhalarına dair bilinenler azdır. Dönemin Yunan sömürgelerinden, kıyı kasabası Sicilya’da doğmuş. Bir süre Mısır’ın İskenderiye’sinde yaşamış.
Ieu8j3d. Battani, 858 yılında günümüz Urfa ilinin sınırları içinde yer alan Harran’da doğmuş Arap astronom ve matematikçidir. Sık sık Araplar’ın Batlamyusu olarak anılan el-Battani, Batı dünyasında Albategnius, Albategni ya da Albatenius isimleriyle de bilinmekle birlikte gerçek ismi Abu Abdallah Mohammad ibn Jabir ibn Sinan el-Raqqi el-Harrani el-Sabi el-Battani’dir. İsminde geçen el-Harrani, dönemin bir diğer ünlü bilim insanının isminde de bulunmaktadır Cabir ibn Sinan el-Harrani. Battani’nin babası olan Harrani, aynı zamanda bilimsel aletler yapan bir ustaydı. Bilimsel aletler yapma konusunda Battani de yetenekli birisiydi ve astronomi alanında onun tanınmasını sağlayacak gözlemlerin bazılarını da bu yaptığı gözlem aletlerine borçludur. Aynı zamanda Battani’nin astronomik aletler yapmada becerikli olması, bu yeteneğini babasından aldığını göstermektedir. Matematik ve bilimin diğer alanlarında olduğu gibi, Batılılar’ın “karanlık Ortaçağ” dediği bir dönemde İslam dünyasına mensup bilim insanları astronomi alanında da çok önemli çalışmalarda bulunmuştu. Bu bilim insanları, antik Yunan ve Roma döneminden miras kalan bilimsel birikimin öneminin farkındaydılar ve miras aldıkları bu zenginliğin üstüne koymaya devam ediyorlardı. Battani’nin astronomi alanında yaptığı çalışmalar, o döneme kadar eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaşarak sonraki yüzyıllarda Batılı astronomlar arasında yaygın bir şekilde bilinecekti. Örneğin yılın uzunluğunu hesaplaması ya da bugünkü modern astronominin temelinde yatan olgulara ilişkin tahminleri, teleskop gibi modern gözlem araçlarının olmadığı bir dönemde hayranlık uyandıran seviyelere ulaşmıştı. Bu yüzden Battani, hem Batı hem de Doğu dünyası tarafından, döneminin en büyük astronomlarından biri olarak kabul edilmektedir. Görsel Battani, elinde bir usturlap tutarken resmedilmiş. Battani’nin Çalışmaları ve En Önemli Eseri Battani, bugünkü Şanlıurfa’nın Harran bölgesinde doğmuştu. O zamanlar bu bölge, kültürel ve idari merkezin Bağdat olduğu Mezopotamya topraklarının bir parçasıydı. Battani’nin aile üyeleri ise yıldızlara tapan bir dini mezhep olan Sabi mezhebine mensup insanlardı. Sabiler’in yıldızlara tapmasının bir sonucu olarak astronomi ile oldukça ilgiliydiler ve bu mezhebin üyeleri, yüzyıllar öncesine kadar uzanan antik Mezopotamya kültüründen gelen astronomi ile alakalı hikayeleri ve verileri nesilden nesle aktarmış, hatta onları geliştirmişti. Sabiler, Sabit İbn Kurra gibi birçok seçkin astronom ve matematikçiler ortaya çıkarmıştı. Ancak Sabit İbn Kurra’nın aksine Battani, Sabi dinine mensup değildi. İsmindeki “Abu Abdullah Muhammed”, onun kesinlikle bir Müslüman olduğunu ortaya koymaktadır. Kendisi de bir bilim insanı olan babası tarafından ilk eğitimini alan Battani, sonrasında Rakka şehrine gitmişti. Burada ileri seviyede eğitim görerek sonraları alim sıfatını da almaya hak kazanan Battani, başında Samarra’ya, hayatının sonuna kadar yaşayacağı yere göç etmişti. Arap bibliyografya yazarı İbnü’l Nedim, Fihrist adlı eserinde Battani’yi şu şekilde tanımlar Battani en ünlü gözlemcilerden biri ve geometri, teorik ve pratik astronomide, astrolojide bir öncü. Güneş ve Ay’a ilişkin kendi gözlemlerini içeren, Batlamyus’un Almagest eserinden daha detaylı olarak gök cisimlerinin hareketlerini de veren tabletlerin bulunduğu astronomi üzerine bir çalışma ortaya koymuştur. Kitabında bahsettiği gözlemlerin bazıları 880 yılında ve geri kalanı da 900 yılında yapıldı. Yıldızları gözlemlemede ve hareketlerini inceleme işinde, İslam dünyasında kimse onun kadar mükemmel bir seviyeye ulaşamamıştır. İbn-ün Nedim’in bahsettiği bu eser, Battani’nin kaleme almış olduğu Kitab el-Zic adlı eseridir. Kısaca Zic, Battani’nin en önemli çalışması olup 57 bölümden oluşur. Kitap göksel kürelerin burçlara ve derecelere bölünmesini anlatan bir tanımla başlar. Sonrasında kadar çeşitli astronomik problemleri ele alır. Geri kalan bölümlerde ise Güneş’in, Ay’ın ve beş gezegenin Batlamyus tarafından ifade edilen hareketleri açıklanır. Ancak Battani’ye göre teori, pratik alana göre daha az önemli olduğu için yazdığı bu eser de teorik unsurları içermesinden ziyade uygulamalı konuları ele almaktaydı. Görsel Battani tarafından kullanılan, ait bir usturlap. Battani’nin Astronomi Alanındaki Çalışmaları Battani’nin astronomi ile alakalı kaleme almış olduğu Kitab el-Zic, birçok açıdan önem ihtiva eder. Örneğin gökyüzündeki 489 yıldızı isimlendirerek bir yıldız kataloğu oluşturmuştur. Bu katalog, teleskop öncesi dönemin en değerli yıldız kataloglarından biri olarak kabul edilmektedir. Dahası Battani, bir yılın uzunluğuna ilişkin hassas hesaplamalar yaparak bir yılı 365 gün, 5 saat, 46 dakika ve 24 saniye olarak ölçmüştü. Bunun yanı sıra “ekinoksların presesyonu” olarak ifade edilen, Dünya’nın uzaydaki eksen yönünün belirli bir süre boyunca değişmesi olarak açıklayabileceğimiz bu olgu için, Dünya’nın yalpalama derecesinin yıllık yay saniye olduğunu hesaplamıştır. Milattan önce yaşamış Antik Yunan astronomu Hipparkos ise bu değeri 160 yılda yaklaşık 2 derece olarak bulmuştu. Bu değer de yıllık 45″ yay saniyesine denk geliyordu. Son olarak Battani’nin ekliptiğin eğimi için 23° 35′ değerini bulduğunu söyleyelim. Battani ile yaklaşık aynı dönemde yaşamış astronom Fergani ise bu değeri 23° 35′ olarak bulmuştu. Daha önce de bahsedildiği gibi Battani, babasının bir astronomik alet yapımcısı olması dolayısıyla kendisi de bu aletleri yapma konusunda babasından çok şey öğrenmişti. Bunun üzerine kendisi de bir armilaküre tasarlamıştı. Ancak Battani, armilaküreyi icat etmemişti. Buna rağmen kendisi için tasarladığı armilaküre, o güne kadar tasarlananlardan çok daha hassas ölçüm kapasitesine sahipti. Bu tarzda hassas bir alet sayesinde Battani, Güneş ve Dünya ile alakalı önemli astronomik gözlemler yapabilmiştir. Buna bir örnek verecek olursak Battani, Güneş ve Dünya arasındaki mesafenin sabit olmayıp değiştiğini hassas bir şekilde gözlemlemişti. Bu gözlemi ise Dünya ile Güneş arasındaki çapın yıl boyunca değiştiğini gözlemleyerek yapmıştır. Bir diğer ifadeyle Battani, Güneş’in Dünya’ya “en uzak” konumunun değiştiğini saptamıştır. Fakat o dönemde Güneş’in Dünya etrafında döndüğüne inanıldığı için Battani, tıpkı Fergani’nin yorumladığı gibi Güneş’in Dünya’ya en uzak konumunun değiştiğini söylemiştir. Dünya’nın ve diğer gezegenlerin Güneş etrafında döndüğü Güneş Merkezli Evren Modeli’nin tekrardan “keşfedilmesi”, Nicholaus Copernicusun 1543 yılındaki ünlü eserini yayınlamasına kadar gerçekleşmeyecektiMilattan önce Aristarkus, Dünya’nın Güneş etrafında dönmesi gerektiği fikrini ileri süren ilk astronomdu. Battani’nin bu gözlemlerden çıkardığı sonuç ise şu oldu Eğer Güneş’in Dünya’ya en uzak konumu yıl içinde değişiyorsa o halde “halkalı Güneş tutulmalarını” gözlemlemek mümkün oluyordu. Halkalı Güneş tutulması ise kısaca Ay’ın Güneş’in önüne geçtiği, fakat onu tam olarak örtemediği için Ay’ın etrafında Güneş’in bir kısmının gözlemlendiği doğa olayıdır. Battani, bu gözlemi ve çıkarımı yapan tarihteki ilk astronomdur. Görsel Battani’nin bahsettiği ve gözlemlediği halkalı Güneş tutulmasına bir örnek. Battani ve Bilim Dünyasına Etkileri Battani’nin bilimsel alanda yaptığı çalışmalar, sonraki dönemde yaşamış birçok bilim insanının çalışmalarına büyük etkide bulunmuştur. Bunların en önemlisi ise yaptığı hesaplamalarında, dik üçgenin kenar ve açılarıyla ilişkili oranlarla ilgili olan trigonometriyi kullanmasıydı. Trigonometrinin keşfinin, köklerinin binlerce yıl öncesine, Antik Hint medeniyetine uzandığını ve buradan da Antik Yunan’a ve nihayetinde de İslam dünyasına aktarıldığını biliyoruz. Böylece Battani trigonometriyi keşfetmemiş, Yunan astronomları arasında en büyüklerinden biri olarak kabul edilen Batlamyus’un da kullandığı trigonometrik yöntemleri geliştirmiştir. Bu bağlamda trigonometrik hesap yöntemlerinin astronomi alanında kullanılması, Battani’nin matematiğe yaptığı katkılardan biri olarak değerlendirilebilir. Ölümünden sonra Battani’nin değeri çokça anlaşılmaya başlamıştır. İbn-ül Nedim’in Battani hakkındaki yorumları, onun Arap dünyasındaki ününün bir göstergesidir. Avrupa’da yaşanan Ortaçağ döneminde ise Batılı bilim insanları, yüzyıllar öncesinde Antik Yunan’da gerçekleşen, unutulmaya yüz tutmuş bilimsel faaliyetleri tekrar gün yüzüne çıkarmak üzere yönünü İslam medeniyetine çevirmişti. Sadece astronomi ve matematik değil fakat Batıdaki müzik, tıp, tarih ve dil araştırmalarının temelinde Müslüman bilim insanlarının imzasının olduğu görülmektedir. Battani’nin Kitab El-Zic eseri de iki defa Latince’ye çevrilmişti. Fakat sadece 1116 yılında yapılan bir tercümesi, De motu stellarumYıldızların Hareketi Üzerine başlığı altında günümüze kadar ulaşmıştır. Battani’nin astronomi alanındaki çalışmalarına, kendinden yüzlerce yıl sonra bile başvurulmaya devam edecekti. Örneğin Copernicus, Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine adlı eserinde, Battani’nin ismine çokça atıf yapar. Copernicus’un yanı sıra Bilimsel Devrim’in gerçekleşmesine büyük katkılarda bulunan Tycho Brahe, Johannes Kepler ve Galileo Galilei gibi isimlerde eserlerinde Battani’den sık sık bahsetmişlerdir. Battani’nin astronomi alanında yaptığı çalışmaların, bu alanda yepyeni bir sıçrayış gerçekleşmesine sebep olan Güneş Merkezli Evren Modeli’nin ortaya atılmasında oynadığı rolün büyük olduğunu söyleyebiliriz. Battani’nin Ölümü İbn-ül Nedim’in Fihrist eserinde Battani hakkında verdiği bilgilerden bir diğeri de hayatının son anlarına ilişkin anektodlardır. Nedim’e göre Battani, Rakka şehrinde yaşayan bir grubun haksız şekilde vergilendirilmeye tabi tutulması üzerine düzenlenecek olan protestolara katılmak üzere Bağdat’a gitmişti. Oradaki protestolarını tamamladıktan sonra tekrar Rakka’ya dönmek üzere yola çıkan Battani, söylenenlere göre dönüş yolunda vefat etmiştir. Tarihçilerin çoğu Battani’nin 929 yılında, Irak’ın Musul şehri yakınlarında vefat ettiği konusunda hemfikirdir. Avrupalı İslam tarihçisi Nallino, 1889 ve 1907 yılları arasında Battani’nin Zic eserinin devasa üç ciltlik bir versiyonunu yayınlamıştır. O gün bu gündür bilim tarihçileri Battani’yi, modern astronomi ve antik dönem astronomisi arasında bir köprü olarak addetmektedir. İslam dünyasının Batı bilimi ve kültürü üzerine etkisine yönelik birçok örnek gibi büyük astronom Battani’nin ismi, astronomi alanıyla ilgili kimi uzmanlar tarafından bile neredeyse hiç bilinmemektedir. Battani, bugün en ünlü Arap astronomlarından birisi olarak kabul görmektedir. O, hayatının neredeyse tamamını gezegen ve yıldız gözlemlerine adamıştır. Son olarak, Ay üzerindeki büyük kraterin ismi, astronomi camiasının Battani’ye olan saygısından ötürü Albategnius olarak verilmiştir. Kaynaklar 1- Wikipedia, “Al-Battani“ 2- Mactutor, “Abu Abdallah Mohammad ibn Jabir Al-Battani“ 3- Abdullatif Muhammad, “Contributions of Early Muslim Scientists to Engineering Sciences and Related Studies,” International Islamic University Malaysia 2011 Erişim 25 Mayıs 2021 4-Encyclopedia, “Al-battani“
Geçmişten bugüne kadar bilim dünyasına yön veren bilim insanları Hıpokrat, Arşımet, Harezmı, Leonardo da vinci, Galıleo galıleı, johannes kepler kimdir ? Fizikten matematiğe, kimyadan biyolojiye, sağlıktan astronomiye kadar bilim dünyasına katkı sağladıkları gelişmeler nelerdir ? HİPOKRAT KİMDİR ? HIPOKRAT HIPPOCRATES 460 – 370 Modern tıbbın kurucusu olarak kabul edilen Hıpokrat, Yunanistan’a bağlı Kos adasında Dünya’ya gelmiştir. Diğer bir deyişle tıbbın babası olarak da bilinir. Kendisi gibi hekim babası tarafından yetiştirilmiştir. Tedavilerde uygulanan batıl inançları yok ederek tedavi süreçlerini sistematize etmiştir. Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının meslek hayatları boyunca göreve başlamadan önce ettikleri sembolik yemin ” hıpokrat yemini “ ismini taşımaktadır. ARŞIMET KİMDİR ? ARŞIMET ARCHIMEDES 287 – 212 Bilime sağladığı katkılarda en çok suyun kaldırma kuvvetini bulmasıyla bilinir. Hatta bu bilgiyi hamamda yıkanırken keşfettiği iddia edilmektedir. İtalya’nın Siraküza kentinde doğmuştur. Hidrostatiğin ve mekaniğin temellerini atmıştır. Antik dünyanın en büyük bilim insanı olarak kabul edilmektedir. Arşımet matematikçi, filozof, fizikçi, astronom ve mühendistir. HAREZMİ KİMDİR ? HAREZMİ Ebû Ca’fer Muhammed bin Mûsâ el-Hârizmî, 780 – 850 Tarihsel bir bölge olarak bilinen Harezm bölgesinin Hiva şehrinde 780 yılında dünyaya gelmiştir. 850 yılında Irak’a bağlı Bağdat kentinde vefat etmiştir. Sıfırı denklemlerde kullanan ilk kişi olarak bilinir. Cebirin babası olarak tanınan Harezminin, matematik alanındaki çalışmaları cebirin temelini oluşturmaktadır. Gökbilim, algoritma ve çoğrafya alanlarında çalışmış Fars bilim insanıdır. LEONARDO DA VINCI KİMDİR ? LEONARDO DA VINCI LEONARDO Dİ SER PİERO DA VİNCİ 1452 – 1519 Leonardo da vinci 15 Nisan 1452 yılında İtalya merkezinde bulunan Anchiano köyünde dünyaya gelmiştir. Rönesans döneminin mucidi, mühendisi, ressamı, astronomu, filozofu, matematikçisi, anotomisti, botanisti, müzisyeni, heykeltraşı, jeoloğu, kartografı ve yazarıdır. Pek çok özelliği ve eseri bulunan Leonardo da vinci çoğunlukla Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği eserleriyle tanınmaktadır. Bilime bakış açımızı değiştirmiş ve bilime önemle bakmamızı sağlamıştır. GALILEO GALILEI KİMDİR ? GALILEO GALILEI 1564 – 1642 Galıleo Galıleı İtalya’nın Pisa şehrinde 1564 yılında dünyaya gelmiştir. Astromiye ilgisi olanların yakından tanıdığı Galıleo astronom, fizikçi, mühendis matematikçi ve filozofdur. Daha çok astronomi alanındaki keşifleri ile bilinmektedir. Rönesans döneminde bilime katkıda bulunan önemli bilim insanlarından birisidir. Galıleo’nun teleskop ve mikroskobun gelişmesinde önemli katkıları bulunmaktadır. Bilimin babası astronominin babası ve modern fiziğin babası gibi isimler takılmıştır. JOHANNES KEPLER KİMDİR ? JOHANNES KEPLER 1571 – 1630 Johannes Kepler 1571 yılında Almanya’nın Weil der Stadt şehrinde dünyaya gelmiştir. Alman gökbilimci, astrolog, ve matematikçidir. Kepler yasaları gezegensel hareket yasaları ile bilinmektedir. Gezegenlerin hareketini ilk kez doğruya yakın bir şekilde açıklamayı başarmıştır. Modern optiğin kurucularından birisidir. Yaptığı çalışmalar Isaac Newton’un kütle çekim kanununun temelini oluşturmaktadır. GÜNEŞ SİSTEMİNDE DÜNYA DIŞINDAKİ GEZEGENLERDE MEVSİMLER GÖRÜLÜR MÜ ? GÜNEŞ SİSTEMİNDE BULUNAN GEZEGENLERİN ÖZELLİKLERİ
Antik Çağ’ın en önemli matematikçisi, fizikçisi ve mühendisi Arşimet, 287 yılında İtalya’nın Sicilya kentinde Sirakuza’da doğar. Kral Hiero’nun oğlu Gelon’a adadığı Sandreckoner adlı el yazmasında paylaştığı bilgiye göre, babasının astronom Phidias olduğu söyler. Kimi kaynaklara göre ise soylu bir ailedendir; babası Sirakuza Kralı Hiero’nun arkadaşı veya akrabasıdır. Kesin olmamakla birlikte, 12 yaşında İskenderiye’de tarihin en ünlü üniversitelerden biri Museum’da eğitim görüp, matematikçi Öklid’in öğrencisi olduğu söylenir. Ardından Sicilya’ya döner ve hayatının geri kalanını çeşitli alanlarda araştırma ve deneylere adayarak geçirir. Arşimet’in yapıtlarının çoğu, İskenderiye’de bulunduğu dönemde arkadaşları olan dönemin ünlü matematikçiler Kireneli Eratosthenes ve Samoslu Konon ile yazışma şeklindedir ve kuramsaldır. Domenico Fetti, Archimedes, 1620 Onun mekanik alanında yapmış olduğu buluşlar arasında, bileşik makaralar, sonsuz vidalar, hidrolik vidalar ve yakan aynalar sayılabilir. Bu teknik buluşlarının dışında kalan bilimsel çalışmalarını iki başlık altında toplamak olanaklıdır Geometri ve fizik Arşimet’e dünyadan gelip geçmiş üç büyük matematikçiden Newton, Gauss biri gözüyle bakılır. Arşimet’in matematikte kullandığı ispatlar ve problemleri sunuş biçimi son derece çarpıcı ve özgündür. Onun eserlerinde kullandığı biçimin günümüz geometrisinin en yüksek standartlarında olduğu söylenmektedir. Geometriye yapmış olduğu önemli katkılardan birisi, bir kürenin yüzölçümünün 4r² ve hacminin ise 4/3r³ olduğunu kanıtlamasıdır. Matematiğe olan katkıları, sadece silindir ve küre hakkındaki çalışmaları değil, başlangıcı matematikçi Knidoslu Eudox’a giden, exhaustion yöntemiyle şekli düzgün olmayan, alanı yada hacmi bilinmeyen bir cismin alan veya hacmini, alanı ya da hacmi bilinen şekillerle doldurarak, o alanı ya da hacmi hesaplama yöntemi birçok şeklin alanını hesaplamış olmasıdır. Belgeli olarak bu yöntemin ilk olarak kullanıldığı yer Arşimet’in eserleridir. Arşimet, bu yöntem ile bir dairenin içine ve dışına düzgün kenarlı çokgenler çizip, onların alanlarını hesaplayarak, pi sayısının 3 1/7 ile 3 10/71 arasında bir değeri olduğunu hesaplamıştır. O zamana kadar pi sayısının bilinen değerleri, deneysel, ölçme yoluyla elde edilen değerler idi. Onun sunduğu bilgiler, örneğin pi sayısı, ilk çağ ve ortaçağ boyunca kullanılmış, ancak yapıtlarının uzun yıllar karanlıkta kalması nedeniyle matematiğe katkısı yapıtlarının 8. ya da 9. yüzyılda Arapça’ya çevrilmesine kadar gerçekleşememiştir. Arşimet’in bir diğer başarısı ise, eğri yüzeylerin alanlarını bulmak için bazı yöntemler geliştirmesidir. Bir parabolün alanını dörtgenleştirilme yöntemiyle hesaplamıştır. Konuyla ilgili olarak tüketme yöntemine başvuran Arşimet, bir parabol kesmesinin alanının, aynı tabana ve yüksekliğe sahip bir üçgenin alanının 4/3’üne eşit olduğunu ispatlamıştır. Johnny Shumate, Archimedes Arşimet, fiziğin statik ve hidrostatik konularında da çalışmış ve denge ilkesini ilk defa formüle edebilmiştir. Statik konusunda benimsediği ilkelerin en bilineni eşit kollara asılan eşit ağırlıklar dengede kalır prensibidir. Ünlü “Bana bir dayanak noktası verin, Dünya’yı yerinden oynatayım” sözü bu ilkelerini iyi bir biçimde betimlemektedir. Arşimet, sıvıların dengesi kanununu da bulmuştur. Söylenene göre, bir gün Kral İkinci Hieron yaptırmış olduğu altın tacın içine kuyumcunun gümüş karıştırdığından kuşkulanmış ve bu sorunun çözümünü Arşimet’e havale etmiş. Bir hayli düşünmüş olmasına rağmen sorunu bir türlü çözemeyen Arşimet, yıkanmak için bir hamama gittiğinde, hamam havuzunun içindeyken ağırlığının azaldığını hissetmiş ve “Buldum, buldum! Eureka, eureka!” diyerek hamamdan fırlamış. Onun bulduğu, su içine daldırılan bir cisim, taşırdığı suyun ağırlığı kadar ağırlığından kaybettiği ve taç için verilen altının taşırdığı su ile tacın taşırdığı su mukayese edilerek sorun çözülebileceği idi. Böylece Arşimet, su içerisine daldırılan bir cisim, taşırdığı suyun ağırlığı kadar ağırlığından kaybeder sonucunu çıkarmıştır. Önce tacın ağırlığı kadar gümüş ve altın almış, sonra sırasıyla ağırlıkları eşit olan gümüş, altın ve tacı su dolu bir kaba batırarak taşırdıkları su miktarını belirlemiştir. Taşan su miktarlarını karşılaştırarak sorunu çözmüş ve kralın kuşkusunda haklı olduğunu belirlemiştir. Bu çalışma, özgül ağırlık kavramına ilk özgün yaklaşım olması bakımından değerlidir. Arşimet’in araştırmalarından önce, tahtanın yüzdüğü ama demirin battığı biliniyordu; ancak bunun nedeni açıklanamıyordu. Arşimet’in bu kanunu doğada tesadüflere yer olmadığını, her zaman aynı koşullarda aynı sonuçlara ulaşılacağını göstermiştir. Giuseppe Maria Soli, Archimedes Yaşadığı dönemde Romalılar, Yunanlılar, Kartacalılar sürekli savaş halinde olduğu için, bilimsel buluşlardan daha çok, silah tasarımlarına değer verilir. Ülkesi, Roma’ya karşı Kartaca ile birleşince, icatlarıyla Romalıları nasıl yenebileceklerinin sembolü haline gelir. Onunla ilgili en önemli bilgi Romalıların Sirakuza’yı kuşatmaları esnasında yaptıklarına ilişkindir. Roma generali Marcellus, Sirakuza’yı kuşattığında, Arşimet’in yapmış olduğu silahlar nedeniyle şehri almakta çok zorlanmıştır. Bunların çoğu mekanik düzeneklerdi ve bazı bilimsel kurallardan ilham alınarak tasarlanmıştı. Örneğin, makaralar yardımıyla çok ağır taşları burçlara kadar çıkarılıyor ve mancınıklarla çok uzaklara fırlatılıyordu. Hatta Arşimet’in aynalar kullanmak suretiyle Roma donanmasını yaktığı da rivayet edilir. Ancak bütün bunlara karşın 212 yılında Romalılar Sirakuza’yı zapt ederler. Söylendiğine göre, bu sırada Arşimet toprak üzerine çizdiği bir problemin çözümünü düşünürken, yanına yaklaşan Romalı askere oradan uzaklaşmasını ve kendisini rahat bırakmasını söyler; ancak asker 212’de Arşimet’i öldürür. Benjamin West, Cicero And The Magistrates Discovering The Tomb Of Archimedes, 1797 Vasiyeti üzerine mezar taşına silindir içine sokulmuş bir küre çizilir. Çünkü Arşimet’in en çok gurur duyduğunu söylediği çalışması budur, bir kürenin hacminin, içine tam olarak sığacağı silindirin hacmine oranı. Bu oranı Arşimet üçte iki olarak bulur ve silindirin hacmi bilindiği için kürenin hacmi tam olarak hesaplanmış olur. Arşimet’in mezarı zaman içinde kaybolur. Yaklaşık üç yüz yıl kadar sonra Sicilya’da konsül yardımcılığı sırasında, Cicero üzerinde bir silindir ve küre şekli bulunan, Arşimet’e ait olduğu düşünülen bir mezartaşı bulur. Ancak bugün bu mezartaşı kayıptır. Bir kürenin hacmini merak eden ilk kişiyi bilmiyoruz, ama bunu hesap etmeye cüret eden ilk kişinin Arşimet olduğunu biliyoruz. Bugün bu hesaplamayı yapmak için integral teknikleri kullanıyoruz. Ancak integral hesap, Arşimet’ten yaklaşık 1900 yıl sonra bulunacaktır. İlginç bir ayrıntı ise Arşimet’in içinde hacim hesabının da bulunduğu Metodlar adlı eserinin yaklaşık iki bin yıl ortadan kaybolduktan sonra, bu yüzyılın başında İstanbul’da ortaya çıkmasıdır. Fener’de bulunan Ayios Yeorgios Metokhion Kilisesi’ni ilginç kılan mimari özelliklerinden ziyade, Arşimet’in yedi çalışmasının 10. yüzyıl kopyalarından üçünün, Metodlar, Stomachion ve On Floating Bodies’in içerde korumuş olması. Bugüne kadar ulaşabilmeleri bir mucize gibi görünse de işin aslı şu, bu çalışmaların yazıldığı parşömenler, 13. yüzyılda bir dua kitabının yazılmasında yeniden kullanılmışlar. Arşimet Parşömeni de denilen bu çalışmanın İstanbul’da yapıldığı hemen hemen kesin gibi, ancak 1906 yılında Johan Ludvig Heiberg tarafından ortaya çıkarılmış. Bugün ABD Baltimore’daki Walters Sanat Müzesi’nde korunuyorlar. İngilizcede stomachion olarak bilinen bu yapboz, Arşimet tarafından oluşturulduğu düşünüldüğünden Arşimet yapbozu olarak adlandırılmıştır. Yapboz 14 farklı boyuttaki şekilden oluşmaktadır. Oyunun amacı 14 ayrı parçanın bir kare oluşturacak şekilde bir araya getirilmesidir. Klasik metinlerde geçen bu Yunanca kelime, hem bu oyunu hem de karın ağrısını ifade etmek üzere kullanılmakta. Oyun adını karın ağrısına neden olacak kadar zor olmasından almıştır diye düşünebiliriz. Bu 14 parça kullanılarak kaç farklı şekilde kare oluşturulabilir? Bu soruyu yanıtlamak hiç de kolay değil. Ne yazık ki el yazmalarının son üç yaprağı yüzyıllar önce koparıldığından Arşimet’in bu soruyu nasıl yanıtladığını bilemiyoruz. Çünkü stomachion ile ilgili sadece bir yaprak kalmış. El yazmalarının tamamen gün ışığına çıkarıldığı 2003 yılına kadar Arşimet’in bu oyunu sadece bir yapboz olarak ele aldığı düşünülmüştür. Oysa ki matematikçi Reviel Netz, tam olarak okunamayan o tek yapraktaki bazı ifadelere bakarak, bir oyun olarak ilgilenmenin ötesinde Arşimet’in stomachion’a matematiksel bir yaklaşım getirmiş olabileceğini düşünmektedir. Kaynak Arşimet’in Küreleri, Mühendislik Tarihi, Archimedes, Suyun kaldırma Kuvveti ve Gemiler Bağlamında Bilim ve Teknoloji, Arşimet, Matematiğin Kısa Bir Tarihi, Arşimet, Ron Graham, Persi Diaconis ve bir oyun
arşimet in bilim dünyasına katkıları nelerdir