ElmalılıMuhammed Hamdi Yazır Yasin Tebareke Amme 4444 Dua ve Şifalı Dualar Arapça ve Türkçe Okunuşlu Mealli (Orta Boy) %22. 2.53₺ 1,97₺ STOKTA YOK; Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Kur’an-ı Kerim ve Satır Arası Kelime Kelime Türkçe Okunuşu (Cami Boy) %22. 40.00₺ 31,20₺ STOKTA YOK BereketDuası (Karınca Duası) Arapça Okunuşu ve Türkçe Okunuşu ve Meali "Karınca duası diye bir dua var mıdır? Dini Bilgiler ve Bilmemiz Gerekenler . Bereket Duası (Karınca Duası) Arapça Okunuşu ve Türkçe Okunuşu ve Meali. Konuyu Başlatan ibrahim ertem; Başlangıç tarihi 2 Haz 2019; Önceki. 1; 2; İlk Önceki 40Hadis Şerhi (Arapça)-Kolektif kitabı en iyi fiyatla burada! Tıkla, 40 Hadis Şerhi (Arapça)-Kolektif eserini hızlı ve kolay bir şekilde satın al. Kuran-ı Kerim Açıklamalı Yüce Meali ve Türkçe Okunuşu Kuranı kerim ve Açıklamalı Meal, Türkçe okunuşlu (üçlü) ORTA BOY Allahü Teala'ya (c.c) sonsuz hamd ve sen Yayınevi olarak kur'an'ın Arapça metni ve mealinin yanı sıra Türkçe okunuşunda yer vermeyi uygun gördük her seviyeden okuyucunun istifade etmesini göz Şimdisizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan Ali İmran süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen meali ne’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz. Fazileti NEBESURESİ OKUNUŞU - Nebe Suresi Arapça Yazılışı, Amme Duası Türkçe Anlamı, Meali Ve Tefsiri. Nebe Suresi, Kur’an-ı Kerim’in yetmiş sekizinci suresidir. Mekke döneminin sonlarına doğru nazil olmuştur. Tıpkı diğer surelerde olduğu gibi 40 ayetten oluşan bu surenin içeriğinde de çok mühim konular işlenmiştir. R8COAM. Kur’ân-ı kerîmin elli altıncı sûresi iniş sırasına göre kırk altıncı sûredir. Tâhâ sûresinden sonra, Şuarâ sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Vâkıa sûresi Mekke’de nâzil oldu indi. Doksan altı âyet-i kerîmedir. İsmini ilk âyette geçen Vâkıa kelimesinden alır. Sûrede, kıyâmet ve âhiret hâllerinden, Cennet ve Cehennemden vb. konulardan bahs edilmektedir. Senâullah Dehlevî, Râzî Kim her gece Vâkıa sûresini okursa, ona fakirlik aslâ isâbet etmez. Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan vakia süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz. Kısaca Konusu Kıyamet gününün gerçekliğinde asla kuşku duyulmaması gerektiği uyarısıyla başlayan sûrede geniş biçimde cennet ve cehennem tasvirleri yapılmakta; Allah Teâlâ’nın kudretinin kanıtlarından örnekler verilmekte, Kur’an’ın Allah katından indirilmiş bulunduğuna ve bunun insanlar için büyük bir nimet olduğuna dikkat çekilmektedir. Mushaf sırasına göre bundan önce yer alan rahmân sûresiyle bu sûre arasında konu birliği açısından şöyle bağlar kurulmuştur a Önceki sûre Allah Teâlâ’nın celâl ve ikram azamet ve kerem sahibi olduğu belirtilerek sona ermiş, bu sûrede onun bu sıfatlarının tecellileri açıklanmıştır. b Önceki sûrede Allah’ın nimetleri hatırlatılıp bunları yalan sayma tavrı ısrarla kınanmış, bu sûrede de kıyametin kopmasıyla artık bu gerçeğin inkâr edilemeyeceği bildirilip orada verilecek karşılıklardan söz edilmiş ve iş işten geçmeden bu gerçeğe uygun davranılması uyarısı yapılmıştır. c Önceki sûrede yükümlüler inkârcılar ve müminler şeklinde iki ana gruba ayrıldıktan sonra müminlere de derecelerine göre farklı nimetler cennetler verileceği bildirilmiş, bu sûrede de buna paralel üçlü bir tasnif yapılmıştır. d Önceki sûrede göğün yarılmasından söz edilerek kıyamet tasvirine başlanmış, bu sûrede yerin sarsılması ve dağların toz duman olması haline değinilerek bu anlatım sürdürülmüştür Râzî, XXIX, 139; Elmalılı, VII, 4699. VAKIA SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU Bismillahirrahmanirrahim 1. İza veka’atilvaki’atu. 2. Leyse livak’atiha kazibetun. 3. Hafıdatun rafi’tun. 4. İza ruccetil’ardu reccen. 5. Ve bussetilcibalu bessen. 6. Ve fekanet hebaen munbessen. 7. Ve kuntum ezvacen selaseten. 8. Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti. 9. Ve ashabulmeş’emeti ma ashabulmeş’emeti. 10. Vessabikunessabikune. 11. Ulaikelmukarrabune. 12. Fiy cennatin na’ıymi. 13. Sulletun minel’evveliyne. 14. Ve kaliylun minel’ahıriyne. 15. ala sururin medunetun. 16. Muttekiiyne aleyha mutekabiliyne. 17. Yetufu aleyhim veldanun muhalledune. 18. Biekvabin ve ebariyka ve ke’sin min ma’ıynin. 19. La yusadda’une anha ve la yunzifune. 20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune. 21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune. 22. Ve hurun ıynun. 23. Keemsalillu’luilmeknuni. 24. Cezaen bima kanu ya’melune. 25. La yesme’une fiyha lağven ve la te’siymen. 26. İlla kıylen selamen selamen. 27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni. 28. Fiy sidrin mahdudin. 29. Ve talhın mendudin. 30. Ve zıllin memdudin. 31. Ve main meskubin. 32. Ve fakihetin kesiyretin. 33. La maktu’atin ve la memnu’atin. 34. Ve furuşin merfu’atin. 35. İnna enşe’nahunne inşaen. 36. Fece’alnahunne ebkaren. 37. Uruben etraben. 38. Liashabilyemiyni. 39. Sulletun minel’evveliyne. 40. Ve sulletun minelahiriyne. 41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali. 42. Fiy semumin ve hamiymin. 43. Ve zıllin min yahmumin. 44. La baridin ve la keriymin. 45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne. 46. Ve kanu yusırrune alelhınsil’azıymi. 47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve ızamen einne lemeb’usune. 48. Eve abaunel’evvelune. 49. Kul innel’evveliyne vel’ahıriyne. 50. Lemecmu’une ila miykati yevmin ma’lumin. 51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune. 52. Leakilune min şecerin min zakkumin. 53. Femaliune minhelbutune. 54. Feşaribune aleyhi minelhamiymi. 55. Feşaribune şurbelhiymi. 56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni. 57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune. 58. Efereeytum ma tumnune. 59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune. 60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne. 61. Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta’lemune. 62. Ve lekad alimtumunneş’etel’ula felevla tezekkerune. 63. Efereeytum ma tahrusune. 64. Eeentum tezre’unehu em nahnuzzari’une. 65. Lev neşa’u lece’alnahu hutamen fezaltum tefekkehune. 66. İnna lemuğremune. 67. Bel nahnu mahrumune. 68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune. 69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune. 70. Lev neşa’u ce’alnahu ucacen felevla teşkurune. 71. Efereeytumunnarelletiy turune. 72. Eentum enşe’tum şecereteha em nahnul munşiune. 73. Nahnu ce’alnaha tezkireten ve meta’an lilmukviyne. 74. Fesibbıh bismi rabbikel’azıymi. 75. Fela uksimu bimevakı’ınnnucumi. 76. Ve innehu lekasemun lev ta’lemune azıymun. 77. İnnehu lekur’anun keriymun. 78. Fiy kitamin meknunin. 79. Lya yemessuhu illelmutahherune. 80. Tenziylun min rabbil’alemiyne. 81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune. 82. Ve tec’alune rizkakum ennekum tukezzibune. 83. Felevla iza beleğatilhulkume. 84. Ve entum hıyneizin tenzurune. 85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune. 86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne. 87. Terci’uneha in kuntum sadikıyne. 88. Feemma in kane minelmukarrebiyne. 89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na’ıymin. 90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni. 91. Feselamun leke min ashabilyemiyni. 92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne. 93. Fenuzulun min hamiymin. 94. Ve tasliyetu cahıymin. 95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni. 96. Fesebbih bismi rabbikel’azıymi. VAKIA SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI Bismillâhirrahmânirrahîm 1, gerçekleşecek olan Kıyamet koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. 3,4,5,6,7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, kimini yükseltir, kimini alçaltır. mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! 10,11.İman ve amelde öne geçenler ise Ahirette de öne geçenlerdir. İşte onlar Allah’a yaklaştırılmış kimselerdir. Naîm cennetlerindedirler. 13, çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. 15, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 17,18,19,20, genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 22, için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. 24.Bütün bunlar işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak verilir. ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler. mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! 28,29,30,31,32,33,34.Onlar, dikensiz sidir ağaçlarıve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. onları hurileri yepyeni bir yaratılışta yarattık. 36,37, ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. 39, birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir. batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! 42,43, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!. onlar, bundan önce dünyada varlık içinde sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. günah üzerinde ısrar ediyorlardı. ki “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?” 48.“Evvelki atalarımız da mı?” 49, ki “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.” 51, siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka cehennemde bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. ondan dolduracaksınız. de o kaynar sudan içeceksiniz. bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? o meniye ne dersiniz?! siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? 60, yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. Bu konuda bizim önümüze geçilmez. birinci yaratılışınızı biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya! tohuma ne dersiniz?! siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz 66.“Muhakkak biz çok ziyandayız!” 67.“Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!” suya ne dersiniz?! mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!. ateşe ne dersiniz?! ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et yücelt. 75, yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- elbette değerli bir Kur’an’dır. bir kitaptadır. ancak tertemiz olanlar dokunabilir. Rabb’inden indirilmedir. 81, siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! siz o zaman bakıp durursunuz. ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. 86, hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! 88, ölen kişi Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. 90, Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. 92, haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. de cehenneme atılma vardır. bu, kesin gerçektir. yüce Rabbinin adını tesbih et. Kuran-ı Kerim’in 57. suresi olan Hadid Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 29 ayettir. Hadid Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet MealiHadid ne demek? Kelime anlamı nedir? Hadid suresi ne zaman ve ne için okunur? Kaç ayettir ve Kuran’da kaçıncı suredir? Hangi cüzde yer alır? Kuran-ı Kerim 57. Sure olan Hadid Suresi, Arapça-Türkçe Okunuşu, Anlamı ve Meali, Faziletleri. Hadid suresi hakkında kısa bilgiler57. Sure Hadid Suresi Hakkında Kısa BilgiSure adını, 25 ayetinde geçen “hadid” kelimesinden almıştır. “Hadid” kelimesi demir anlamına gelmektedir. Hadid suresi, “sebbeha” ve “yüsebbihu” kelimeleriyle başlayan ve “Müsebbihat” olarak tanımlanan surelerin ilkidir. Diğer Müsebbihat sureleri Haşr, Saff, Cuma ve Tegâbün’dür. 29 ayetten oluşan Hadid Suresi, Medine’de inmiştir. Mushaftaki sıralamada 57., iniş sırasına göre 112. Suresi, Medine döneminde inmiştir. 29 âyettir. Kur’ân-ı Kerîm’in elli yedinci sûresidir. Sûre, adını 25. âyette geçen “el-Hadîd” kelimesinden almıştır. Hadîd, demir Suresi KonusuSurenin temel konuları; Allah’ın bazı sıfatları, Allah’a ve peygamberine iman, Allah rızası için harcamak infak, Cimrilik, Müminlerin ve münafıkların ahiretteki durumları, Dünya hayatının bazı olumsuz özellikleri, Kader, Kerîm’in 57. sûresidir. Yirmi dokuz âyet, beş yüz kırk dört kelime, bin dört yüz yetmiş dört harften meydana gelir. Fâsılası, be, dal, ra, ze, mim ve nun harfleridir. Sûre adını yirmi beşinci âyetinde geçen demir anlamındaki “hadid” kelimesinden mi Medenî mi olduğu konusunda ihtilâf olmasına rağmen sûrenin Medenî olduğuna dair görüş daha kuvvetlidir, ulemânın çoğunluğu da bu görüştedir. Nitekim onuncu âyette geçen, “Zaferden önce İslâm’ı yayma yolunda mallarını sarfedip, canlarıyla savaşanlar elbette zaferden önce mal ve canlarıyla savaşanlarla bir değildir” seslenişi müslümanların zaferler kazandıgı Medine döneminde yaşanan bir durumu anlatmaktadır. Rivâyetler sûrenin Uhud savaşından sonra Hudeybiye antlaşması öncesi hicri 4-5 yılların da nâzil olduğu yolundadır. Haşr, Saff, Cum’a, Teğabun sûreleriyle birlikte bu sûreye “Müsebbihat” sûreleri de denmiştir. Sûre genel olarak müslümanları terbiye etmeyi hedef almakta, onlara İslâm toplumunu oluşturacak insanların ne gibi özellikler taşıması gerektiğini öğretmekte. Kur’ân’ın genelinde olduğu gibi bu emirleri âhiretteki ceza ve mükafatla desteklemekte, onlara Allah’ın azâbını Suresi’nin Fazileti ve SırlarıResulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Hadid, Vakıa ve Rahman surelerini okumaya devam eden kişi, göklerin ve yerin melekütunda, Firdevs Cennetinin sakini’ diye isimlendirilir.”Suyuti, Câmi’ussağir, 4/467, Şü’abül-İmanResulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Hadid Suresini okuyan kişi, Allah’a ve peygamberlere iman etmiş olanlardan yazılır.”Kadı Beyzâvî, Beyzâvî Tefsir Envârut-Tenzîl ve Esrârut-Te’vîl, 2/472Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem uyumadan önce Müsebbihât Kuran-ı Kerimde “Sübhane”, “Sebbeha”, ve “Yüsebbihu” kelimeleriyle başlayan İsra, Hadid, Haşr, Saff, Cuma, Teğabün ve A’la surelerini okurdu. Ebu Davud, Edeb, 17; Tirmizi, Fedailül-Kur’an, 21İrbad bin Sariye Radıyallahü Anh şöyle demiştir Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem uyumadan önce el-Musebbihat 8denilen sureleri okur ve “Bu surelerin içerisinde bir ayet vardır ki bin ayetten daha faziletlidir.” buyururdu.Ebu Davud, Edeb, 98; Tirmizi, Dua, 22Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Kendinde şüphe ve vesveseden bir şey hissedersen, besmele ile beraber Hadid suresinin 3. ayeti olan ayetini oku.” Hadid Suresinin 3. ayetini okumak 1000 ayete Suresi 3. Ayetلَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌLehû mülküssemēvēti vēl ardi yuhyî veyumîtu vehüve alē külli şeyin gadîr. ” Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. O, diriltir, öldürür, O, her şeye kadirdir.”Hadid suresinin 1-6. ayetini yazıp üzerinde taşıyan kişi, savaş meydanında silahlara karşı Allah tarafından bunalımdan kurtulmak için 75 defa اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِHadid Suresi Arapça, Latin Harfli Okunuşu Ve Türkçe MealiBismillâhirrahmânirrahîmRahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…1. سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ 1. Sebbeha lillēhi mē fissemēvēti vel ardi vehüvel azîzul hakîm. 1. Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ 2. Lehû mülküssemēvēti vēl ardi yuhyî veyumîtu vehüve alē külli şeyin gadîr. 2. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. O, diriltir, öldürür, O, her şeye هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ 3. Hüvel evvelu vel â[k]hiru vezzâhiru velbâtinu vehüve bikülli şey’in alîm. 3. O ilktir, sondur, zahirdir, bâtındır. O her şeyi هُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ 4. Hüvellezî [k]halegas-semēvēti vel arda fî sitteti eyyēmin sümmestevē alel arşi yağlemu mē yelicu fil erdi vemē ye[k]hrucu minhē vemē yenzilu mines-semēi vemē yeğrucu fîhē vehüve meaküm eyne mē küntüm veellâhu bimē teğmelûne basîr. 4. O’dur ki gökleri ve yeri 6 günde yarattı. Sonra arş üzerine istivâ etti hükümran oldu. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, ona çıkanı bilir. Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ 5. Lehû mülküs-semēvēti vel ardi veilellâhi turceul umûr. 5. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Bütün işler O’na يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَهُوَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ 6. Yûlicul-leyle finnehēri veyûlicun-nehēra filleyli vehüve alîmum bizētissudûr. 6. Geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü gecenin içine sokar. O, göğüslerin özünü آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَأَنفِقُوا مِمَّا جَعَلَكُم مُّسْتَخْلَفِينَ فِيهِ فَالَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَأَنفَقُوا لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ 7. Êminû billēhi verasûlihi veenfigû mimmē cealeküm muste[k]hlefîne fîhi fellezîne ēmenû minküm veenfegû lehum ecrun kebîr. 7. Allah’a ve Resulüne iman edin. Sizi hâkim kıldığı, sizin yönetiminize verdiği şeylerden harcayın. Sizden, inanan ve harcayanlar için büyük mükafat وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ 8. Vemē leküm lē tu’minûne billēhi ver-rasûlu yedûküm litu’minû birabbiküm vegad e[k]haze mîsēgaküm in küntüm mu’minîn. 8. Size ne oldu ki, Resul sizi Rabbinize inanmanız için davet ettiği halde Allah’a inanmıyorsunuz? Oysa O, sizden kesin söz almıştı. Eğer هُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ عَلَى عَبْدِهِ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَإِنَّ اللَّهَ بِكُمْ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ 9. Hüvellezî yunezzilu alē abdihî âyētim-beyyinētil liyu[k]hriceküm minez-zulumēti ilennûri veinnallâhe biküm leraûfur-rahîm. 9. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok وَمَا لَكُمْ أَلَّا تُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلِلَّهِ مِيرَاثُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَا يَسْتَوِي مِنكُم مَّنْ أَنفَقَ مِن قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَ أُوْلَئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِّنَ الَّذِينَ أَنفَقُوا مِن بَعْدُ وَقَاتَلُوا وَكُلّاً وَعَدَ اللَّهُ الْحُسْنَى وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ 10. Vemē leküm ellē tunfigû fî sebîlillēhi velillēhi mîrâsus-semēvēti vel ardi lē yestevî minküm men enfega min gablil fethi vegâtele ulēike eğzamu deracetem-minellezîne enfegû mim-bağdu vegâtelû veküllev-veadellâhul hüsnē veellâhu bimē tağmelûne [k]habîr. 10. Neden siz Allah yolunda harcamayasınız ki? Göklerin ve yerin mirası zaten Allah’ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşan bir olmaz. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel sonucu vaat etmiştir. Allah yaptıklarınızdan مَن ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضاً حَسَناً فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُ أَجْرٌ كَرِيمٌ 11. Menzellezî yugridullâhe garden hasenen feyudâifehû lehû velehû ecrun kerîm. 11. Kimdir o, Allah’a güzel bir borç verecek olan ki, Allah da onun verdiğini kat kat artırsın ve onun için şerefli bir mükafat da يَوْمَ تَرَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ يَسْعَى نُورُهُم بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِم بُشْرَاكُمُ الْيَوْمَ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ 12. Yevme teral mu’minîne vēlmu’minēti yes’â nûruhum beyne eydîhim vebieymēnihim buşrâkümul yevme cennētun tecrî min tahtihel enhēru [k]hâlidîne fîhē zelike hüvel fevzul azîm. 12. O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. Kendilerine “Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir.” denilir İşte büyük kurtuluş budur!13. يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِن نُّورِكُمْ قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءكُمْ فَالْتَمِسُوا نُوراً فَضُرِبَ بَيْنَهُم بِسُورٍ لَّهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِن قِبَلِهِ الْعَذَابُ 13. Yevme yegûlul münēfigûne velmunēfigâtu lillezîne ēmenunzurûnē negtebis min nûriküm gîlerciû verâeküm feltemisû nûran feduribe beynehum bisûrin lehû bâbum-bētınuhû fîhir-rahmetu vezâhiruhû min gibelihil azēb. 13. O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar o iman edenlere şöyle diyeceklerdir “Bize bakın da sizin nurunuzdan alalım?” Onlara “Arkanıza dönün de nur arayın!” denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında da azap يُنَادُونَهُمْ أَلَمْ نَكُن مَّعَكُمْ قَالُوا بَلَى وَلَكِنَّكُمْ فَتَنتُمْ أَنفُسَكُمْ وَتَرَبَّصْتُمْ وَارْتَبْتُمْ وَغَرَّتْكُمُ الْأَمَانِيُّ حَتَّى جَاء أَمْرُ اللَّهِ وَغَرَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ 14. Yunēdûnehum elem neküm meaküm gâlû belē velekinneküm fetentum enfuseküm veterabbestum vertebtum veğarratkümul emēniyyu hattē cēe emrullâhi veğarraküm billâhil ğarûr. 14. Münafıklar onlara “Biz sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. Müminler de derler ki “Evet ama, siz kendi canlarınıza kötülük ettiniz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan şeytan sizi, Allah hakkında bile aldattı. Nihayet Allah’ın emri gelip فَالْيَوْمَ لَا يُؤْخَذُ مِنكُمْ فِدْيَةٌ وَلَا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مَأْوَاكُمُ النَّارُ هِيَ مَوْلَاكُمْ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ 15. Felyevme lē yu'[k]hazu minküm fidyetuv-velē minellezîne keferû me’vēkümun-nēru hiye mevlēküm vebi’sel masîr. 15. Bugün artık ne sizden ne de inkar edenlerden fidye kabul edilir, varacağınız yer ateştir. Size yaraşan odur. Orası ne kötü bir dönüş yeridir!16. أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَن تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ وَمَا نَزَلَ مِنَ الْحَقِّ وَلَا يَكُونُوا كَالَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِن قَبْلُ فَطَالَ عَلَيْهِمُ الْأَمَدُ فَقَسَتْ قُلُوبُهُمْ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ فَاسِقُونَ 16. Elem ye’ni lillezîne ēmenû en te[k]hşea gulûbuhum lizikrillēhi vemē nezele minel haggi velē yekûnû kēllezîne ûtulkitēbe min gablu fetâle aleyhimul emedu fegaset gulûbuhum vekesîrum-minhum fēsigûn. 16. İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah’ın zikrine ve inen hakka saygı duysun ve bundan önce kendilerine verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar?17. اعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ 17. Ağlemû ennellâhe yuhyil erda bağde mevtihē gad beyyennē lekümul ēyēti lealleküm teğgilûn. 17. Biliniz ki Allah yer yüzünü ölümünden sonra diriltir. Belki aklınızı kullanırsınız diye size âyetleri إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضاً حَسَناً يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ 18. İnnel mussaddigîne velmussaddigâti veegradullâhe garden hasenen yudâafu lehüm velehüm ecrün kerîm. 18. Şüphesiz sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah’a güzel bir ödünç verenlere, verdikleri kat kat artırılır ve onlara şerefli bir mükafat وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَاء عِندَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ 19. Vellezîne ēmenû billēhi verusulihî ulēike humus-sıddîgûne veşşuhedēu inde rabbihim lehum ecruhum venûruhum vēllezîne keferû vekezzebû biēyētinē uleike eshâbul cehîm. 19. Allah’a ve peygamberine iman edenler var ya, işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرّاً ثُمَّ يَكُونُ حُطَاماً وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ 20. Ağlemû ennemel hayētuddunyē leibuv-velehvuv-vezînetuv-vetefē[k]hurum beyneküm vetekēsurun fil emvēli vel evlēdi kemeseli ğaysin eğcebel küffēra nebētuhû sümme yehîcu feterâhu musferran sümme yekûnu hutâmev-vefil â[k]hirati azēbun şedîduv- vemeğfiratum minellâhi veridvēnuv-vemel hayētuddunyē illē metēul ğurûr. 20. Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah’tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey سَابِقُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاء وَالْأَرْضِ أُعِدَّتْ لِلَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ذَلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاءُ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ 21. Sēbigû ilē mağfiratim-mir-rabbiküm vecennetin arduhē keardissemēi vel ardi uiddet lillezîne ēmenû billēhi verusulihî zelike fedlullâhi yu’tîhi mey-yeşēu veellâhu zulfadlil azîm. 21. Rabbinizden bir mağfirete; Allah’a ve peygamberine inananlar için hazırlanmış olup, genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي أَنفُسِكُمْ إِلَّا فِي كِتَابٍ مِّن قَبْلِ أَن نَّبْرَأَهَا إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ 22. Mē esâbe mim-musîbetin fil ardi velē fî enfusiküm illē fî kitēbim-min gabli en nebraehē inne zelike alellâhi yesîr. 22. Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah’a göre لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلَى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ 23. Likeylē te’sev alē mē fēteküm velē tefrahû bimē ētēküm veellâhu lē yuhibbu külle mu[k]htēlin fe[k]hûr. 23. Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri الَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبُخْلِ وَمَن يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ 24. Ellezîne yeb[k]halûne veye’murûnen-nēse bil bu[k]hli vemey-yetevelle feinnellâhe hüvel ğaniyyul hamîd. 24. Onlar cimrilik edip insanlara da cimriliği emrederler. Kim yüz çevirirse Allah, zengindir, övgüye لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ وَأَنزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ 25. Legad erselnē rusulenē bil beyyinēti veenzelnē meahumul kitēbe velmîzēne liyegûmen-nēsu bil gistı veenzelnel hadîde fîhi be’sun şedîduv-vemenēfiu linnēsi veliyağlemellâhu mey-yensuruhû verusulehû bil ğaybi innellâhe gaviyyun azîz. 25. Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah’ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحاً وَإِبْرَاهِيمَ وَجَعَلْنَا فِي ذُرِّيَّتِهِمَا النُّبُوَّةَ وَالْكِتَابَ فَمِنْهُم مُّهْتَدٍ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ فَاسِقُونَ 26. Velegad erselnē nûhav-veibrâhîme vecealnē fî zurriyyetihimen-nubuvvete velkitēbe feminhum muhtediv-vekesîrum-minhum fēsigûn. 26. Andolsun, Nuh’u ve İbrahim’i elçi gönderdik, peygamberliği ve kitabı bunların zürriyetleri arasına koyduk. Onlardan yola gelen de vardı, ama onlardan çoğu yoldan ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلَى آثَارِهِم بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَآتَيْنَاهُ الْإِنجِيلَ وَجَعَلْنَا فِي قُلُوبِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةً وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاء رِضْوَانِ اللَّهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا فَآتَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ فَاسِقُونَ 27. Sümme gaffeynē alē ēsērihim birusulinē vegaffeynē biîsē ibni meryeme veâteynēhul incîle vecealnē fî gulûbillezînettebeûhu ra’fetev verahmetev-verahbēniyyetennibtedeûhē mē ketebnēhē aleyhim illebtiğâe ridvânillâhi femē raavhē hagga riâyetihē feâteynellezîne ēmenû minhum ecrahum vekesîrum minhum fēsigûn. 27. Sonra bunların izinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik, ona İncil’i verdik ve ona uyanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince onu, biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِن رَّحْمَتِهِ وَيَجْعَل لَّكُمْ نُوراً تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ 28. Yē eyyuhellezîne ēmenuttegullâhe veēminû birasûlihî yu’tiküm kifleyni mir-rahmetihî veyecalleküm nûran temşûne bihî veyeğfir leküm veellâhu ğafûrur-rahîm. 28. Ey inananlar! Allah’tan korkun, O’nun Resulü’ne inanın ki size rahmetinden iki pay versin, sizin için ışığında yürüyeceğiniz bir nur yaratsın ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet لِئَلَّا يَعْلَمَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَلَّا يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّن فَضْلِ اللَّهِ وَأَنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاءُ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ 29. Liellē yağleme ehlul kitēbi ellē yegdirûne alē şey’im-min fedlillâhi veennel fedle biyedillâhi yu’tîhi mey-yeşēu veellâhu zulfadlil azîm. 29. Böylece Kitab ehli, Allah’ın lütfundan hiçbir şey elde edemeyeceklerini bilsinler. Lütuf bütünüyle Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah, büyük lütuf Diğer KonularKuran-ı Kerim Hakkında BilgiKuran-ı Kerim Sırasıyla Tüm Sureler ve AnlamlarıKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerFatiha SuresiBakara SuresiBakara Suresi FaziletleriAyetel KürsiAmenerrasulüYasin suresiKısa Namaz Sureleri 40 Esma-i Erbeiyn-i İdrisiyye ve Dualar Kitabı Arapçası, Türkçe Okunuşu, Meali, Havası ve Faziletleri "Kitapta Erbain-i İdrisiyye'nin Kırk İsm-i Şerifi tek tek havas ve esrarı, Esmaların Günü, Gecesi, Ulvi ve Süfli Meleği, Buhuru Zikir Sayıları ve Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri'nin Dilinden Faziletleri Yer Almaktadır. AYRICA BU KİTAPTA Miftahul Cennet Duası, Kumeyl Duası, Hatm-i Enbiya, Devr-i Ala, İsm-i Azam Duaları, Hamedani Hazretlerinin Salat-ü Selamı, Salavat-ı Künhiyye, Salavatı Fatih, Gece Korkanlar ve Uyku İçin Dualar, Diğer Salat-ü Selamlar Bu Kitapta Yer Almaktadır..." Esma-i Erbain-i İdrisiyye Hakkında "Esma-i Erbaiyn-i İdrisiyye Adı İle Anılan Bu Esma-i Şerifler İdris Aleyhisselam'ın Zikirlerindendir. Bu Esmaları Okumaya Devam Edenler Belalardan Uzak Olur. Mal ve Mülküne Zarar Gelmesinden Korunur. Manevi Yönden Yüksek Derecelere Yükselir. Sühreverdi Hazretleri Bu Esmaları Kendine Vird Edinerek Yüksek Makamlara Yüce Derecelere Ulaşmıştır. Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri Bu İsimleri Okumakla Meşgul Olmuş ve Arapöaya Çevirerek Bu Günlere Gelmesine Vesile Olmuştur... SİTE Yazar Sühreverdi Hz., Muhyiddin İbn Arabi Baskıya Hazırlayan Hakan Üzüm, Mahmut Güç Katagori Esma-i Erbaiyni İdrisiyye Havas ve Esrarı ve Seçkin Dualar Salavatlar Sayfa Sayısı 208 Boyut 14 x 21 cm Basım Yeri Konya Basım Tarihi 2016 Kapak Türü Karton Kapak Kağıt Türü Şamua Kağıt Dili Türkçe - Arapça Dağıtım Kitap Takipçileri Temin Süresi Aynı gün kargo Ezber Yarışı Oyun Kartları - 40 HadisArapça, Türkçe Okunuşu ve Mealleri40 Adet ezber kartı ,Toplam 80 sayfa - Cep Boy "Ümmetime iletmek üzere 40 Hadis ezberleyene şefaat ederim." * Hadis-i Şerif

40 hadis arapça okunuşu ve türkçe meali